bugün

hipster

Hipster kelimesi ilk olarak 1930'ların Amerika'sında kullanılır. Bohem yaşam tarzını ve giyinişi benimseyen, "merkezdeki" yaşamı ve kültürel klişeleri reddeden, özgün duruşu olan kişilerdir. Zevkleri çok seçkindir. Özenilen insanlardır: Ekonomik açıdan rahat olsalar da zengin mahallelerinde değil sanatçı mahallesi denilen görece eski ve estetik bölgelerde oturup (istanbul'da Cihangir, New York'ta Greenwich Village veya Brooklyn'deki Williamsburg v.s.) sanat ve edebiyat gibi alanlarda çalışmayı tercih ederler. Müzik konusunda elitisttirler. Genelde nu-rave (The Klaxons, Cut Copy, Hercules, Love Affair), minimalist techno, independent rap (Spank Rock, Talib Kweli, Aesop Rock) Nerdcore (YT Cracker, MC Lars, MC Chris), Grage rock ve punk rock dinlerler.Favori grupları muhtemelen The Arcade Fire, The Arctic Monkeys, The Libertines veya Strokes'tur.

Bağımsız sinemayı ve bağımsız yazarları severler. Giysileri hem ilerici, hem retrodur. Organik gıdaları tercih ederler, çevreye duyarlıdırlar. Politikayı takip ederler ama aktivistlerin aksine sokağa dökülmezler. Favori ulaşım araçları bisiklettir. Kimin hipster olduğunu anlamanın en pratik yoluysa şudur: Bir hipster'a hipster olduğunu söylediğinizde mutlaka itiraz edecek ve % 90 "bana hipster deme !" karşılığını verecektir.

Şehir sözlüğü (Urban Dictionary) Hipster'in tanımını şöyle yapmış: 18 - 30 yaşları arasında, ucuz bira içen, adı duyulmuş ama çok meşhur olmamış müzisyenleri dinleyen, kendi modasını yaratan, pahalı markalardan uzak duran kişiler.

Ne yazık ki Hipster kavramının tanımını yapmak güzel'in tanımını yapmaya çalışmak gibi. Kriterler mutlak olunca herkes kafasına göre uydurabiliyor. "Güzel" in tanımı nasıl çağdan çağa değişiyorsa, neyin popüler neyin aykırı olduğuyla bağlantılı olarak Hipster'in içerdiği ve dışladığı özellikler de değişiyor.

Günümüzde ise Hipster'in sahtesiyle gerçeğini ayırt etmek oldukça güç. Onlar kendi modalarını yaratıyor, moda evleri onların kıyafetlerini kopyalayıp vitrinleri dolduruyor; bir de bakmışsınız herkes hipster. Ama artık o görüntü "hip" değil. Gerçek hipsterlar kendilerini yenilerken ortalık taklitlerle doluyor. Çemberin ne içi var ne dışı. Öylece dönüp duruyor. Bir de bakıyorsunuz ki eski hipster'lar artık otuzlu yaşlarda entellektüellere dönüşmüş, yeni Hipster'ları küçümsüyorlar. Her kuşak bir öncekini demode buluyor. Yaşlanınca da hipster olamıyor, dolayısıyla vaktinizi onlarla alay etmeye harcıyorsunuz. Örneğin New Yorklular Hipster'ı şaka yollu şöyle tanımlıyor: "Gözü bozuk olmadığı halde gözlük takan kişi." Türkçe'de ise büyüklerimiz öylelerine "zibidi" diyor.

Aşırı kullanılmaktan kendi kendisinin parodisi haline gelen bu deyimi yine de bütün olumlu özelliklerinden arındıramayız. Giysiler söz konusu olduğunda Hipster'lar modanın kalıplarını kıran, bütün bir endüstriyi sarsan kişilerdi. Yaratıcılıklarını kullanarak "pahalı" ürünleri devalüe etmiş, kendi sokak modalarını yaratmışlardı. Gruplar onlar sayesinde kitlelere ulaştı, sanat eserleri dikkat çekti. Zirveye çıktılar, umursamadılar, züppe yaftası yediler, belki gerçekten züppeydiler. Halk adamı değillerdi, ortak paydalarda buluşmayı sevmezlerdi.

(Heyzen Ateş, Suntimes, Eylül 2013)
güncel Önemli Başlıklar