bugün
- hamas bir terör örgütüdür16
- şehirler arası aşk yaşamak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi16
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak11
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım11
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
ulema, bir hadiste ''peygamberin varisleri'' olarak gösterilmiş ve amacı vahiy/sünnet ekseninde bilgiyi taşımak olan alimlerdir. dikkat edin, din bilginleridir demiyorum, alimlerdir diyorum. alim, hem geleneksel otantik ilimlerde icazetli, hem de küllÎ ilimlerde yetkin olmak zorundadır. icazet, bir ilim aktarma silsilesine dayanan halkaya dahil olmak için gerekli izindir. bu icazetler, künyeye bakıldığında, büyük zatlara varır ve son gelen alimler de bu halkaya girdikleri için 'muteber' görülürler.
osmanlı devletinde ulemanının düşüşü, çok hazin bir öyküdür. osmanlı devleti hem şer'î hem de örfî hukuka dayanıyordu. aslında osmanlı devletinin siyaset sahası, tamamen seküler kanunlara dayanmaktaydı. mülkün bekası osmanlı için şeriatı öteleyebilecek kadar önemliydi. ulema da bir noktada, bu seküler kanunların islam'la çelişmediğini ortaya koyacak olan ve weber'in 'geleneksel meşruiyet' dediği meşruiyeti sağlayacak olan gruptu. ebu's suud efendi ile kanunî arasındaki iş birliği misal olarak buna benzer. ebu's suud, miras yoluyla devlet topraklarının bölünmemesi için yeni bir içtihat yapmış, buna da ''soyut devlet toprağı'' adını vermişti. bunu o dönemin önemli alimlerinden birgivî eleştirmesine rağmen ebu's suud, ''mülkün bekası'' adına mübahları yasaklayacak veliyyül emr tasarruflarını desteklemişti.
tanzimatta ve sonrasında ise sürekli kalitesi düşen bu grup, artık bu tür değişikliklere direnmekten dahi aciz kalıyordu. öyle ki abdülmecid'in kendisinden fetva istemesi üzerine devrin şeyhülislamı: ''her şeyi bize sorup durma, biz sana karışmayız!'' diyerek, ulemanın bittiğini itiraf ediyordu.
takiüyyiddin'in rasathanesinin yıkılmasına gelince, burada osmanlı devletinin kangreni olan bir hizipten bahsetmemek olmaz. kadızadeler. bu elemanlar 17. yüzyılda şeyhülislam mevkisini ele geçirince, her şeye 'bid'at' yaftasını taktılar. kadızadelerin ünü tarih boyunca çok kötü olmuştur. zira bu grup, kaşıkla yemek yemeyi dahi bid'at olarak görür ve buna aykırı davrananları 'mürted' ilan ederdi.
bu fetvaya da o açıdan bakmak gerekir.
osmanlı devletinde ulemanının düşüşü, çok hazin bir öyküdür. osmanlı devleti hem şer'î hem de örfî hukuka dayanıyordu. aslında osmanlı devletinin siyaset sahası, tamamen seküler kanunlara dayanmaktaydı. mülkün bekası osmanlı için şeriatı öteleyebilecek kadar önemliydi. ulema da bir noktada, bu seküler kanunların islam'la çelişmediğini ortaya koyacak olan ve weber'in 'geleneksel meşruiyet' dediği meşruiyeti sağlayacak olan gruptu. ebu's suud efendi ile kanunî arasındaki iş birliği misal olarak buna benzer. ebu's suud, miras yoluyla devlet topraklarının bölünmemesi için yeni bir içtihat yapmış, buna da ''soyut devlet toprağı'' adını vermişti. bunu o dönemin önemli alimlerinden birgivî eleştirmesine rağmen ebu's suud, ''mülkün bekası'' adına mübahları yasaklayacak veliyyül emr tasarruflarını desteklemişti.
tanzimatta ve sonrasında ise sürekli kalitesi düşen bu grup, artık bu tür değişikliklere direnmekten dahi aciz kalıyordu. öyle ki abdülmecid'in kendisinden fetva istemesi üzerine devrin şeyhülislamı: ''her şeyi bize sorup durma, biz sana karışmayız!'' diyerek, ulemanın bittiğini itiraf ediyordu.
takiüyyiddin'in rasathanesinin yıkılmasına gelince, burada osmanlı devletinin kangreni olan bir hizipten bahsetmemek olmaz. kadızadeler. bu elemanlar 17. yüzyılda şeyhülislam mevkisini ele geçirince, her şeye 'bid'at' yaftasını taktılar. kadızadelerin ünü tarih boyunca çok kötü olmuştur. zira bu grup, kaşıkla yemek yemeyi dahi bid'at olarak görür ve buna aykırı davrananları 'mürted' ilan ederdi.
bu fetvaya da o açıdan bakmak gerekir.
güncel Önemli Başlıklar