bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek25
- insanlar melek mi şeytan mı9
- bir kadın nasıl tavlanır15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz38
- kızların tipe bakmadığı gerçeği21
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü10
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
Türk-Metal'in kuruluşu 1960'lara dayanıyor olsa da, 12 Eylül öncesinde işlevini tam olarak yerine getirdiği söylenemez. Bu işlev, mücadeleci sendikacılık anlayışının önüne geçmek, bunun için de araç olarak aşırı milliyetçi ideolojiden beslenen faşist yöntemlere, haydutluğa başvurmaktı. Türk-Metal sınıf mücadelesinin tepe noktasında olduğu koşullarda, işçi sınıfının kazanımlarını baltalamak adına birçok eylemde ve girişimde bulunmuş olsa da, sahneye esas çıkışı işçi sınıfının faşist darbeyle ezilmesinin ardından gerçekleşmiştir.
1980 darbesinin ardından sermayenin devletiyle ve metal sektöründeki patron sendikası MESS'le el ele veren Türk-Metal'e sermaye "yürü ya kulum" demiş ve Türk-Metal de o günden sonra sürekli büyümüştür. Binlerle ifade edilen üye sayısı, onbinlere, ardından yüzbinlere ulaşmıştır. Öyle ki bugün (rakamlar tam anlamıyla güvenilir olmasa da) Türkiye'de bütün örgütlü işçilerin onda biri Türk-Metal çatısı altında toplanmıştır!
Bir şeye özellikle dikkat çekmek gerekiyor: Türk-Metal'in yükselişi, o dönemin mücadeleci sendikası Maden-iş'in (sonradan Otomobil-iş ile birleşerek bugünkü Birleşik Metal olmuştur) kapatılması ve Türk-Metal'e zorunlu üye alımlarıyla gerçekleşmiştir. Özellikle de metal sektörünün Türk sanayisindeki kilit rolü düşünüldüğünde, sermaye sınıfı açısından burada kurulan "doğru" bir ilişkinin sanayinin tüm alanlarına yansıyacağı netti. 12 Eylül'de işçi sınıfının diğer örgütleriyle birlikte sendikalar da kapatılırken; devletin sözünden çıkmayacak, aksine onun aktarma kayışı olacak sendikalar kapatılmamış ve bunlar sermayeyle ve onun devletiyle el ele vererek köşe başlarını tutmaya girişmişlerdir. Mücadeleci işçiler ve devrimciler zindanlarda çürürken, işkencelerden geçirilirken, Türk-Metal güya "işçi sendikası" olarak gücüne güç katmıştır.
Başka bir deyişle, Türk-Metal işçi sınıfının ve devrimcilerin kemikleri üzerinde kurulmuş bir örgüttür. Ve sırf bu nedenden ötürü değil, ama buna da kopmaz bir şekilde bağlı olarak, sendikalığı daha çok kâğıt üzerindedir ve işçi sınıfına yararından çok zararı vardır.
Türk-Metal'in Yapısı
Sendika dayatmayla, zorbalıkla değil, işçi sınıfının özgür iradesiyle olur. Oysa Türk-Metal üyelerinin önemli bir çoğunluğu iradi tercih sonucu sendikaya üye olmamıştır. Birçoğu zorla, yine önemli bir kısmı işe girerken Türk-Metal'e de imza atmak zorunlu olduğu için üye olmuştur. En ufak bir ses çıkarma durumunda yanı başındaki işçi arkadaşının patron tarafından değil, sendika ağaları tarafından kapının önüne koyulduğunu görmekte, sendika dendiğinde kraldan çok kralcı adamları, işletmenin kârını patrondan bile daha çok düşünen kişileri görmektedir.
Türk-Metal burjuvazi tarafından işyerlerine sokulmuş bir "sendika"dır. işçiye ve diğer işçilere ya da devrimcilere karşı mücadele ederken her fırsatta silaha başvurmaktan çekinmeyen bir "önderliğe" sahiptir. Dahası Türk-Metal mafyatik faaliyetlerine işçileri karıştırmaktan ziyade, teşkilatın özünü oluşturan bir grup çete üyesi ve dışarıdan yardımlarla iş görmektedir.
Türk-Metal'i haklı olarak eleştiren ama çuvaldızı kendine batırmaya yanaşmayan birçok sendikada olduğu gibi, Türk-Metal'de de işçi demokrasisinden eser yoktur. Bir atanmışlar güruhu sendikayı yönetmektedir. Alt kademelerde genellikle hısım akraba ya da yakın çevrelerinden seçtikleri bu atanmışların kurdukları saltanat, işçiler üzerinde muazzam bir baskıya dayanmakta, bunlar patronun sağ kolu gibi davranarak işçilere göz açtırmamaktadır.
