bugün
- fenerbahçe 38 de 38 yapsa olacaklar8
- anın görüntüsü11
- okan buruk'un rakiplerine küfür etmesi20
- bütün pitbullar uyutulmalı17
- ilkokuldaki sevgilinizle yaptığınız çılgınlıklar9
- bu gece intihar edeceğim11
- son 22 yılın özeti12
- akp döneminde kürtlerin asimile olması9
- sinovac mı biontech mı12
- hadise'nin külotla marş söylemesi26
- albay kemal13
- sözlük yazarlarına acı ama gerçek bir şey söyle9
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni8
- allah neye benzer8
- kulaklığını paylaşan erkek cuckold mudur8
- keyiflenmek için ne yapıyorsun9
- fettullah gülen'in ölmesi26
- kılıçdaroğlu'nun yeniden aday olacağım demesi19
- ateist ve deistler bunu açıklasın12
- fenerbahçe23
- karısının onlyfans açmasına izin veren erkek11
- sözlük abazanları kız bulduğu zaman olacaklar8
- galatasaray29
- allah intikam sahibidir15
- fenerbahçe amblemindeki ot11
- kur an çevirisi yapmanın haram olması34
- mauro icardi23
- ülkemde başı açık tavuk is te mi yo rum8
- fransız kızın üzerine işeyen göçmen15
- dilan dere ile evlenmek11
- müslümanların anadili arapçadır13
- ali koç9
- sevgiliyle uyumak13
- kadın vücudunun olağanüstü bir tasarım olması8
- emre belözoğlu15
- sözlüğün en iyi yazarı olmak11
- mert hakan yandaş16
- abberrline9
- 2023 2024 sezonu süper lig şampiyonu galatasaray17
- israil'in refahta sivil çadırlarını vurmasi27
- online 28 yazar şu an ne yapıyor9
- fenerbahçe'nin gs'nin balonunu patlatmış olması20
- icardi190511
- astrolog meral güven20
- galatasaray ın verilmeyen penaltısı9
- hamas9
- para bok huzur yok10
- galatasaray'ın hakemleri kutlamalara çağırması11
- neden yazarlık yapıyorsunuz11
- true karı mı9
"Ali Bulaç neyden, kimden şikayet ediyor?" başlıklı yazısı ile sağlam bir özeleştiri yapmış yazar.
kalemine sağlık.
http://www.internethaber....sikayet-ediyor-15565y.htm
--spoiler--
Yaklaşık 2 yıl önceki bir yazımda: Günümüz Müslümanlığı insanları niçin adam etmiyor? diye sormuş, islamcı kanaat önderlerinin bu sorunun cevabına kafa yormaları gerektiğini söylemiştim.
islamcı camianın önemli entelektüellerinden Ali Bulaç dünkü yazısında benzer bir soru sordu.
Önce, Bulaçın yazısından bir alıntı:
Neden Müslümanlar aralarındaki ihtilafları tolere edemiyor? ( ) Yüce Allah, ihtilafları çözmek üzere kitap indirmedi mi, peygamber göndermedi mi? Müslümanlar Kitaba ve Sünnete inanmıyorlar mı, yoksa inandıkları, dilleriyle takrir ettikleri halde amel etmiyorlar mı?
Ben, soruyu Ali Bulaçın da aralarında bulunduğu dindar aydın ve kanaat önderlerine sormuştum. Sanırım Ali Bulaç da bize soruyor.
Doğrusu, Ali Bulaça katılıyorum: Ortada bir terslik var. Kendilerini toplum içerisinde daha dindar konumlandıran cemaatlerin, tarikatların, partilerin ve bu yapılara gönül veren insanların durumu, izah gerektiriyor.
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim: Şikayet ettiğimiz topluluğu bu hale biz getirdik. Yani islamcı aydın, kanaat önderleri, cemaat liderleri, dindar siyasetçiler ve medya mensupları getirdi.
insanları Müslüman veyahut daha dindar yapmak gibi bir vazife uydurduk.
Dini ticarette, siyasette, eğitimde, insan ilişkilerinde görünür kılmaya çalışırken, pazara sürmüş olduk.
Pazara sürülen din, bir değerler manzumesi olmaktan çıkarak ticari meta haline geldi.
insanlara dinî değerleri içselleştirmeyi değil, hal ve hareketlerinde görünür kılmayı öğütledik.
islamın şartı olarak dürüstlüğü, hak yememeyi, ahlaklı olmayı, nezaketi değil; namaz kılmayı, oruç tutmayı, hacca gitmeyi öne çıkardık.
