bugün

det sjunde inseglet

inanç sistemi üzerine yapılmış en iyi filmlerden bir tanesi. inancın tam şeklini yani tanrının yolunu ya da tanrının var olmadığını değil onu arayan bir yol sergilenmiş. Yani böyle birşey var mı, varsa biz neden böyle bir veba içindeyiz sorusunu soruyor film.. Felsefik alt temalı olduğu zaten gözler önünde. Belki de tanrıyı sorgulamanın ilk yolu aslında yalnız kalmaktan geçiyordur. Çünkü şövalye yalnız kalmanın ve vebanın verdiği acıyla o yolu arıyor. Tutunacak birşeyi olmayan bir kişi ise inanç yolunu aramaya başlıyor. Ölüm ile olan epik sahnelerde çok iyi düzeyde açıkçası. Çünkü satranç oynamaları zaman kazanmaktan ziyade herşeyin (hayatın, inancın), bir hamle oyunu olduğunu gözler önüne seriyor. Bu yolu seçen şövalye yavaş yavaş dost edinmeye başlıyor, birşeylerin daha farkına varıyor. Özellikle son sahneleri enfestir, ölümle dansın ne demek olduğunu gösterir.

Hiçliğin olduğu yerde tanrı vardır lafının aynasıdır aynı zamanda yapım.. Bir düşünsenize hiçliğe düşeceğinizi bile bile ölmenin amacı ne? Neden her canlı ölümü tadıyor, ölümün amacı nedir ki üzerimizde? inançlısınız ya da değilsiniz hiç fark etmez ancak herşeyi 'sorgulayan' ve 'sorgulatan' bir film yapmış Ingmar Bergman. Zaten dünyanın kurtuluş reçetesini de utanç olarak gören bir insan. Yönetmenlik, yazarlık bakış açısını bu yüzden severim öznel olarak kendi içimde..

Mutlaka izleyin, sorgulama yolunda size çok şey katacaktır..