Kuşkusuz, Türkiye'de yalnızca Türk-Metal'de bürokrasi yoktur. Türk-Metal işçi sınıfı davasına ihanet ederken, diğer sendikalar sütten çıkmış ak kaşık değildir. Örneğin Türk-Metal'de MESS'le birlikte "işçi" seminerleri veriliyorsa, diğer metal sendikası olan Birleşik Metal dâhil olmak üzere diğer sendikalar da toplam kalite, performans artırma yöntemleri gibi burjuvaziye nasıl daha yaraşır işçiler olunabileceğinin öğretildiği sınıf işbirliği dersleri verdirmektedir! Ama Türk-Metal diğer sendikalarda tek tek görülen kötü özelliklerin hepsini bünyesinde toplamış ve grev kırıcı, faşist-mafyatik faaliyetler de eklenince nicelik niteliğe dönüşmüştür.
Bu dönüşüm Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır. Türk-Metal bir sendika olmasına sendikadır, ama kelimenin özgün (ilk) anlamıyla faşist nitelikte bir sendikadır.
Bir sendikadır, zira ekonomik mücadele perspektifiyle işçileri örgütlemektedir. Sendikalar işçi sınıfının tarihsel olarak rüştünü ispat etmiş örgütleridir. işçilerin mücadeleye ilk uyandıklarında gözlerini dikecekleri hedef sendika olacaktır. işçilerin bugün hareketsiz olmalarını, birçoğunun sendikalarla işinin olmamasını yalnızca sahte solcular dert ediniyor; burjuvazi bunun geçici bir durum olduğunu pekâlâ biliyor ve bu nedenle -sözde solcular ve devrimciler işçi sınıfına ve onun ataletine söverken- sendikalar kuruyor, kurana yanaşıyor. Bu nedenden ötürü, Türk-Metal hem kağıt üzerinde sendika isminden vazgeçmiyor, hem de bu ismin gereği olan birtakım gereklilikleri yerine getiriyor.
Fakat bu yaptıkları, yapmadıklarının ve yıktıklarının yanında devede kulaktır. Patronlarla iç içe geçmiştir, onların sözcülüğünü yapmaktadır. Ama sarı sendikalardan daha ileri gitmektedir: Kendi işçilerine karşı uyguladığı şiddetin yanı sıra, mücadeleci işçilere karşı her fırsatta silaha başvurmakta, sendikal alanda ırkçı-milliyetçi propagandayla grev kırıcı mafya rolü oynamaktadır. Tüm bunlar Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır.
Kaynak: http://www.militan.net/?p=2383
1980 darbesinin ardından sermayenin devletiyle ve metal sektöründeki patron sendikası MESS'le el ele veren Türk-Metal'e sermaye "yürü ya kulum" demiş ve Türk-Metal de o günden sonra sürekli büyümüştür. Binlerle ifade edilen üye sayısı, onbinlere, ardından yüzbinlere ulaşmıştır. Öyle ki bugün (rakamlar tam anlamıyla güvenilir olmasa da) Türkiye'de bütün örgütlü işçilerin onda biri Türk-Metal çatısı altında toplanmıştır!
Bir şeye özellikle dikkat çekmek gerekiyor: Türk-Metal'in yükselişi, o dönemin mücadeleci sendikası Maden-iş'in (sonradan Otomobil-iş ile birleşerek bugünkü Birleşik Metal olmuştur) kapatılması ve Türk-Metal'e zorunlu üye alımlarıyla gerçekleşmiştir. Özellikle de metal sektörünün Türk sanayisindeki kilit rolü düşünüldüğünde, sermaye sınıfı açısından burada kurulan "doğru" bir ilişkinin sanayinin tüm alanlarına yansıyacağı netti. 12 Eylül'de işçi sınıfının diğer örgütleriyle birlikte sendikalar da kapatılırken; devletin sözünden çıkmayacak, aksine onun aktarma kayışı olacak sendikalar kapatılmamış ve bunlar sermayeyle ve onun devletiyle el ele vererek köşe başlarını tutmaya girişmişlerdir. Mücadeleci işçiler ve devrimciler zindanlarda çürürken, işkencelerden geçirilirken, Türk-Metal güya "işçi sendikası" olarak gücüne güç katmıştır.
