bugün

27 ekim 2012 galatasaray kayserispor maçı

kayserispor galatasaray karşısında iyi futbol oynamayı isteyen, yerden ayağa kısa paslarla oynamayı isteyen, oyunu geride kabul etmek istemeyen, uzun top oynamayan, karambol vuruş yapmayan modern futbol adına doğru bir anlayışla çıktı. ama olmadı, çünkü kayserispor’un elinde xaviler iniestalar yok, eskiden amrabatlar, mehmet topuzlar vardı, artık onlar da yok. stoperleri zayıf, bireysel yeteneklerin ön planda olduğu takımda doğal olarak herkes topla çok fazla oynuyor ve oyun kurmakta çok geç kalıyorlar. hızlı olamıyorlar, teknik futbolcuların hemen hepsinin handikapı olacak biçimde hava toplarında ekip olarak çok zayıflar, nitekim iki de gol yediler. hava topu ile gelen her iki golde de çok stoperler gole dönüşen kafa vuruşlarında rakip forvetleri çok rahat bıraktılar. özellikle umut’un golünde hamit’e hava topunu atarken de müdehale olmadı.

kayserispor ortaya koymaya çalıştığı oyunun aksine bireysel olarak çok topla oynuyor... modern futbolda bireysel olarak bu kadar topla oynayamazsınız. topu koşturacaksınız, bu ne demek ayağınıza geldiğinde mümkün olan en az temasla takım arkadaşlarınıza aktaracaksıznız. kayseride herkes ayağına aldığı topu birkaç saniye tutmadan, yada bir iki çalım atmadan aktarmıyor, bu neye sebep olur? oyunun yavaşlamasına sebep olur. tam da bu noktada her zaman yarı şaka yarı ciddi yaptığım bir latifeyi hatırlatmak isterim; bugün beğenmediğimiz, alay ettiğimiz fenerbahçeli selçuk şahin, barca/la massa ekolünde en başarılı olabilecek türk futbolcudur. neden, çünkü topla oynamıyor, garanti ve kısa oynuyor, risk almıyor... modern futbol artık bunu gerektiriyor. oysa bizde (türk futbolunda) yıldız çok, maçlarda bol çalım, estetik hareketler, bel kırmalar gırla gidiyor... başarı? başarı yok...

kayserispor yönetimi şapkayı artık önüne koymalı… yalnızca 7 puanla ligin en kötü, en zayıf, en tırt ekiplerinden birisi şu anda kayserispor. hemen herkesin kolayca zorladığı bu galatasaray karşısında sahada yoktular. prosineçki iyi şeyler yapmayı isteyen bir hoca ama ekipte teknik kadroda istikrar yok. ertuğrul, tolunay, şota o bu şu… iyi oyuncuları devamlı olarak satıyorlar yerlerine gelenler her zaman genç, tecrübesiz ve yolun çok başındaki isimler… para kazandıkları ortada; ancak ticarethane mi yoksa spor klübü mü işlettiklerini tekrar sorgulamalılar diye düşünüyorum. bu anlayışla özlediğimiz kayserispor’u yavaş yavaş kaybediyoruz. o büyük takımlara kök söktüren üst sıralara oynayan ekip artık yok. yok derken nerede olduğunu artık kimse bilmiyor, yerine kayseri erciyesspor koyuldu hülle sayılabilecek bir hareketle, artık kayseri erciyesi de kaybetmek üzereyiz. hatalardan ders almak lazım, kayserispor’u ikinci kere kaybetmek istemiyoruz…

örneğin kayserispor takımında eski beşiktaş futbolcusu bobo oyunda... bobo benim bildiğim kadarı ile burak yılmaz'ın bir gömlek altı... sprinter forvet, hava toplarında etkili... bobo'yu oynatmak için ne yapacaksın? iki seçeneğin var ya oyunu geride kabul edip bobo'nun önüne uzun ve derinlemesine toplar atıp yaldır yaldır koşturacaksın yada kanatlardan hava topları ile bobo'yu besleyeceksin. kayserispor dün bu ikisinden hangisini yaptı? her ikisini de yapmadı, yerden toplarla, kısa paslarla bobo'yu da oyuna dahil etmek istediler. oldu mu olmadı... beşiktaş'ta da olmadı yıllarca, harcadılar bobo'yu... bobo cephesinde hala değişen bir durum yok...

