bugün
- kent lokantası niye bedava değil demek16
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- evlilik12
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır15
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler10
- karınıza range rover alır mısınız21
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss22
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi16
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
murat ilkan başkanlık eder.
heavy metal dinleyenlerin de üye olarak alınmasıyla dünya çapında renklenebilecek sendikadır.
(bkz: tms)
sendikalar kanununa göre kurulan ve faaliyet gösteren, her dileyenin dilediği gibi flüt çalamayacağı ve sıkı kamu denetimine tabi sendikalarımızdan biridir.
kuruluş günlerinde 15 bin civarında olan üye sayısını bugün 320 bine çıkarmıştır. http://www.turkmetal.org.tr/page.php?ID=3
kuruluş günlerinde 15 bin civarında olan üye sayısını bugün 320 bine çıkarmıştır. http://www.turkmetal.org.tr/page.php?ID=3
Türk-Metal'in kuruluşu 1960'lara dayanıyor olsa da, 12 Eylül öncesinde işlevini tam olarak yerine getirdiği söylenemez. Bu işlev, mücadeleci sendikacılık anlayışının önüne geçmek, bunun için de araç olarak aşırı milliyetçi ideolojiden beslenen faşist yöntemlere, haydutluğa başvurmaktı. Türk-Metal sınıf mücadelesinin tepe noktasında olduğu koşullarda, işçi sınıfının kazanımlarını baltalamak adına birçok eylemde ve girişimde bulunmuş olsa da, sahneye esas çıkışı işçi sınıfının faşist darbeyle ezilmesinin ardından gerçekleşmiştir.
1980 darbesinin ardından sermayenin devletiyle ve metal sektöründeki patron sendikası MESS'le el ele veren Türk-Metal'e sermaye "yürü ya kulum" demiş ve Türk-Metal de o günden sonra sürekli büyümüştür. Binlerle ifade edilen üye sayısı, onbinlere, ardından yüzbinlere ulaşmıştır. Öyle ki bugün (rakamlar tam anlamıyla güvenilir olmasa da) Türkiye'de bütün örgütlü işçilerin onda biri Türk-Metal çatısı altında toplanmıştır!
Bir şeye özellikle dikkat çekmek gerekiyor: Türk-Metal'in yükselişi, o dönemin mücadeleci sendikası Maden-iş'in (sonradan Otomobil-iş ile birleşerek bugünkü Birleşik Metal olmuştur) kapatılması ve Türk-Metal'e zorunlu üye alımlarıyla gerçekleşmiştir. Özellikle de metal sektörünün Türk sanayisindeki kilit rolü düşünüldüğünde, sermaye sınıfı açısından burada kurulan "doğru" bir ilişkinin sanayinin tüm alanlarına yansıyacağı netti. 12 Eylül'de işçi sınıfının diğer örgütleriyle birlikte sendikalar da kapatılırken; devletin sözünden çıkmayacak, aksine onun aktarma kayışı olacak sendikalar kapatılmamış ve bunlar sermayeyle ve onun devletiyle el ele vererek köşe başlarını tutmaya girişmişlerdir. Mücadeleci işçiler ve devrimciler zindanlarda çürürken, işkencelerden geçirilirken, Türk-Metal güya "işçi sendikası" olarak gücüne güç katmıştır.
Başka bir deyişle, Türk-Metal işçi sınıfının ve devrimcilerin kemikleri üzerinde kurulmuş bir örgüttür. Ve sırf bu nedenden ötürü değil, ama buna da kopmaz bir şekilde bağlı olarak, sendikalığı daha çok kâğıt üzerindedir ve işçi sınıfına yararından çok zararı vardır.
Türk-Metal'in Yapısı
Sendika dayatmayla, zorbalıkla değil, işçi sınıfının özgür iradesiyle olur. Oysa Türk-Metal üyelerinin önemli bir çoğunluğu iradi tercih sonucu sendikaya üye olmamıştır. Birçoğu zorla, yine önemli bir kısmı işe girerken Türk-Metal'e de imza atmak zorunlu olduğu için üye olmuştur. En ufak bir ses çıkarma durumunda yanı başındaki işçi arkadaşının patron tarafından değil, sendika ağaları tarafından kapının önüne koyulduğunu görmekte, sendika dendiğinde kraldan çok kralcı adamları, işletmenin kârını patrondan bile daha çok düşünen kişileri görmektedir.
