dünyanın en zengini olmak

hemen bir panik havası ne yapabilirim diye...
önce ilgi duyduğun, heves ettiğin şeyleri keşfedersin ya sonra.
sonra zaman senin için önemli olur daha hızlı yaşamaya bakarsın. çoğunluk duraklarda saatlerce otobüs beklerken sabah kahvaltını çoktan yapmış sen uçakların, helikopterlerinle nice ülke, şehir havası soluyarak kahve, çay içmeye gidersin. o kadar hızlı yaşarsın ki gözün o duraklardaki insanları görmez. o zenginliğini sendeki üstün yeteneklerden geldiğini sanırsın. bir kibir bir gurur onlar olmasa zaten dünyanın en zenginide olmazsın çünkü; üretirsin ve dağıtırsın. hakça bölüşmenin, üretmek kadar önemli olduğunu ve kendinin diğer insanlardan farklı olmadığını bilirsin.
ama bilmemezlikten gelmişsin işte, senin güvenliğin sağlığın herkesten her şeyden önemlidir.

ya da fakir hayatı yaşa arkadaş edin maddi isteklerini öğren sürpriz şekilde gerçekleşmesini sağla gibi çılgınlıklar, yoo yoo bu anca filmlerde. o insanlar bize zarar verir çünkü, neydi hım önce sağlık güvenlik, elimizde değil biz üstünüz daha çok hak ediyoruz.
gösteriş yardımları yap, lüks yaşa ona buna hava at, bazılarının hayallerindeki insan ol...

bana kalırsa yalnızlıktır dünyanın en zengini olmak. her yanın sahte yüzlerle doludur. kalbine değil cebine bakarlar.
halbuki en zengin diye bir kavram olmasa otobüs durağında beklemenin tadını hep beraber yaşasak ya da çay, kahve içmenin sanki o zaman her şey daha bir tatlı olurdu.