Vecibeleri; ahlakın, dürüstlüğün, nezaketin, namuslu birey olmanın önüne koyduk.
ibadet ettiklerine şahit olmadığımız kişileri dindar saymadık. Onların ahlakına kıymet vermedik.
içki içen komşumuzu aşağıladık ama bağış adı altında rüşvet alan bürokratı, sırf namaz kıldığı için görmezden geldik.
Kumar oynayan arkadaşımızla ilişkimizi kestik. Fakat partimize, cemaatimize haksız kazanç elde eden yol arkadaşlarımızı baş tacı ettik.
Nüfuz kullanarak haksız kazanç elde eden işadamlarımızın günahlarını fakirlerin sofralarında aklamalarını hoş gördük.
Biz kendimiz iyi insan olmakla yükümlü olan kullar olduğumuz halde, insanlar hakkında hüküm verdik. Ne acıdır ki, kul değil, rab gibi tavır takınıp haddimizi aştık.
Toplumu dindarlaştırmak, siyasi islam bilincini artırmak için dernekler, cemaatler, siyasi partiler kurduk.
Tüm bu çarkın dönmesi için paraya ihtiyaç vardı. Dine hizmet bahanesiyle dinen uygun olmayan yöntemlerle paralar topladık.
Allah rızası için topladığımız paraları, cemaatlerimizin büyümesi için harcadık.
Topladığımız paralar sayesinde büyüdük, geliştik, yayıldık.
En sonunda kazanımları korumak için dini değerlerimizden, ahlaki hassasiyetlerimizden, dürüstlükten takiye yaparak, hile-i şeriye adı altında tavizler verdik.
Ve sonunda din, bizim şahsımızda tuhaf bir görünüm arzeder oldu.
Şimdi Ali Bulaçın da dediği gibi dinin gerçek değerleri, bu sözümona dindar topluluğa etki etmiyor.
Daha önceleri dini çıkar için başkalarına uyguladıkları gayri ahlaki yöntem ve metotları şimdi kurumsal çıkar için birbirlerine uyguluyorlar.
Görünen o ki toplumu daha dindar yapalım derken kendimizle beraber temiz saf Müslümanları da yozlaştırdık.
Kısacası çıktığımız bu yolda yenildik. Çamura saplandık.
Çünkü benimsediğimiz dindarlıkla itiraz ettiğimiz dünyaya gurur duyacağımız bir ahlaki standartlar sunamadık.
insanlığa bir değer katamadık.
imrenilecek bir dürüstlük örneği gösteremedik.
iç barışın çimentosu olması gereken din, bizim elimizde ayrışmanın, çatışmanın, kavganın aracı haline geldi.
Biliyorum bu, bugünün sorunu değil. Abbasilerden, Emevilerden gelen bir tartışma.
Fakat bu gidişatı tersine çevirebilirdik. Tarihte de örnekleri görülen bu yozlaşmaya kendi dönemimizde engel olabilirdik.
Fakat olamadık.
Bu asrın Müslümanları bu dünyaya bir değer katamadı. Hepimize geçmiş olsun.
Twitter.com/acikcenk
--spoiler--
kalemine sağlık.
http://www.internethaber....sikayet-ediyor-15565y.htm
--spoiler--
Yaklaşık 2 yıl önceki bir yazımda: Günümüz Müslümanlığı insanları niçin adam etmiyor? diye sormuş, islamcı kanaat önderlerinin bu sorunun cevabına kafa yormaları gerektiğini söylemiştim.
islamcı camianın önemli entelektüellerinden Ali Bulaç dünkü yazısında benzer bir soru sordu.
Önce, Bulaçın yazısından bir alıntı:
Neden Müslümanlar aralarındaki ihtilafları tolere edemiyor? ( ) Yüce Allah, ihtilafları çözmek üzere kitap indirmedi mi, peygamber göndermedi mi? Müslümanlar Kitaba ve Sünnete inanmıyorlar mı, yoksa inandıkları, dilleriyle takrir ettikleri halde amel etmiyorlar mı?
Ben, soruyu Ali Bulaçın da aralarında bulunduğu dindar aydın ve kanaat önderlerine sormuştum. Sanırım Ali Bulaç da bize soruyor.