lig tv spikerlerinin analizlerini çok doğru ve yerinde bulduğum karşılaşmadır... bir alkış da kendilerine...

kayseri'yi bu kadar konuştuktan sonra biraz da cimbom'a dönmek lazım. galatasaray karşısında her anlamda bu kadar doğru rakip bulunca istediği oyunu da bu kadar kolayca kabul ettirdi. cimbomun bir şansı da sakatlıklar oldu, ben cimbomun büyük oranda doğru olan bir onbiri bu sezon ilk defa buluşturduğunu düşünüyorum. yekta, cris ve riera yerlerinde mükemmel oynadılar. çok başarılı oynadılar, sırtlarına geçirdikleri formaları bırakmayacaklarını umut ediyorum. defans ilk defa doğruları sergilerken izledik. bunda kayseri'nin rakibi ısırmayan oyun anlayışının etkili olduğunu düşünüyorum.

cimbomun bu sezonki tümörünün adı danny; acilen kendisine alternatif bir isim bulunmalı, saatli bomba gibi, kendisinden başka bir mevkiden faydalanılması gerektiğini düşünüyorum. çok riskli hareketleri var, üstelik bu riskli hareketlerin büyük çoğunluğunda topu kaybediyor, galatasaray ya oyun kurarken top kaptırıp çok eksik yakalanıyor veyahut da rakip forvet kaleci ile karşı karşıya kalıyor. amatör kümedeki acemi oğlanlar gibi...

galatasaray'ın iyi oyununun ardında bir kaç gizli kahraman var. bunların birincisi şüphesiz yekta, yekta mükemmel oynadı galatasaray'ın melo'ya olan ihtiyacını tekrar sorgulattı, top kaptı, oyun kurdu, rakibi oynatmadı herşeyi yaptı... dün sahada yekta'yı izlerken patrick vierra'yı izler gibi oldum. bence melo tam olarak hazır olmadan, eski formuna tekrar dönmeden forma yekta'nın sırtından çıkmamalı, melo hazır olduğunda ise ne kadar önemli bir rotasyon elemanı olacağını gösterdi dün akşam yekta bizlere.

bir diğer kahraman hamit'di. hamit uzuuuuun bir alışma döneminin ardından oynadığı son iki karşılaşmada oyunda kaldığı süreler baz alındığında görüldü ki formuna giriyor. görmek istediğimiz gibi oynamaya başlıyor. ilk yarı itibarı ile galatasaray'ın en iyi bir kaç isiminden birisiydi. tüm hareketleri doğru ve yerinde; fiziksel olarak ise ayakta kalan isimdi. bununla birlikte yorulduğu dakikalarda sabri ile değiştirilmesi yerinde bir tercihti. yorulan sağ kanada sabri'nin dinamizim getirdiği açık. son oynanan maçlara bakıldığında beklenti yanlış bir değişiklik tercihi olan sabri-eboue değişikliği olmasına rağmen fatih hoca bu sefer doğru olanı yaptı. yalnız aman hoca; dikkat! 65-75 arasındaki sağ kanat değişikliği kronik bir hal aldı, galatasaray'ın karakteristiği haline geldi. seni iyi analiz eden rakipler için bir silah haline dönüşebilir.

