ulema

ulema, bir hadiste ''peygamberin varisleri'' olarak gösterilmiş ve amacı vahiy/sünnet ekseninde bilgiyi taşımak olan alimlerdir. dikkat edin, din bilginleridir demiyorum, alimlerdir diyorum. alim, hem geleneksel otantik ilimlerde icazetli, hem de küllÎ ilimlerde yetkin olmak zorundadır. icazet, bir ilim aktarma silsilesine dayanan halkaya dahil olmak için gerekli izindir. bu icazetler, künyeye bakıldığında, büyük zatlara varır ve son gelen alimler de bu halkaya girdikleri için 'muteber' görülürler.

osmanlı devletinde ulemanının düşüşü, çok hazin bir öyküdür. osmanlı devleti hem şer'î hem de örfî hukuka dayanıyordu. aslında osmanlı devletinin siyaset sahası, tamamen seküler kanunlara dayanmaktaydı. mülkün bekası osmanlı için şeriatı öteleyebilecek kadar önemliydi. ulema da bir noktada, bu seküler kanunların islam'la çelişmediğini ortaya koyacak olan ve weber'in 'geleneksel meşruiyet' dediği meşruiyeti sağlayacak olan gruptu. ebu's suud efendi ile kanunî arasındaki iş birliği misal olarak buna benzer. ebu's suud, miras yoluyla devlet topraklarının bölünmemesi için yeni bir içtihat yapmış, buna da ''soyut devlet toprağı'' adını vermişti. bunu o dönemin önemli alimlerinden birgivî eleştirmesine rağmen ebu's suud, ''mülkün bekası'' adına mübahları yasaklayacak veliyyül emr tasarruflarını desteklemişti.

tanzimatta ve sonrasında ise sürekli kalitesi düşen bu grup, artık bu tür değişikliklere direnmekten dahi aciz kalıyordu. öyle ki abdülmecid'in kendisinden fetva istemesi üzerine devrin şeyhülislamı: ''her şeyi bize sorup durma, biz sana karışmayız!'' diyerek, ulemanın bittiğini itiraf ediyordu.

takiüyyiddin'in rasathanesinin yıkılmasına gelince, burada osmanlı devletinin kangreni olan bir hizipten bahsetmemek olmaz. kadızadeler. bu elemanlar 17. yüzyılda şeyhülislam mevkisini ele geçirince, her şeye 'bid'at' yaftasını taktılar. kadızadelerin ünü tarih boyunca çok kötü olmuştur. zira bu grup, kaşıkla yemek yemeyi dahi bid'at olarak görür ve buna aykırı davrananları 'mürted' ilan ederdi.

bu fetvaya da o açıdan bakmak gerekir.