bugün

uuserlardan denemeler

Eğer sen de bırakıp gidersen beni, elimi tutacak kimse kalmazsa yani, ben de kalmam buralarda, giderim sanki... Evet anlattığın masallar gibi günlük güneşlik değil hayat, evet zorlanıyorum ama sensiz hepten karanlık olur, hepten kasvetli...
Hayal kurmamak gerek belki, bilemiyorum fakat onlar da olmasa nasıl umut edebilir, nasıl katlanabilir insan? Güzel bir günün sonunda hafiften rüzgar eser bir gemide, çocukça sözler verilir, gülüşülür, "o" günün geleceğine duyulan inançla en ince ayrıntısına kadar kurgulanır hayat. Bizim kontrolümüzde değil biliyorum, öğreniyorum, sadece güzel şeyler düşünürsek mutlaka güzel şeyler yaşayacağımızı görmek istiyorum. Kötü düşünceleri kovmakla uğraşıyorum bu aralar: daha uzunca bir süre benimle, bizimle kalacağına, binlerce şarkı söyleyeceğine, kapıyı çaldığımda sıcacık bir "hoşgeldin" duyacağıma, öğlen uykusundan domates kokuları eşliğinde uyandırılacağıma inanmak istiyorum. Gidersen eğer, yeni biçilmiş çimen kokusu, "benzemez kimse sana tavrına kurban olayım", yağmurdan hemen sonra ortalığı kaplayan toprak kokusu çok acıtır canımı. Ne çok şey kattın bana, zaman zaman kızsam, eleştirsem de ben ne çok benzemişim sana. Gidersen eğer, ben de vazgeçerim galiba, en iyi ihtimalle bir Akdeniz kasabasına yerleşip, yerlerine binalar dikilen portakal, mandalina bahçelerine ağlarım ya da Ankara’ya gidip Kurtuluş Parkı'nda koşuşturan o gencecik, umut dolu kızı ararım. Kimseye hesap sormam ama, affederim onları. Gidersen eğer, ben de benden giderim. içimdekilerin çoğu sen, gidersen, biterim....