mağdur askeri öğrenciler

Dışarıdan atıp tutması kolaydır da, neyin ne olduğunu bilen, yaşayan, anlayan; yine bu öğrencilerdir sonuçta.

Gençlik hevesi diyenler, Fetullah Gülen tayfası ile kıyaslayanlar, beceremedi yaklaşımından vazgeçemeyenler... Kaçınız yakından gördünüz askeri okul gerçeğini? Kaçınız o gerçekle yüzleşti? Kaçınız annesinin dizinin dibinde, sütünü içtikten sonra mışıl mışıl uyumadan önce, 14 yaşında 3-5 nöbeti tutup sabah da derse giden akranlarının halini bildi?

Ki hiçbirinin derdi bu nöbetler değildi. Hiçbiri ağır eğitimler yüzünden geleceklerinden vazgeçmedi. O okullarda komutanların kariyerleri konuşuyor şimdi. Herkes kendi koltuğunun derdinde. Harcanan hayat 14 yıllık da olsa fark etmez olmuş, 22 yıllık da... Acıma duygusu, merhamet duygusu, sevgi, saygı kaybolmuş oralarda.

-bir öğrenci attığı her adım yüzünden ceza alıyorsa,
-ceza aldıkça komutanları tarafından dışlanıyorsa,
-desteklenmiyor, heveslendirilmiyor, henüz çocuk olduğu önemsenmiyorsa,
-komutanın işlediği bir suçtan ötürü bir üst komutana öğrencinin yalan söylemesi isteniyorsa,
-öğrenci yalan söylemedi diye yine ceza alıyorsa,
-ceza sebebi olarak 'bugün burada benim için yalan söylemedin, yarın cephede de sözümü dinlemezsin sen.' bahanesi ortaya atılıyor ama yeminlerde geçen dürüstlük ve doğruluk ilkeleri yok sayılıyorsa,
-öğrenci ingilizce dersinden kalsın diye TOEFL sınavı uygulanıyor ve bu sınav not hanesine sözlü notu olarak geçiyorsa,
-bütünlemeye kalan öğrenci, okulda soru soracak tek bir komutan dahi bulamıyorsa,
-bütünlemesi iyi geçmesine rağmen yine sınavdan kalıyor ve sınav kağıdını göremiyorsa,
-tek ders sınavında -yine sebebini bilmeden- bırakılıyor ve otomatikman dönem kaybı alıyorsa,
-okul komutanı dönem kaybeden öğrencilerin karşısına çıkıp 'siz bu okulda barınabileceğinizi mi sanıyorsunuz?' diyorsa,
-dönem kaybeden öğrencilere ayrı sınıf açılıp, bir üst sınıfa geçen eski arkadaşlarıyla konuşmaları yasaklanıyorsa,
-bu arkadaşlarıyla konuşmaları gerektiğinde 'onlara abi diyeceksiniz' baskısı yapılıyorsa,
-bütünlemeler yüzünden psikolojisi bozulan bir öğrenci intihar edince, üstlerine ne diyeceğini bilemeyen komutan 'falanca falanca falanca bu çocuğu kışkırttı, bu çocuk onlar yüzünden intihar etti.' diye iftira atıyorsa,
-iftiraya uğrayan öğrenciler bunu kabul etmeyince kendi istekleriyle okuldan ayrılsınlar diye oynanmayan oyun kalmıyorsa,
-öğrencinin yatağının altına sigara izmariti koyuluyor ve hemen akabinde arama yapılıyorsa,
-yatağının altından izmarit çıkan öğrenci 'istediğiniz tüm testleri uygulayın bana, ben sigara içmiyorum!' dediğinde 'ne yapacağımızı sana mı soracağız?' diyen komutanlar bu okullarda eğitimci rolü üstleniyorsa,
-tüm yapılanlar karşısında okuldan ayrılmak için ailesini ikna eden öğrenci komutanına bu kararını açıkladığında 'iyi yapmışsın, ayrılana kadar eski arkadaşlarınla konuşabilirsin.' deniyorsa,
-aile okula geldiğinde çocuklarının neden bunca haksızlığa uğradığını sorguladığı vakit komutanlar tarafından tersleniyorsa,
-'çocuğumuzun ruh hali mahvoldu.' diyen aile bireyine 'göndermeseydiniz o zaman buraya!' diyen komutan, ailesinden uzaktaki çocuklara neler yapmaz diye düşündürecek kadar fevri davranıyorsa,

bu ülkede askeri okullar yeniden ele alınmalı demektir.

Ki bu saydıklarım ilk etapta aklıma gelenlerdir. Yıllarca gözümüzün nuru saydığımız, bu ülkede en güvenilen kuruluş olarak gördüğümüz TSK; dağda çatır çatır yem ederken vatan evlatlarını, okullarında da geleceğe umutla bakan öğrencilere değersizlik aşılamakta. Öyle ki ne zaman TSK hakkında biri atıp tutsa, ailecek biz dikilirdik karşısına. 14 yaşında, büyük hayallerle girdiği askeri liseden, saydığım kabusları yaşayarak kendi isteğiyle ayrılan kardeşimden sonra, TSK da bitti gözümde.

insanların geleceğiyle, inançlarıyla oynamak bu kadar basit olmamalı be! Ana kucağı değil orası elbet, asker ocağı. Ama benim kardeşim ve nicesi, eğitimlerde dikenler arasında sürüklendi diye oradan ayrılmadı. Yara olmuş dizleri kanarken, tuzlu suya girmek zorunda bırakıldılar diye yılmadı. Yaz kampında annemden cımbız isteyen kardeşim 'Vücudumdaki dikenleri temizleyeceğim.' dahi demedi anneme, sadece 'lazım anne, getir.' dedi. Öyle bir bilinçteydi, şikayet etmedi hiçbiri.

Ama kimi değerler vardır, insanı çileden çıkarır.

Askeri okullarda bu değerleri yitirmiş nice komutan bulunmaktadır.

Ki biz, kardeşimi almaya gittiğimiz gün, sivilden gelmiş öğretmen yanımıza geldi ve şöyle söyledi:

"Ne yazık ki askeri okullarda kimi insanlar, olduklarından başka bir şekil aldılar. Kendilerine farklı anlamlar yüklüyor ve öğrencileri yıldırıyorlar. Ama tabii... kime neyi şikayet edeceksiniz ki?"

Hani şu atıp tutanlar... Bilmeden konuşmayın bari. Çok komik görünüyorsunuz buradan!