Başka bir deyişle, Türk-Metal işçi sınıfının ve devrimcilerin kemikleri üzerinde kurulmuş bir örgüttür. Ve sırf bu nedenden ötürü değil, ama buna da kopmaz bir şekilde bağlı olarak, sendikalığı daha çok kâğıt üzerindedir ve işçi sınıfına yararından çok zararı vardır.
Türk-Metal'in Yapısı
Sendika dayatmayla, zorbalıkla değil, işçi sınıfının özgür iradesiyle olur. Oysa Türk-Metal üyelerinin önemli bir çoğunluğu iradi tercih sonucu sendikaya üye olmamıştır. Birçoğu zorla, yine önemli bir kısmı işe girerken Türk-Metal'e de imza atmak zorunlu olduğu için üye olmuştur. En ufak bir ses çıkarma durumunda yanı başındaki işçi arkadaşının patron tarafından değil, sendika ağaları tarafından kapının önüne koyulduğunu görmekte, sendika dendiğinde kraldan çok kralcı adamları, işletmenin kârını patrondan bile daha çok düşünen kişileri görmektedir.
Türk-Metal burjuvazi tarafından işyerlerine sokulmuş bir "sendika"dır. işçiye ve diğer işçilere ya da devrimcilere karşı mücadele ederken her fırsatta silaha başvurmaktan çekinmeyen bir "önderliğe" sahiptir. Dahası Türk-Metal mafyatik faaliyetlerine işçileri karıştırmaktan ziyade, teşkilatın özünü oluşturan bir grup çete üyesi ve dışarıdan yardımlarla iş görmektedir.
Türk-Metal'i haklı olarak eleştiren ama çuvaldızı kendine batırmaya yanaşmayan birçok sendikada olduğu gibi, Türk-Metal'de de işçi demokrasisinden eser yoktur. Bir atanmışlar güruhu sendikayı yönetmektedir. Alt kademelerde genellikle hısım akraba ya da yakın çevrelerinden seçtikleri bu atanmışların kurdukları saltanat, işçiler üzerinde muazzam bir baskıya dayanmakta, bunlar patronun sağ kolu gibi davranarak işçilere göz açtırmamaktadır.
Kuşkusuz, Türkiye'de yalnızca Türk-Metal'de bürokrasi yoktur. Türk-Metal işçi sınıfı davasına ihanet ederken, diğer sendikalar sütten çıkmış ak kaşık değildir. Örneğin Türk-Metal'de MESS'le birlikte "işçi" seminerleri veriliyorsa, diğer metal sendikası olan Birleşik Metal dâhil olmak üzere diğer sendikalar da toplam kalite, performans artırma yöntemleri gibi burjuvaziye nasıl daha yaraşır işçiler olunabileceğinin öğretildiği sınıf işbirliği dersleri verdirmektedir! Ama Türk-Metal diğer sendikalarda tek tek görülen kötü özelliklerin hepsini bünyesinde toplamış ve grev kırıcı, faşist-mafyatik faaliyetler de eklenince nicelik niteliğe dönüşmüştür.
Bu dönüşüm Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır. Türk-Metal bir sendika olmasına sendikadır, ama kelimenin özgün (ilk) anlamıyla faşist nitelikte bir sendikadır.
Bir sendikadır, zira ekonomik mücadele perspektifiyle işçileri örgütlemektedir. Sendikalar işçi sınıfının tarihsel olarak rüştünü ispat etmiş örgütleridir. işçilerin mücadeleye ilk uyandıklarında gözlerini dikecekleri hedef sendika olacaktır. işçilerin bugün hareketsiz olmalarını, birçoğunun sendikalarla işinin olmamasını yalnızca sahte solcular dert ediniyor; burjuvazi bunun geçici bir durum olduğunu pekâlâ biliyor ve bu nedenle -sözde solcular ve devrimciler işçi sınıfına ve onun ataletine söverken- sendikalar kuruyor, kurana yanaşıyor. Bu nedenden ötürü, Türk-Metal hem kağıt üzerinde sendika isminden vazgeçmiyor, hem de bu ismin gereği olan birtakım gereklilikleri yerine getiriyor.
Fakat bu yaptıkları, yapmadıklarının ve yıktıklarının yanında devede kulaktır. Patronlarla iç içe geçmiştir, onların sözcülüğünü yapmaktadır. Ama sarı sendikalardan daha ileri gitmektedir: Kendi işçilerine karşı uyguladığı şiddetin yanı sıra, mücadeleci işçilere karşı her fırsatta silaha başvurmakta, sendikal alanda ırkçı-milliyetçi propagandayla grev kırıcı mafya rolü oynamaktadır. Tüm bunlar Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır.
Kaynak: http://www.militan.net/?p=2383
güncel Önemli Başlıklar