bugün

fundaten

'dik durmak' ile 'dikine gitmek' kavramları arasındaki derin farkı görememiş yazar. gel-gör ki! bunu ona nasıl anlatacaksın? "dediğim dedik-çaldığım düdük" diyor zat-ı muhterem.

söylendiğine göre, ekşi'den de uçurulmuş daha önce, şimdi de uludağ'dan. hayır! yaşanmışlıklarından ders alma yeteneği olsa bu gibilerin, hiçbir sorun kalmayacak. lakin, öylesine mübalağalı bir özgüvene sahip oluyorlar ki dünya ittifakla aksini dile getirse, yine de onların dediğidir tek doğru olan.

üstüne-üstlük, daima doğruyu söyledikleri için dışlandıklarını düşünürler. 10.köy masalı da bundan sebep çıkmamış mıdır zaten? bu durumdan, öğünçle bahsederler bir de. aynı sebeple 9 köyden kovulmayı bir matahmış gibi ballandıra-ballandıra anlatırlar sağda-solda.

bir titre! kendine dön! şöyle bir süz boyunu-posunu-endamını. acaba bende mi bir terslik var diye! ama nerdeee,

- yazık oldu süleyman efendiye!