Doğrusu, Ali Bulaça katılıyorum: Ortada bir terslik var. Kendilerini toplum içerisinde daha dindar konumlandıran cemaatlerin, tarikatların, partilerin ve bu yapılara gönül veren insanların durumu, izah gerektiriyor.
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim: Şikayet ettiğimiz topluluğu bu hale biz getirdik. Yani islamcı aydın, kanaat önderleri, cemaat liderleri, dindar siyasetçiler ve medya mensupları getirdi.
insanları Müslüman veyahut daha dindar yapmak gibi bir vazife uydurduk.
Dini ticarette, siyasette, eğitimde, insan ilişkilerinde görünür kılmaya çalışırken, pazara sürmüş olduk.
Pazara sürülen din, bir değerler manzumesi olmaktan çıkarak ticari meta haline geldi.
insanlara dinî değerleri içselleştirmeyi değil, hal ve hareketlerinde görünür kılmayı öğütledik.
islamın şartı olarak dürüstlüğü, hak yememeyi, ahlaklı olmayı, nezaketi değil; namaz kılmayı, oruç tutmayı, hacca gitmeyi öne çıkardık.
Vecibeleri; ahlakın, dürüstlüğün, nezaketin, namuslu birey olmanın önüne koyduk.
ibadet ettiklerine şahit olmadığımız kişileri dindar saymadık. Onların ahlakına kıymet vermedik.
içki içen komşumuzu aşağıladık ama bağış adı altında rüşvet alan bürokratı, sırf namaz kıldığı için görmezden geldik.
Kumar oynayan arkadaşımızla ilişkimizi kestik. Fakat partimize, cemaatimize haksız kazanç elde eden yol arkadaşlarımızı baş tacı ettik.
Nüfuz kullanarak haksız kazanç elde eden işadamlarımızın günahlarını fakirlerin sofralarında aklamalarını hoş gördük.
Biz kendimiz iyi insan olmakla yükümlü olan kullar olduğumuz halde, insanlar hakkında hüküm verdik. Ne acıdır ki, kul değil, rab gibi tavır takınıp haddimizi aştık.
Toplumu dindarlaştırmak, siyasi islam bilincini artırmak için dernekler, cemaatler, siyasi partiler kurduk.
Tüm bu çarkın dönmesi için paraya ihtiyaç vardı. Dine hizmet bahanesiyle dinen uygun olmayan yöntemlerle paralar topladık.
Allah rızası için topladığımız paraları, cemaatlerimizin büyümesi için harcadık.
Topladığımız paralar sayesinde büyüdük, geliştik, yayıldık.
En sonunda kazanımları korumak için dini değerlerimizden, ahlaki hassasiyetlerimizden, dürüstlükten takiye yaparak, hile-i şeriye adı altında tavizler verdik.
Ve sonunda din, bizim şahsımızda tuhaf bir görünüm arzeder oldu.
Şimdi Ali Bulaçın da dediği gibi dinin gerçek değerleri, bu sözümona dindar topluluğa etki etmiyor.
Daha önceleri dini çıkar için başkalarına uyguladıkları gayri ahlaki yöntem ve metotları şimdi kurumsal çıkar için birbirlerine uyguluyorlar.
Görünen o ki toplumu daha dindar yapalım derken kendimizle beraber temiz saf Müslümanları da yozlaştırdık.
Kısacası çıktığımız bu yolda yenildik. Çamura saplandık.
Çünkü benimsediğimiz dindarlıkla itiraz ettiğimiz dünyaya gurur duyacağımız bir ahlaki standartlar sunamadık.
insanlığa bir değer katamadık.
imrenilecek bir dürüstlük örneği gösteremedik.
iç barışın çimentosu olması gereken din, bizim elimizde ayrışmanın, çatışmanın, kavganın aracı haline geldi.
Biliyorum bu, bugünün sorunu değil. Abbasilerden, Emevilerden gelen bir tartışma.
Fakat bu gidişatı tersine çevirebilirdik. Tarihte de örnekleri görülen bu yozlaşmaya kendi dönemimizde engel olabilirdik.
Fakat olamadık.
Bu asrın Müslümanları bu dünyaya bir değer katamadı. Hepimize geçmiş olsun.
Twitter.com/acikcenk
--spoiler--
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar