bugün
- sözlük erkeğinden damat olmaz9
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge13
- nazar değdi sözlük12
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar9
- çabuk vazgeçen insan8
- crop giyen erkek10
- sözlük kızından gelin olmaz22
- hamas bir terör örgütüdür23
- fatih terim'in yuhalanması9
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip8
- vatandaşlık farkı alan otel25
- icardi190529
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi18
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
papatyam'a...
kaybettim kendimi, aynaya bakınca soruyorum nerede olduğumu, söylemiyor gördüğüm...
şimdi! ne zaman? saatim yok, takvimim yırtık... ama ânımı söyleyeyim, saat ve takvime bakmaya korkutan bir ân yaşadığım, yaşadığımsa ayrı bir tartışma konusu aslında...
incinmiyorum-incelmiyorum-eğilmiyorum, kırılıyorum mantığımdan...hesabını yapmıyorum hiçbir şeyin, gerek görmüyorum zaten iyice içerideyim hayatta, ne fark edecek ki kesin bir sonuç bulunca? ama yaklaşık olarak, geçmişimden dört ay, geleceğimden geleceğim gitti... dört ay yaşadığımız, geleceğimse yaşayamadığımız, hesapta bir karışıklık olmasın da, öderken zorlanmayayım sonra...
'ben böyleyim- sen öylesin- kısmet değilmiş' deyip, işin içinden çıkmak, soyutlaştırmak çok mantıklı duruyor aslında... denemiyorum sanma ama kocaman, elle tutulur gözle görülür somut bir yalnızlık var önümde, kanmıyor kanayan yerlerim, yediremiyorum o her boku bilen ama sensizlik karşısında ne bok yiyeceğini bilemeyen beynime...
'geçer, bu da geçer' son günlerimin moda sözü... ne geçecek lan diyorum, oturdu işte mideme, ağrıtıyor diyorum; o zaman ne halin varsa gör diyorlar... kırıcıyım galiba, sen de öyle söylüyordun ya... şimdi farkediyorum dibine kadar ukala olduğumu ama iş işe geç kalmış...
düşünemiyorum... odaklanamıyorum... kabul edemiyorum, ya ne güzeldi değil mi? sen de söyledin, neden? tek soru tek cevap! neden? işte orada takılıyorum, bulduğum cevaplar tırtıklı, geçmiyor boğazımdan!
hani sana bütün playlistler den çıkarttım, bir tanesini atlamışım dedim ya, o denk geldi şimdi... bizi ilgilendiren kısmını yazayım sana;
söz vermiştik, yıllar önce! (bir söz değildi, binlercesi vardı tutulması gereken ama sen en önemlisini tutmadın)
yok artık sen de mi beni yaktın gittin söyle? (her şeyi biliyordun, her şeyimi... ona rağmen attın ya ateşlere yine beni, sadece kendini düşünerek... helal olsun)
direnmedim, sustum yine çaresiz (gelirken de bir şey dememiştim... giderken de diyemem, tercih senin hayat senin! tabi benim hayatımın pek bir önemi yok anladığım kadarıyla)
kabullendim sessiz gidişlerini... (ilk gidişin değil ama bunu da sesimi kesip, göz yaşlarımla ısıtmaya çalıştığım yatağımıza uzanıp, sindirmeye çalışıyorum)
gözlerin gibi yalan söyle... (gözlerin çok güzeldi ama yalandı, bir yalan istiyorum sadece bir yalan, yaşamak için bir yalan...)
istersen kabullenme...(ne halin varsa gör, kötü manada değil zira ben göremiyorum da...)
çıkarmadım şarkıyı yine listeden, tek kalacak o... tek olacak... senin gibi... sense, bilmediğim bir şehirde, bilmediğim insanlarla olacaksın... reva mı bu diye bir soru gelmiyor değil aklıma ama cevaplamaya korkuyorum, hatta devamını düşünmeye çalıştıkça kusma isteği beliriyor midemde... o da isyan etmeye başladı son zamanlarda...
