kara çarşaflılarla oyumuzun bir olması

demokrasinin altın kuralının bir gerekliliğidir. bunu hazmedemeyen adam alsın kendi demokrasi anlayışını bir tarafına soksun. demokrasi ne akıllıların, ne aydınların, ne zenginlerin, ne fakirlerin, ne işçinin, ne iş adamının, ne dindarın, ne de dinsizlerin tekelinde değildir. öyleyse eğer, bunun adı demokrasi değildir. eski yunan demokrasisini bugünkü demokrasiden ayırmamızın da en temel sebeplerinden birisi budur. orada oy vermek belirli şartlara bağlıydı çünkü ve halkın üçte birinden daha az bir kısmı oy kullanabiliyordu.

demokrasiyi hazmedemiyor bizim milletimiz. çünkü bizde uzlaşma değil, emretme esastır. biz de bir iş beraber, omuz omuza, yardımlaşmayla yapılmaz; birilerine yaptırılır. işte bu saçma kültür yüzünden bir türlü demokrasiyi anlayamıyoruz, anlasak da hazmedemiyoruz. toplumun önemli bir kesimi tarafından benimsenmiş olan bir hareket, fikir, ideoloji ya da bir kimlik mecliste hiç bir şekilde temsil edilmiyorsa, onun temsiliyet hakkı halkın elinden alınıyorsa o zaman o ülkede demokrasi olgunlaşamamış demektir. demokrasi mantıklı bulduğun, mantıklı gördüğün fikirlerin temsil edilmesi değildir. belirli bir çokluğun tatbik ettiği bütün fikirlerin temsiliyetidir.

zaten şu ülkede yüzde onluk baraj gibi, tek başına demokrasiyi darma duman eden bir engel var. bunun üstüne bir de kafanıza göre engeller koyacaksanız hiç oynamayalım bu oyunu. onun yerine bir padişah gelsin, 40 tane de kadın verelim buna ki bol bol çocukları olsun. sonra o çocuklardan hangisi güçlüyse o geçsin tahta, ülkeyi de kafasına estiği gibi yönetsin. ama yok bunu istemiyorum ben diyorsanız eğer, o zaman demokrasinin en temel ilkesi olan bütün insanların sırf var oluşlarıyla eşit değere sahip olduğu anlayışını artık kafanıza yerleştirmeniz gerekiyor.