bugün
- cumaya gidenlerin çok azalması23
- sözlük kızından gelin olmaz8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim15
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- vatandaşlık farkı alan otel19
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar11
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı19
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
1949 Rize doğumlu olan Mehmet Nuri Yazıcı, 1975 yılında istanbul Üniversitesi / iktisat Ticari ilimler Akademisinden mezun oldu.
1990-1991 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Brüksel BaşKonsolosluğunda görev yaptı. 1994 2008 yıllarında istanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği ve Başkan Danışmanlığı yapan Mehmet Nuri Yazıcı evli ve bir çocuk babasıdır.
Mehmet Nuri Yazıcı anlatıyor:
Bir Ramazanda Başkanla (o dönemde Tayip Erdoğan i.B.Başkanıdır) birlikte iftar için Kağıthanede bir eve gittik. Ev dediysem, yanlış anlaşılmasın,tamamı üç beş metrekarelik derme çatma bir kulübe. Top atılmak üzereyken biz içeri girdik.
Girdiğimiz yer, toprak zeminli, avuç içi kadar bir oda. Duvarda, üstünde birkaç melamin tabak bulunan tahta bir raf, onun altında bir musluk,musluğun altında da bir leğen var;burası evin mutfağı oluyor. Yere bir kilim sermişler, herkes onun üstünde oturuyor. Ortalarında, bir alüminyum tepsi duruyor;suda haşladıkları bir çeşit otu tepsinin içine yaymışlar, kenarlarına da sanırım otun suyuyla yumuşaması için kuru ekmek parçaları dizmişler; top patlasın da iftarımızı açalım diye bekliyorlar.
Dört kişilik bir aile; 40 yaşlarında bir ana,45 yaşlarında felçli bir baba ve biri 12, diğeri 5 yaşında iki çocuk.Ailenin tamamı oruçlu.
Tayip Bey, ayakkabılarını çıkarıp doğruca sofraya yöneldi.Ev sahibi adam, Tayip Beyi birden karşısında görünce ağlamaya başlamasın mı ? Hıçkıra hıçkıra ağlıyor
Tayip Bey, adamı sakinleştirmeye çalışıyor; Misafiriz size iftara geldik;biraz yer açta oturalım diyor, hafifçe omzuna dokunarak. Ne var ki adam bir türlü durulmuyor; sayıklar gibi, Tayip Bey, Tayip Bey diye diye ağlıyor
Bu arada Tayip Bey,sofrada kendine bir yer açıp oturmuştu. Benim ayakta öylece dikilip kaldığımı görünce, Gelsene dedi, Niye ayaktasın hala ?
Reis yer yok, nereye geleyim? dedim; ve can havliyle dışarı zor attım kendimi.
Gördüğüm yoksulluk karşısında şok olmuştum.Öyle sarsılmıştım ki, her an olduğum yere yıklıp kalabilirdim.Korumadan su isteyip orucumu açtım.
Bulunduğumuz yerin yakınlarında salaş bir lokanta bulup,bir çorba içtim. Başka zaman,başıma silah dayasalar, ne o lokantaya giderim, ne de o çorbayı içerim. Fakar, o yoksulluğu gördükten sonra,orada içtiğim çorba, hayatımda içtiğim en lezzetli çorba gibi gelmişti bana.
Eve geri döndüğümde, Başkan hala sofradaydı. Elindeki kuru ekmek parçasıyla tepsinin kenarında kalan otları da sıyırıp yedikten sonra elinize sağlıkdeyip sofradan kalktı. Arabanın bagajındaki gıda paketlerini, ve diğer yardımlarımızı evin hanımına teslim edip ayrıldık.
Yolda, Tayip Bey Hayırdır, noldu,fenalaştın galiba? diye sorunca, Ya, Reis dedim, Ben yoksulluk gördüm ama;yemin ediyorum, böylesini görmedim.
Sonra da bir tekifte bulundum kendisine:Bu geleneği değiştirelim dedim evlere gitmek yerine, yardımlarımızı gönderelim sorumluluğumuzui bu şekilde yerine getirelim.
Olmaz! dedi Reis; ve sebebini de izah etti: Benim arkadaki küçük çalışma odamı biliyorsun dedi, Orada bazı evrakları imzalıyorum; ne kadar büyük paraların altına imza attığımı bir düşünsene! Paranın yüzü sıcak; eğer o insanların yoksulluğunu görmezsek, nefsimizi nasıl ıslah ederiz, nasıl korunuruz haram lokmanın baştan çıkarıcı cazibesinden? O paranın sıcaklığı,boş bulunduğumuz bir anı kollayıp bizi de ısıtmaz mı ?
