bugün

ful yaprakları

civan canova'nın şaheseri olarak tanımladığım oyun. Oyunda o kadar ince detaylar var ki... Hemen başlangıçta madonna'nın "Bir porno yıldızı olmak isterdim" diye girişi. Richard'ın "Tanrı bizi sınıyor" yazısı. Ve sonra yin Richard'ın o harika tiradı... Hepsini paylaşmayacağım ama giriş kısmı şöyle:

richard - ben romeo'nun jüliet'i tanıdığından daha fazla tanıyorum seni. sen de beni. juliet'in romeo'yu, ophelia'nın hamlet'i, eva braun'un hitler'i, diana'nın charles'ı tanıdığından daha fazla tanıyorsun. en azından onlardan daha çok sohbet ettik. daha çok vakit geçirdik birlikte. ve yakında sıra ölüme gelecek. bütün aşıklar gibi. aşkımızla ilgili yazılı bir belge olmayacak belki, ama ilgilenenler ilerde internet kayıtlarından bulabilirler bizim hikayemizi. ve ben, iki sevgiliye yaraşan en güzel ölümü buldum. anlatayım mı?

siyanür dolu bir küvete girmeliyiz önce... ya da baldıran otu... evet, bu daha iyi. siyanür derimizden içeri girebilir. ve de vaktinden önce öldürebilir bizi. en iyisi baldıran otuyla kaynatılmış köpüklü su. üzerinde ful yaprakları. binlerce yaprak. önce o suya girip yıkanmalıyız... saatlerce... sadece dokunmalıyız birbirimize. ellerimizle... saçlarımızı okşamalıyız. omuzlarımızı, göğüslerimizi, bacaklarımızı... sonra çıkmalıyız köpüklerin ve ful yapraklarının arasından... gözlerimiz kapalı, kokularımız ciğerlerimizde, tenimiz, terimiz ve baldıran otlu vücutlarımız birbirine karışmış, dakikalarca sevişmeliyiz. wagner çalmalı odada. faust bizi izlemeli perdenin kenarından, sessizce...
gerçek aşkları göze alamadık. ölüme bile atlayamadık gerçek aşklarımız için. oysa nedir ki ölüm? hiç değilse düşlerimizdeki aşklar için yapmalıyız bunu. yok olsak bile adresimiz belli olmalı bu saçma sapan boşlukta. madonna ve richard. güneş sistemi... mars... kainat... özel ulak.

Oyun boyunca internetten yazışan iki kişinin hikâyelerini izleriz, okuruz. Onların isimlerini bilmeyiz. isimleri yoktur. Yalanları, sakladıkları, pişmanlıkları vardır. Bir de ful yaprakları tabii... duvarlardaki monitörleri ilk etapta pencereler olarak düşünmüştüm. Suni manzaraları olan suni pencereler. Düşünsenize, evinizin penceresinden yalanlarınızı görüyorsunuz. Oyun zaten bu "hiçlik" duygusu eksenindedir. izlemediyseniz, metnini alıp okuyun derim.