'ne bitmeyecek? söylesene ne bitmeyecek?' çok güzel... umarım eğlenmişizdir, oturmaya gelmedik değil mi!
ben bu yazıyı sana yazdım papatyam... aslında söylemek isterdim ama malum artık konuşmayacağız dedik(!)
konuşmayalım... sen nasıl istersen...
zaten hep öyle olmadı mı?
kaybettim kendimi, aynaya bakınca soruyorum nerede olduğumu, söylemiyor gördüğüm...
şimdi! ne zaman? saatim yok, takvimim yırtık... ama ânımı söyleyeyim, saat ve takvime bakmaya korkutan bir ân yaşadığım, yaşadığımsa ayrı bir tartışma konusu aslında...
incinmiyorum-incelmiyorum-eğilmiyorum, kırılıyorum mantığımdan...hesabını yapmıyorum hiçbir şeyin, gerek görmüyorum zaten iyice içerideyim hayatta, ne fark edecek ki kesin bir sonuç bulunca? ama yaklaşık olarak, geçmişimden dört ay, geleceğimden geleceğim gitti... dört ay yaşadığımız, geleceğimse yaşayamadığımız, hesapta bir karışıklık olmasın da, öderken zorlanmayayım sonra...
'ben böyleyim- sen öylesin- kısmet değilmiş' deyip, işin içinden çıkmak, soyutlaştırmak çok mantıklı duruyor aslında... denemiyorum sanma ama kocaman, elle tutulur gözle görülür somut bir yalnızlık var önümde, kanmıyor kanayan yerlerim, yediremiyorum o her boku bilen ama sensizlik karşısında ne bok yiyeceğini bilemeyen beynime...
'geçer, bu da geçer' son günlerimin moda sözü... ne geçecek lan diyorum, oturdu işte mideme, ağrıtıyor diyorum; o zaman ne halin varsa gör diyorlar... kırıcıyım galiba, sen de öyle söylüyordun ya... şimdi farkediyorum dibine kadar ukala olduğumu ama iş işe geç kalmış...
düşünemiyorum... odaklanamıyorum... kabul edemiyorum, ya ne güzeldi değil mi? sen de söyledin, neden? tek soru tek cevap! neden? işte orada takılıyorum, bulduğum cevaplar tırtıklı, geçmiyor boğazımdan!
hani sana bütün playlistler den çıkarttım, bir tanesini atlamışım dedim ya, o denk geldi şimdi... bizi ilgilendiren kısmını yazayım sana;
söz vermiştik, yıllar önce! (bir söz değildi, binlercesi vardı tutulması gereken ama sen en önemlisini tutmadın)
yok artık sen de mi beni yaktın gittin söyle? (her şeyi biliyordun, her şeyimi... ona rağmen attın ya ateşlere yine beni, sadece kendini düşünerek... helal olsun)
direnmedim, sustum yine çaresiz (gelirken de bir şey dememiştim... giderken de diyemem, tercih senin hayat senin! tabi benim hayatımın pek bir önemi yok anladığım kadarıyla)
kabullendim sessiz gidişlerini... (ilk gidişin değil ama bunu da sesimi kesip, göz yaşlarımla ısıtmaya çalıştığım yatağımıza uzanıp, sindirmeye çalışıyorum)
gözlerin gibi yalan söyle... (gözlerin çok güzeldi ama yalandı, bir yalan istiyorum sadece bir yalan, yaşamak için bir yalan...)
istersen kabullenme...(ne halin varsa gör, kötü manada değil zira ben göremiyorum da...)
çıkarmadım şarkıyı yine listeden, tek kalacak o... tek olacak... senin gibi... sense, bilmediğim bir şehirde, bilmediğim insanlarla olacaksın... reva mı bu diye bir soru gelmiyor değil aklıma ama cevaplamaya korkuyorum, hatta devamını düşünmeye çalıştıkça kusma isteği beliriyor midemde... o da isyan etmeye başladı son zamanlarda...
'ne bitmeyecek? söylesene ne bitmeyecek?' çok güzel... umarım eğlenmişizdir, oturmaya gelmedik değil mi!
ben bu yazıyı sana yazdım papatyam... aslında söylemek isterdim ama malum artık konuşmayacağız dedik(!)
konuşmayalım... sen nasıl istersen...
zaten hep öyle olmadı mı?
güncel Önemli Başlıklar