Türk-Metal burjuvazi tarafından işyerlerine sokulmuş bir "sendika"dır. işçiye ve diğer işçilere ya da devrimcilere karşı mücadele ederken her fırsatta silaha başvurmaktan çekinmeyen bir "önderliğe" sahiptir. Dahası Türk-Metal mafyatik faaliyetlerine işçileri karıştırmaktan ziyade, teşkilatın özünü oluşturan bir grup çete üyesi ve dışarıdan yardımlarla iş görmektedir.
Türk-Metal'i haklı olarak eleştiren ama çuvaldızı kendine batırmaya yanaşmayan birçok sendikada olduğu gibi, Türk-Metal'de de işçi demokrasisinden eser yoktur. Bir atanmışlar güruhu sendikayı yönetmektedir. Alt kademelerde genellikle hısım akraba ya da yakın çevrelerinden seçtikleri bu atanmışların kurdukları saltanat, işçiler üzerinde muazzam bir baskıya dayanmakta, bunlar patronun sağ kolu gibi davranarak işçilere göz açtırmamaktadır.
Kuşkusuz, Türkiye'de yalnızca Türk-Metal'de bürokrasi yoktur. Türk-Metal işçi sınıfı davasına ihanet ederken, diğer sendikalar sütten çıkmış ak kaşık değildir. Örneğin Türk-Metal'de MESS'le birlikte "işçi" seminerleri veriliyorsa, diğer metal sendikası olan Birleşik Metal dâhil olmak üzere diğer sendikalar da toplam kalite, performans artırma yöntemleri gibi burjuvaziye nasıl daha yaraşır işçiler olunabileceğinin öğretildiği sınıf işbirliği dersleri verdirmektedir! Ama Türk-Metal diğer sendikalarda tek tek görülen kötü özelliklerin hepsini bünyesinde toplamış ve grev kırıcı, faşist-mafyatik faaliyetler de eklenince nicelik niteliğe dönüşmüştür.
Bu dönüşüm Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır. Türk-Metal bir sendika olmasına sendikadır, ama kelimenin özgün (ilk) anlamıyla faşist nitelikte bir sendikadır.
Bir sendikadır, zira ekonomik mücadele perspektifiyle işçileri örgütlemektedir. Sendikalar işçi sınıfının tarihsel olarak rüştünü ispat etmiş örgütleridir. işçilerin mücadeleye ilk uyandıklarında gözlerini dikecekleri hedef sendika olacaktır. işçilerin bugün hareketsiz olmalarını, birçoğunun sendikalarla işinin olmamasını yalnızca sahte solcular dert ediniyor; burjuvazi bunun geçici bir durum olduğunu pekâlâ biliyor ve bu nedenle -sözde solcular ve devrimciler işçi sınıfına ve onun ataletine söverken- sendikalar kuruyor, kurana yanaşıyor. Bu nedenden ötürü, Türk-Metal hem kağıt üzerinde sendika isminden vazgeçmiyor, hem de bu ismin gereği olan birtakım gereklilikleri yerine getiriyor.
Fakat bu yaptıkları, yapmadıklarının ve yıktıklarının yanında devede kulaktır. Patronlarla iç içe geçmiştir, onların sözcülüğünü yapmaktadır. Ama sarı sendikalardan daha ileri gitmektedir: Kendi işçilerine karşı uyguladığı şiddetin yanı sıra, mücadeleci işçilere karşı her fırsatta silaha başvurmakta, sendikal alanda ırkçı-milliyetçi propagandayla grev kırıcı mafya rolü oynamaktadır. Tüm bunlar Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır.
