bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı55
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur32
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi11
- ruh varsa neden görünmüyor12
- türklerden adam çıkmaması13
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması16
- mert hakan yandaş14
- dokunmaya kıyamadan sevmek15
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası10
- anın görüntüsü23
- alex de souza12
- karıya kıza doymuş erkek25
- arda güler13
- manitayla yapılacaklar12
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı10
- bik bik'in cinsiyeti14
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor11
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur9
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi16
- gulmekicinyaratilmis8
- travestilerin genelde kürt olması14
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz19
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek20
- sık sık aldığınız iltifatlar15
- çok üzgünüm sözlük8
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz11
- icardi190510
- erkolar kapatılsın11
- aşık olmadan sevişmek9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- nervio8
- türklerin çok kolay devlet kurması9
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- taktik verin15
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri9
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- risale i nur21
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- selahattin demirtaş10
- allaha küfür etmek10
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil16
- katlime bir bahaneydi sevgin;
ne güçlü bir duygudur şu kıskançlık ve boyutlarının nerelere varabileceği ne güzel ifade edilmiş şu cümlede;
"...onun o boynunun omzuna kavuştuğu çukurda bütün gün biriktirdiği aromasını başkasının koklaması fikri..."
ya da şunda, karşısındakini esir alırcasına bir kıskançlık;
"...herkes kötü bilmiyor musunuz sanki, onu ben koruyabilirdim, hem onu paylaşmak da istemiyordum, onun bir saç teli yere düşse, başkasının eline geçmesin diye saatlerce ararım ben, o benim için bir hazineydi, siz hazinenizi sokakta açıkta bırakır mısınız kasaya koyarsınız..."
ve karşısındakini esir alırken düştüğü esareti;
"...sokağa çıktığımızda ona bakan adamlardan bıktım, bir yere oturduğumuzda onun sandalyesinin dönük olduğu tarafta olan adamlara baktığını düşünmekten bıktım, sinemaya gittiğimizde yanına erkek denk gelmesin diye dua etmekten bıktım, hele bensiz dışarıdayken bir adamın ona asılması fikri, onun başka bir adamla konuşması fikri...of ya"
kıskançlık duygusunun, bir insanın; karşısındakine mi yoksa, kendisine olan güvensizliğinden mi kaynaklandığı, halen ve akademik anlamda ciddi bir tartışma konusudur.
buna mukabil, tartışma götürmeyen bir gerçek de tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor; 'benim olan, tüm varlığı ile benim olmalı' mantığına sahip, hastalık derecesinde egoist insanların, toplumumuz içerisinde önemli bir yekunu oluşturması.
düşünün bir kez;
bir insanı o denli sevmek ki o'na sarılıp-sıkarak öldürmek. aynen, fareler ve insanlar'daki 'lennie' karakteri gibi. buradaki sıkmak fiilini ister gerçek, isterseniz mecaz olarak kullanın ifade ettiği anlam çok da değişmiyor.
yazar,
kahramanın geçmiş takıntısından hareketle ve sürekli olarak bu noktaya vurgu yaparak, bu tip insanların; başkalarıyla kıyaslanmayı asla kabul etmeyecekleri daha doğrusu, istemsiz olarak edemeyecekleri noktasına varıyor.
bu noktadan biraz daha ileri gidelim ve diyelim ki bir kızın, kızlığı neden bu denli önemlidir. hatta, tabu halinde korunmaktadır bir toplumda? yanıtı çok basittir aslında;
- kıyas...
zaten kahramanımızın, sevgilisinin beynindeki kıvrımlardan söküp atmak istediği, bu kıyası gerçekleştireceği yaşanmışlıkların kayıtlarını yok etmek değil midir aslında?
doğrusu, "bu duyguyu bu ölçüde olmasa da civarlarında yaşamayan birisinin, bu denli tatmin edici bir anlatım sergileyebilmesi mümkün müdür?" diye düşünmekten de kendisini alamıyor insan.
şaka bir yana;
psikolojik anlamda sıkıntı içerisinde olan bir insanın, duygularını, düşüncelerini ve hasretlerini böylesine akıcı bir dille, sıkmadan, bunaltmadan üstelik zevkle okunacak bir biçimde okuyucuya sunmak, hiç de hafife alınacak bir iş değildir.
ne güçlü bir duygudur şu kıskançlık ve boyutlarının nerelere varabileceği ne güzel ifade edilmiş şu cümlede;
"...onun o boynunun omzuna kavuştuğu çukurda bütün gün biriktirdiği aromasını başkasının koklaması fikri..."
ya da şunda, karşısındakini esir alırcasına bir kıskançlık;
"...herkes kötü bilmiyor musunuz sanki, onu ben koruyabilirdim, hem onu paylaşmak da istemiyordum, onun bir saç teli yere düşse, başkasının eline geçmesin diye saatlerce ararım ben, o benim için bir hazineydi, siz hazinenizi sokakta açıkta bırakır mısınız kasaya koyarsınız..."
ve karşısındakini esir alırken düştüğü esareti;
"...sokağa çıktığımızda ona bakan adamlardan bıktım, bir yere oturduğumuzda onun sandalyesinin dönük olduğu tarafta olan adamlara baktığını düşünmekten bıktım, sinemaya gittiğimizde yanına erkek denk gelmesin diye dua etmekten bıktım, hele bensiz dışarıdayken bir adamın ona asılması fikri, onun başka bir adamla konuşması fikri...of ya"
kıskançlık duygusunun, bir insanın; karşısındakine mi yoksa, kendisine olan güvensizliğinden mi kaynaklandığı, halen ve akademik anlamda ciddi bir tartışma konusudur.
buna mukabil, tartışma götürmeyen bir gerçek de tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor; 'benim olan, tüm varlığı ile benim olmalı' mantığına sahip, hastalık derecesinde egoist insanların, toplumumuz içerisinde önemli bir yekunu oluşturması.
düşünün bir kez;
bir insanı o denli sevmek ki o'na sarılıp-sıkarak öldürmek. aynen, fareler ve insanlar'daki 'lennie' karakteri gibi. buradaki sıkmak fiilini ister gerçek, isterseniz mecaz olarak kullanın ifade ettiği anlam çok da değişmiyor.
yazar,
kahramanın geçmiş takıntısından hareketle ve sürekli olarak bu noktaya vurgu yaparak, bu tip insanların; başkalarıyla kıyaslanmayı asla kabul etmeyecekleri daha doğrusu, istemsiz olarak edemeyecekleri noktasına varıyor.
bu noktadan biraz daha ileri gidelim ve diyelim ki bir kızın, kızlığı neden bu denli önemlidir. hatta, tabu halinde korunmaktadır bir toplumda? yanıtı çok basittir aslında;
- kıyas...
zaten kahramanımızın, sevgilisinin beynindeki kıvrımlardan söküp atmak istediği, bu kıyası gerçekleştireceği yaşanmışlıkların kayıtlarını yok etmek değil midir aslında?
doğrusu, "bu duyguyu bu ölçüde olmasa da civarlarında yaşamayan birisinin, bu denli tatmin edici bir anlatım sergileyebilmesi mümkün müdür?" diye düşünmekten de kendisini alamıyor insan.
şaka bir yana;
psikolojik anlamda sıkıntı içerisinde olan bir insanın, duygularını, düşüncelerini ve hasretlerini böylesine akıcı bir dille, sıkmadan, bunaltmadan üstelik zevkle okunacak bir biçimde okuyucuya sunmak, hiç de hafife alınacak bir iş değildir.
güncel Önemli Başlıklar