bugün

felsefe boktur

hayat ya yaşanır ya da sorgulanır. insan yaşamı
bu iki anın eklemlenmesinden ibarettir.
ancak biz düşünmek için değil yaşamak için
genetik olarak programlanmışızdır ve diğer yandan
düşünme üzerine düşünebiliriz ki buna kabaca bilinç denir.
bilinçli olduğumuz için yaşadığımız hayata yabancılaşıp
sorgulama safhasına da geçebiliriz. ancak şu bir gerçektir ki
yaşamın, varoluşun, evrenin, bilginin vs. neyin felsefesini yaparsak
yapalım insanın beyin kapasitesini maddesel düzlemde örneklersek ve
sindirim sistemine benzetirsek yeme-içme aktivitesi esnasında
tat alır, doyar ama öte yandan misal daha çok para kazanıp
daha iyi yemek yemeyi arzularız. ancak sonuç itibariyle tüm yemeklerin
posası boktur ve en zengini de en fakiri de sıçar. bu aşamada
demek istediğim şudur ki hayat yemek yemeye benzer.
ona buna kafayı takmaktansa yemeğin tadını çıkarın...
birgün sizde solucanlara yemek olucaksınız...
'carpe diem' ulaaan!
yeter ulan felsefe felsefe, 'memento mori'ye koyim be!
neyse felsefe boktur anlıycanız. bakın ne hale geldim.

edit: (bkz: felsefesiz hayat yaşanmamış hayattır)*