Kaynak: http://www.militan.net/?p=2383
1980 darbesinin ardından sermayenin devletiyle ve metal sektöründeki patron sendikası MESS'le el ele veren Türk-Metal'e sermaye "yürü ya kulum" demiş ve Türk-Metal de o günden sonra sürekli büyümüştür. Binlerle ifade edilen üye sayısı, onbinlere, ardından yüzbinlere ulaşmıştır. Öyle ki bugün (rakamlar tam anlamıyla güvenilir olmasa da) Türkiye'de bütün örgütlü işçilerin onda biri Türk-Metal çatısı altında toplanmıştır!
Bir şeye özellikle dikkat çekmek gerekiyor: Türk-Metal'in yükselişi, o dönemin mücadeleci sendikası Maden-iş'in (sonradan Otomobil-iş ile birleşerek bugünkü Birleşik Metal olmuştur) kapatılması ve Türk-Metal'e zorunlu üye alımlarıyla gerçekleşmiştir. Özellikle de metal sektörünün Türk sanayisindeki kilit rolü düşünüldüğünde, sermaye sınıfı açısından burada kurulan "doğru" bir ilişkinin sanayinin tüm alanlarına yansıyacağı netti. 12 Eylül'de işçi sınıfının diğer örgütleriyle birlikte sendikalar da kapatılırken; devletin sözünden çıkmayacak, aksine onun aktarma kayışı olacak sendikalar kapatılmamış ve bunlar sermayeyle ve onun devletiyle el ele vererek köşe başlarını tutmaya girişmişlerdir. Mücadeleci işçiler ve devrimciler zindanlarda çürürken, işkencelerden geçirilirken, Türk-Metal güya "işçi sendikası" olarak gücüne güç katmıştır.
Başka bir deyişle, Türk-Metal işçi sınıfının ve devrimcilerin kemikleri üzerinde kurulmuş bir örgüttür. Ve sırf bu nedenden ötürü değil, ama buna da kopmaz bir şekilde bağlı olarak, sendikalığı daha çok kâğıt üzerindedir ve işçi sınıfına yararından çok zararı vardır.
Türk-Metal'in Yapısı
Sendika dayatmayla, zorbalıkla değil, işçi sınıfının özgür iradesiyle olur. Oysa Türk-Metal üyelerinin önemli bir çoğunluğu iradi tercih sonucu sendikaya üye olmamıştır. Birçoğu zorla, yine önemli bir kısmı işe girerken Türk-Metal'e de imza atmak zorunlu olduğu için üye olmuştur. En ufak bir ses çıkarma durumunda yanı başındaki işçi arkadaşının patron tarafından değil, sendika ağaları tarafından kapının önüne koyulduğunu görmekte, sendika dendiğinde kraldan çok kralcı adamları, işletmenin kârını patrondan bile daha çok düşünen kişileri görmektedir.
Türk-Metal burjuvazi tarafından işyerlerine sokulmuş bir "sendika"dır. işçiye ve diğer işçilere ya da devrimcilere karşı mücadele ederken her fırsatta silaha başvurmaktan çekinmeyen bir "önderliğe" sahiptir. Dahası Türk-Metal mafyatik faaliyetlerine işçileri karıştırmaktan ziyade, teşkilatın özünü oluşturan bir grup çete üyesi ve dışarıdan yardımlarla iş görmektedir.
Türk-Metal'i haklı olarak eleştiren ama çuvaldızı kendine batırmaya yanaşmayan birçok sendikada olduğu gibi, Türk-Metal'de de işçi demokrasisinden eser yoktur. Bir atanmışlar güruhu sendikayı yönetmektedir. Alt kademelerde genellikle hısım akraba ya da yakın çevrelerinden seçtikleri bu atanmışların kurdukları saltanat, işçiler üzerinde muazzam bir baskıya dayanmakta, bunlar patronun sağ kolu gibi davranarak işçilere göz açtırmamaktadır.
Kuşkusuz, Türkiye'de yalnızca Türk-Metal'de bürokrasi yoktur. Türk-Metal işçi sınıfı davasına ihanet ederken, diğer sendikalar sütten çıkmış ak kaşık değildir. Örneğin Türk-Metal'de MESS'le birlikte "işçi" seminerleri veriliyorsa, diğer metal sendikası olan Birleşik Metal dâhil olmak üzere diğer sendikalar da toplam kalite, performans artırma yöntemleri gibi burjuvaziye nasıl daha yaraşır işçiler olunabileceğinin öğretildiği sınıf işbirliği dersleri verdirmektedir! Ama Türk-Metal diğer sendikalarda tek tek görülen kötü özelliklerin hepsini bünyesinde toplamış ve grev kırıcı, faşist-mafyatik faaliyetler de eklenince nicelik niteliğe dönüşmüştür.
