bugün

markette meksika çıkmazı yaşamak

hayatımızda çok farklı metaforlarla karşımıza çıkabiliyor şu meksika çıkmazı. çok farklı yerlerde. illa silah olmasına gerek yok. ekmek te olur, şöyle:

geçen cuma 100 lük jack daniels ı 90 liraya alınca aşka geldim dayadım şişeyi. acayip kafa bir halde saat sabah 4 gibi uykuya daldım. ne hikmetse 08:30 da uyandım. nası karnım aç nası susamışım. gittim hemen mutfağa baktım ekmek yok. ay sonu malum 2 gün olmuştu parasız gezmeye başlayalı. zor zamanlarıma karşı hep hazırlıklıyımdır. koltukların altına, pantolonlarımın cebine bozuk para bırakırım. onları topladım 2.5 lira etti. cüzdan müzdan almadım direk fırladım. ekmek almaya gidiyorum.

kafam hala miranda kerr olduğu için, koltukaltı sökük penye tişörtümü ve üstüne daksil benzeri bir kimyasalla adidas yazılmış penye şortumla sokağa çıktığımı farketmedim. saç baş anlatmıyorum zaten gözler kan çanağı.

neyse gittim tahtakale spot var mahallede açık oluyor erkenden. girişte bi kız var. ilk gördüğü gün acayip bi gülümseme yapmıştı bana çok hoşuma gitmişti. ekmek reyonuna bakıyo. çeşitli unlu mamüller falan var. bi tahinli almıştım 75 kuruş etiket yapıştırdı, ama biliyodum 2.5 lira olduğunu kasaya gidince farkettim döndüm tekrar poşete barkod bastırttım. kıza ne kadar dürüst olduğumu göstermemle birlikte 1 gülücük daha kazandım * *. neyse yine aynı kızın karşısındayım. kız o gün gülmüyodu. ekmeklerin olduğu fanusumsu cam tezgahta günün ilk yansımasına şahit olunca farkettim durumun vehametini. çok sinirlendim. kızın gözünde artık ben bir baliciydim, kaçarı yok. bu durumu toplamam lazımdı. hemen aklımı kullanıp "ne geceydi ya" dedim. belli oluyo diyip gülümsedi kız. böylece 1 gülücük daha kazandım. neyse orda baya şaşalı bi ekmek vardı. onu da alırsam "havamdan geçilmez durumu kurtarırım" dedim. "bu kaç lira diye sordum". 2 lira dedi. 2.5 liram vardı yetiyodu yani. hatta üstüne 2 tane şu otobüslerde dağıtılan dilimli dankeklerden aldım. keklerden birini açtım yedim. ekmek te çok hoştu. onun da yaklaşık 4 te 1'ini yedim. et balık reyonundaki serin hava, öğrencilik yıllarımdaki ısparta ayazlarını hatırlatıyordu. soğuk beni kendime getirmişti.

kasaya yöneldiğimde hiç sıra olmadığını gördüm, "bugün şanslıyım" diye düşünüp hemen ilk sırayı kaptım. "birinç" dedim. kasiyer kız gülümsedi. böylece bir gülücük daha kazandım. sonra ekmeği verdim. kekleri verdim.

ve sonra, kasa dıt deyip ilk barkodu okuduğunda hayatımda yaşadığım en büyük şoku yaşadım. ekmek 2 lira değildi. 3 liraydı. kız yine yanlış fiyat söylemiş farklı fiyat basmış poşete *. yaşadığım şoku bastırmak için kasiyer kıza sordum "kaç paraymış ekmek". kız gülümseyerek cevap verdiyse de o an gülücük kazandığımı algılayamayacak derecede şokta olduğumdan yutkunarak mal mal yüzüne baktım:

-e ama 2 lira demişti.
+yok 3 lira.
-napıcaz peki ? ekmeğin yarısını yedim ben.
+...

o sırada küçük derin dondurucunun kapağına öküz gibi oturmuş güvenlik görevlisi pis pis bana bakıyor. balici sandığı için diye düşünüyorum. şöyle beni baştan aşağı süzdü. bende ona bakıyorum. kasiyer kıza döndü:

-geri al ekmeği.. dedi.

öyle fütursuz öyle öküz ve öyle halden anlamaz söyledi ki bunu.. yaşadığım şok, cinnet level'ına yükseliverdi birden. bende sökük penye tişörtümün ve kanlı gözlerimin hakkını vermeye karar verdim.

-yapacağınız işe sokarım lan ! sen kimsin geri alıyon ekmeğimi? yedim diyom sana anlamıyon mu ?

+... (pis pis bakmaya devam)

-senin gerzek ekmekçin iki gündür yanlış basıyo ben dün gittim eksik fiyat basmış diye paranı getirdim sizin yaptığınız adiliğe bak.

+düzgün konuş kardeşim sabah sabah asabımı bozma benim.

-kes lan !

ve güvenlik ayağa kalkıp üstüme yürümeye başladı. elinde telsiz vardı. bende elimde ekmekle karşısına dikildim. ikimiz de öyle duruyoruz. ters bi hareket yapsa ağzının ortasına vuracam ekmekle. eminim o da telsiziyle burnumu kıracak. ikimiz de birbirimizin öfkesine saygı duyduk. öylece bekledik. zaten 5 saniye geçmedi teyzenin biri ağır ağır aramızdan geçip kapıdan çıktı gitti. kadraja izinsiz dalan yaşlı teyze o gün birden çok masum hayatı kurtardı. "ver paramı" dedim kıza. gururlu bir şekilde çıktım gittim. köşedeki dönerciden 1 tane ekmek aldım. dönersiz.

neyse gördüm ki meksika çıkmazı için elinizde revolver olmasına falan gerek yok. ekmek te olur, telsiz de olur.

aslında işletme müdürüne şikayet ettim. ama o gün işten dönüyodum takım elbise vardı üstümde. işletme müdürü personeline beni gösterince "bu beyi ilk kez görüyorum" dedi.. ekmek reyonunun ordan geçerken kıza baktım. gitmiş. başka bi kız gelmiş. beni takım elbiselerimle şık bir şekilde görünce gülümsedi. bende sordum "zeytin poğaça ne kadar ?"..
güncel Önemli Başlıklar