76. dakikada gerçekleşen umut-emre çolak değişikliğini doğru bulmadığımı ve oyun yapısına uygun bulmadığımı belirtmek isterim. cimbomun pivotu umut'un hava toplarındaki etkisi ve ileriye bol bol top şişirilen böyle bir maçta arkadaşlarına indirdiği toplar göz önüne alındığında hele hele önde bir galatasaray'da bu değişiklik doğru değildi. ancak rakip kayserispor olunca bu analizlerin bir önemi de kalmıyor. sahada galatasaray forması giymiş kim olsa kayseri'nin karşı koymaya gücü yoktu.

netice itibarı ile cimbom sahada doğruları yaparak, ikinci yarı oyunu istediği gibi oynayarak istediğini alan ekip oldu. ancak doğru bir cimbom değerlendirmesinin yapılırken böyle bir kayserispor baz alınmaması gerekliliği de ortada...

cüneyt hoca maçı genel olarak doğru yönetti. 22. dakika'da kayserispor'lu engine ceza sahasına girerken yapılan hareket içeride mi dışarıda mı bilmem ama kesinlikle fauldü... 25 dakika'da hamit'in şutunda ele çarpan pozisyonda ise karar doğruydu, penaltıdan söz edilemez.

muslera; çok rahat bir karşılaşma çıkardı, kayserispor 70. dakikaya kadar kendisini zorlayabilecek bir şut dahi atamadı.

dany; ben bu adama bu mevkide ısınamadım. kendisinden galatasaray stoperi olmaz.

cris; çok iyi bir maç çıkardı, sahada arkadaşlarının özellikle de danny'nin bir çok hatasını kapattı.... bir de semih cris denesen hocam? nasıl olur? güzel oyununu gol ile süslemesi de ayrı bir güzellik oldu.

riera; maçın kahramanlarındandı, geçen seneden bu yana oyununda önemli aşama kaydetti, sol kanatta, özellikle sol bekte kendisine daha fazla şans verilmesi ve o mevkiye iyice ısındırılması gerektiğini düşünüyorum. hem ileride hem geride bir bek nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynuyor. kanadından hemen hemen hiç atak yemedi...

eboue; hamit'e ve sabri'ye desteği yerindeydi, 89. dakikada kendisini oyunda görmek çok güzel, hoca ile arasını düzeltmesi çok iyi oldu...

amrabat; eski takımına karşı fazla etkili değildi, alıştığımız kanat organizasyonlarını yaparken, bireysel hareketlerinde dahi zaman zaman etkisiz kaldı. gereksiz çalım atma huyundan da acilen kurtulması lazım.

yekta; maçın adamıydı. galatasaray'ın alıştığımız oyununu sergileyebilmesi için ya eski melo'ya yada böyle bir yekta'ya ihtiyaç var... top kaptı, oyunu doğru kurdu, koştu, çok koştu, selçuk'u inanılmaz rahatlattı böylece selçuk da alıştığımız oyununu ortaya koyabildi. hırsıyla, azmiyle kocaman bir afferim aldı... helal olsun sana genç aslan.

hamit; çok iyi bir maç çıkardı, kendisindeki gelişme dikkatlerden kaçmıyor. oyunda kaldığı süre içerisinde aynen yekta gibi selçuk'u çok rahatlattı.yer yer nefis çalımlar, paslar çıkarttı, ikililerde ayakta kalan tarftı. bazen bir bazen iki kişi ile mücadele etti ve başarılı oldu.

selçuk; wellcome back xelçuk * yanında koşan bir futbolcu olduğunda mükemmel oynuyor. umut ve burak ile uyumunun ne ölçüde olduğu 3. golde çok net görüldü...

umut bulut; hakan şükür'den sonra ilk defa doğru bir pivot santrofor giydi bu formayı. takım arkadaşlarına birçok top indirdi. ileride top tutabiliyor. hava toplarına hakim, gol vuruşları doğru, ısrar edilirse kendisinden bir galatasaray efsanesi çıkabilir. üçüncü golde selçuk'a verdiği pas muhteşemdi. attığı golde ise hava hakimiyetinin ne ölçüde olduğunu herkese gösterdi.

burak; çok koşuyor ama boş koşuyor... gol vuruşları çok iyi, ama çok top kaybediyor...