Bu dönüşüm Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır. Türk-Metal bir sendika olmasına sendikadır, ama kelimenin özgün (ilk) anlamıyla faşist nitelikte bir sendikadır.
Bir sendikadır, zira ekonomik mücadele perspektifiyle işçileri örgütlemektedir. Sendikalar işçi sınıfının tarihsel olarak rüştünü ispat etmiş örgütleridir. işçilerin mücadeleye ilk uyandıklarında gözlerini dikecekleri hedef sendika olacaktır. işçilerin bugün hareketsiz olmalarını, birçoğunun sendikalarla işinin olmamasını yalnızca sahte solcular dert ediniyor; burjuvazi bunun geçici bir durum olduğunu pekâlâ biliyor ve bu nedenle -sözde solcular ve devrimciler işçi sınıfına ve onun ataletine söverken- sendikalar kuruyor, kurana yanaşıyor. Bu nedenden ötürü, Türk-Metal hem kağıt üzerinde sendika isminden vazgeçmiyor, hem de bu ismin gereği olan birtakım gereklilikleri yerine getiriyor.
Fakat bu yaptıkları, yapmadıklarının ve yıktıklarının yanında devede kulaktır. Patronlarla iç içe geçmiştir, onların sözcülüğünü yapmaktadır. Ama sarı sendikalardan daha ileri gitmektedir: Kendi işçilerine karşı uyguladığı şiddetin yanı sıra, mücadeleci işçilere karşı her fırsatta silaha başvurmakta, sendikal alanda ırkçı-milliyetçi propagandayla grev kırıcı mafya rolü oynamaktadır. Tüm bunlar Türk-Metal'i bir faşist sendika yapmaktadır.
Kaynak: http://www.militan.net/?p=2383
(bkz: sarı sendika)
Türkiye'nin en büyük işçi sendikasıdır. Türk-iş Konfederasyonuna bağlıdır. Metal iş kolunda faaliyet gösterir. Üyelerine sunduğu sosyal hizmetlerle Türkiye'nin ilk sosyal sendikacılık akımını başlatan bir yapısı vardır. Uluslararası Avrasya Metal işçileri Federasyonu'nun kurucu üyesidir. Genel Başkanı aynı zamanda Türk-iş Genel sekreteri olan Pevrul Kavlak'tır. Türkiye'nin en büyük 10 sanayi kuruluşunun 7'sinde örgütlü bulunmakla birlikte ilk 100 sanayi kuruluşunun da 40'ında örgütlüdür. Aslında Türkiye'de sendika dendiği zaman ilk akla gelen sendikadır.
Örgütlendiği iş yerlerindeki işçileri akp mitinglerine taşıyan sarı sendikacılığın lokomotifidir.
sağcı sendika mı olur lan dedirten sendika.
örgünlendiği kurumlarda bugün gündüz ve gece vardiyalarında tam gün çalışmama hakkını kullanacak olan sendikadır.
Tofaş'ın da sendikasıdır.
Mercedes benz türk çalışanları olarak (yaklaşık 40 otobüs) Yarın bursa'da miting yapıyoruz, emekçinin yanında olmak isteyen herkes davetlimizdir..
%8 zam veren yavş*k iş veren sendikasına değil tüm Türkiye'de gündem yaratacak bir birliktelik olması dileğiyle..
(bkz: mess)
Konserde olacak, eşlik eden ise adamın dibi Haluk levent. *
%8 zam veren yavş*k iş veren sendikasına değil tüm Türkiye'de gündem yaratacak bir birliktelik olması dileğiyle..
(bkz: mess)
Konserde olacak, eşlik eden ise adamın dibi Haluk levent. *
güncel Önemli Başlıklar