bugün

civan canova'nın yazdığı, devlet tiyatroları'nda 2005 yılından beri sahnelenen günümüz dünyasını anlatan güzel bir oyun.

ayrıca internetten de izlenebilen ilk oyundu.

internetten başlayan yalanlar, kişilerin kendilerine kurduğu ve zayıflılarından kaçtığı sanal dünyalar ve bunların sonu.

mutlaka izlenmesi gereken bir oyundur.
Musa Uzunlar'ın tam anlamıyla döktürdüğü,ilginç dekor kullanımıyla şaşkınlık yaratan,yer yer kahkahalara boğup yer yer gözleri yaşartan muhteşem bir istanbul Devlet tiyatrosu oyunu.Ful yapraklarını çıkış noktası kabul edip,derinlemesine felsefi bir dil kullanılarak anlatılması,derdini anlatırken dolambaçlı bir dil kullanması ilk başta hikayey adapte olmayı zorlaştırsa da içine girildiğinde müthiş bir haz bırakıyor.
başları çok sıkıcı olsa da oyuncuların muhteşem performansları , belleklerde kalan replikleriyle izlenilesi oyun. sahnenin ortasındaki küvete rol verilmesi ve kameralı görsel destekler oyuna başka bir boyut kazandırmış.
musa uzunlar, özlem güveli türker ve özden çiftçi'nin rol aldığı sıradışı bir oyun.
oyunculuklarla birlikte metin de kendini gösteriyor.
izlenilesi.
civan canova'nın kaleminden siyasi göndermeler barındıran nefis bir oyun.

- hiç kuğulu parka gitmezdik.
- neden?
- babamız bırakmazdı.
- nerde otururdunuz?
- mamak'ta. *
bu sezon iki kez gittigim guzel oyun.uzun replikleri sizi dusuncelere yoneltir.sikmaz,keyiflidir.
Allah, tanrıya kolaylık versin sözleriyle gülmekten kırmış, düşündürücü oyun. musa uzunların oyunculuğu etkileyici.
en çok ilgi çeken yanlarından biri de sahnelerde alşıkın olmasığımız dekorudur. musa uzunların mükemmel oyunculuğu ile mükemmel bir hal alan ve izlenilmesi gereken cihan canova eseridir.
27 şubatta izmir müjdat gezen sanat merkezinde izlediğim oyun.. oyun da oyuncular da iyiydi. özellikle de gizem kurbak...
kesinlikle depresifken izlenmemesi gereken oyun. oyun ve oyuncular o kadar iyi ki, gayet neşeli bir ruh haliyle izlemiş olmama rağmen oyundan çıktıktan sonra intihar eğilimi gösterdim, birkaç saat kimseyle konuşmadım. ama oyun çok iyiydi o başka.
turneleri sayesinde ankara akün sahnesinde izleyebildiğim şahane oyun ve oyunculuk. idt da oynamaya devam ediyor mu bilmiyorum ama izlemeniz tavsiye edilir.

--spoiler--
aşk, hoşlandığınız bir bedene hayalinizdeki kişiyi yerleştirmenizdir. zamanla o bedene alışır, o kişinin ise aslında hayaliniz olmadığını, hatta uzaktan yakından alakası olmadığını görünce nefret etmeye başlarsın karşındakinden hayalindeki kişi olmadığı için.
--spoiler--
civan canova'nın şaheseri olarak tanımladığım oyun. Oyunda o kadar ince detaylar var ki... Hemen başlangıçta madonna'nın "Bir porno yıldızı olmak isterdim" diye girişi. Richard'ın "Tanrı bizi sınıyor" yazısı. Ve sonra yin Richard'ın o harika tiradı... Hepsini paylaşmayacağım ama giriş kısmı şöyle:

richard - ben romeo'nun jüliet'i tanıdığından daha fazla tanıyorum seni. sen de beni. juliet'in romeo'yu, ophelia'nın hamlet'i, eva braun'un hitler'i, diana'nın charles'ı tanıdığından daha fazla tanıyorsun. en azından onlardan daha çok sohbet ettik. daha çok vakit geçirdik birlikte. ve yakında sıra ölüme gelecek. bütün aşıklar gibi. aşkımızla ilgili yazılı bir belge olmayacak belki, ama ilgilenenler ilerde internet kayıtlarından bulabilirler bizim hikayemizi. ve ben, iki sevgiliye yaraşan en güzel ölümü buldum. anlatayım mı?

siyanür dolu bir küvete girmeliyiz önce... ya da baldıran otu... evet, bu daha iyi. siyanür derimizden içeri girebilir. ve de vaktinden önce öldürebilir bizi. en iyisi baldıran otuyla kaynatılmış köpüklü su. üzerinde ful yaprakları. binlerce yaprak. önce o suya girip yıkanmalıyız... saatlerce... sadece dokunmalıyız birbirimize. ellerimizle... saçlarımızı okşamalıyız. omuzlarımızı, göğüslerimizi, bacaklarımızı... sonra çıkmalıyız köpüklerin ve ful yapraklarının arasından... gözlerimiz kapalı, kokularımız ciğerlerimizde, tenimiz, terimiz ve baldıran otlu vücutlarımız birbirine karışmış, dakikalarca sevişmeliyiz. wagner çalmalı odada. faust bizi izlemeli perdenin kenarından, sessizce...
gerçek aşkları göze alamadık. ölüme bile atlayamadık gerçek aşklarımız için. oysa nedir ki ölüm? hiç değilse düşlerimizdeki aşklar için yapmalıyız bunu. yok olsak bile adresimiz belli olmalı bu saçma sapan boşlukta. madonna ve richard. güneş sistemi... mars... kainat... özel ulak.

Oyun boyunca internetten yazışan iki kişinin hikâyelerini izleriz, okuruz. Onların isimlerini bilmeyiz. isimleri yoktur. Yalanları, sakladıkları, pişmanlıkları vardır. Bir de ful yaprakları tabii... duvarlardaki monitörleri ilk etapta pencereler olarak düşünmüştüm. Suni manzaraları olan suni pencereler. Düşünsenize, evinizin penceresinden yalanlarınızı görüyorsunuz. Oyun zaten bu "hiçlik" duygusu eksenindedir. izlemediyseniz, metnini alıp okuyun derim.