Bunları duyunca,Tayip Beye hak verdim; Tamam Başkanım dedim. Ben işin bu tarafını düşünmemiştim, siz haklısınız
1990-1991 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Brüksel BaşKonsolosluğunda görev yaptı. 1994 2008 yıllarında istanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği ve Başkan Danışmanlığı yapan Mehmet Nuri Yazıcı evli ve bir çocuk babasıdır.
Mehmet Nuri Yazıcı anlatıyor:
Bir Ramazanda Başkanla (o dönemde Tayip Erdoğan i.B.Başkanıdır) birlikte iftar için Kağıthanede bir eve gittik. Ev dediysem, yanlış anlaşılmasın,tamamı üç beş metrekarelik derme çatma bir kulübe. Top atılmak üzereyken biz içeri girdik.
Girdiğimiz yer, toprak zeminli, avuç içi kadar bir oda. Duvarda, üstünde birkaç melamin tabak bulunan tahta bir raf, onun altında bir musluk,musluğun altında da bir leğen var;burası evin mutfağı oluyor. Yere bir kilim sermişler, herkes onun üstünde oturuyor. Ortalarında, bir alüminyum tepsi duruyor;suda haşladıkları bir çeşit otu tepsinin içine yaymışlar, kenarlarına da sanırım otun suyuyla yumuşaması için kuru ekmek parçaları dizmişler; top patlasın da iftarımızı açalım diye bekliyorlar.
Dört kişilik bir aile; 40 yaşlarında bir ana,45 yaşlarında felçli bir baba ve biri 12, diğeri 5 yaşında iki çocuk.Ailenin tamamı oruçlu.
Tayip Bey, ayakkabılarını çıkarıp doğruca sofraya yöneldi.Ev sahibi adam, Tayip Beyi birden karşısında görünce ağlamaya başlamasın mı ? Hıçkıra hıçkıra ağlıyor
Tayip Bey, adamı sakinleştirmeye çalışıyor; Misafiriz size iftara geldik;biraz yer açta oturalım diyor, hafifçe omzuna dokunarak. Ne var ki adam bir türlü durulmuyor; sayıklar gibi, Tayip Bey, Tayip Bey diye diye ağlıyor
Bu arada Tayip Bey,sofrada kendine bir yer açıp oturmuştu. Benim ayakta öylece dikilip kaldığımı görünce, Gelsene dedi, Niye ayaktasın hala ?
Reis yer yok, nereye geleyim? dedim; ve can havliyle dışarı zor attım kendimi.
Gördüğüm yoksulluk karşısında şok olmuştum.Öyle sarsılmıştım ki, her an olduğum yere yıklıp kalabilirdim.Korumadan su isteyip orucumu açtım.
Bulunduğumuz yerin yakınlarında salaş bir lokanta bulup,bir çorba içtim. Başka zaman,başıma silah dayasalar, ne o lokantaya giderim, ne de o çorbayı içerim. Fakar, o yoksulluğu gördükten sonra,orada içtiğim çorba, hayatımda içtiğim en lezzetli çorba gibi gelmişti bana.
Eve geri döndüğümde, Başkan hala sofradaydı. Elindeki kuru ekmek parçasıyla tepsinin kenarında kalan otları da sıyırıp yedikten sonra elinize sağlıkdeyip sofradan kalktı. Arabanın bagajındaki gıda paketlerini, ve diğer yardımlarımızı evin hanımına teslim edip ayrıldık.
Yolda, Tayip Bey Hayırdır, noldu,fenalaştın galiba? diye sorunca, Ya, Reis dedim, Ben yoksulluk gördüm ama;yemin ediyorum, böylesini görmedim.
Sonra da bir tekifte bulundum kendisine:Bu geleneği değiştirelim dedim evlere gitmek yerine, yardımlarımızı gönderelim sorumluluğumuzui bu şekilde yerine getirelim.
Olmaz! dedi Reis; ve sebebini de izah etti: Benim arkadaki küçük çalışma odamı biliyorsun dedi, Orada bazı evrakları imzalıyorum; ne kadar büyük paraların altına imza attığımı bir düşünsene! Paranın yüzü sıcak; eğer o insanların yoksulluğunu görmezsek, nefsimizi nasıl ıslah ederiz, nasıl korunuruz haram lokmanın baştan çıkarıcı cazibesinden? O paranın sıcaklığı,boş bulunduğumuz bir anı kollayıp bizi de ısıtmaz mı ?
Bunları duyunca,Tayip Beye hak verdim; Tamam Başkanım dedim. Ben işin bu tarafını düşünmemiştim, siz haklısınız
güncel Önemli Başlıklar