ben bu yazıyı sana yazdım

günleri sayıyorum seni son gördüğüm günden bu yana. tamı tamına 35 gün olmuş sensiz. ne sesini duyabildim ne de yüzünü görebildim. geçmişimize bakıyorum, çokta büyük bir mazimiz yok aslında.. sadece 11 ay olmuş seni tanıyalı. peki gerçekten tanımış mıyım acaba?

işte bu soruyu kendime sorup duruyorum. sürekli seni hayal ediyorum. ararsın diye bekliyorum belki özlersin diye bekliyorum, ama galiba umrunda değilim. 35 gün önce kaçmış galiba her şeyin sihri. birkaç basit msn konuşması ve mesajın dışında hiçbir şey veremedik birbirimize 35 gündür. ben her saniye seni biraz daha fazla özlerken anlıyorum ki senin için her geçen saniye değerimi yitiriyorum.

yokum artık senin için biliyorum. yaşadıklarımız sadece rüyaymış. benim gördüğüm tatlı bir rüya. ve ben 11 ay boyunca her gece o rüyayı görebilecek kadar salakmışım.. ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum. telefona bakmaktan, bilgisayarı izlemekten artık yoruldum. varlığınla yokluğunun hiçbir farkı yok. ve o yüzden ben yokolmak istiyorum!

duyar gibiyim seni: "cehenneme kadar yolun var!" veya sadece paranoya olmuş durumda bende. belki gerçekten hala bağlısın, hala istiyorsun ama.. ne aması?! isteyen elde tutardı diyorum. ben kayıp giderken hiçbir şeyin beni tutmaya çalışmadığını farkediyorum. demek ki gerçekten cehenneme kadar yolum var...

her yaktığım sigarada farklı bir hisse kapılıyorum. çektiğim her nefes başka bir acı, üflediğim her nefes farklı bir portre. her seferinde senin yüzünü görmek zorunda mıyım ben? sen beni bıraktın belki ama ben neden seni bırakamıyorum ha neden?? bu kadar mı güçsüzüm? bu kadar mı elimi kolumu bağladın???

ben hayatımı geri istiyorum. seni geri istiyorum. mutluluğumu geri istiyorum. bana anlattığın hikayeleri, bana tatlı tatlı bakan o koca mavi gözlerini geri istiyorum! çok mu istiyorum? bence çok değil, az bile! senin benden her istediğini ben yaparken, senin için kilometrelerce yol katetmeyi göze alırken, beraber geçireceğimiz bir haftadan sonra belki de bir daha görüşemeyeceğimizi bile bile o riski alırken sen nerdeydin? ben hep elimi uzatırken sen nerdeydin? bu kadar mı önemsizim, bu kadar mı değersizim? öyleymişim demek ki...

belki ben kilometrelerce uzaktayken hep bana yalan söyledin, bilemezdim. ben sana hep dürüst olarak ne kaybettim diye bakıyorum da, hiçbir şey kaybetmemişim. toz pembe rüyamı yaşadım, şimdi de alev kırmızısı cehennemden geçiyorum.

kendime sorduğum soruları hiçbir zaman cevaplayamadım. sana sorduklarımı da sen cevaplamadın. bunu okur musun? belki okursun. okusan anlar mısın? bi bok anlamazsın! hala seni kırmayı göze alamayıp suratına bunları bağıramadığım için buraya yazıyorum zaten!

ben seni hep sevdim ama galiba sen beni hiç sevmemişsin. bir eğlenceden öteye gidememişim senin için. 11 ay boyunca kenarda duran bir oyuncak olmuşum anlaşılan. erkeğin orospusu olur muymuş? böyle olurmuş işte. kullan at, istediğnde çıkar tekrar oyna tekrar at.

bir gün biri gelip sana aynısını yaparsa umarım anlarsın beni nasıl kaybettiğini...

mayıs 2007-ankara