bugün

çatak

van iline bağlı bir ilçedir. nüfusu pek fazla değildir. virjin bir doğanın içinde saklı kalmış bir cennet gibidir. içki tüketimi bakımından, türkiye'nin önde gelen yerleşim birimlerindendir. birçok doğal güzelliğe ve tarihi yapıya ev sahipliği yapar. doğal güzellikleri sıralanacak olursa, kanisipi norduz nehri, yüksek yaylaları ve sarp dağları zikredilebilir. özellikle bahar aylarından itibaren akmaya başlarak, yaz aylarının ortalarına kadar gümbür gümbür akmaya devam eden kanisipi vardır ki, tam bir yaradan lütfudur.

sarp bir dağ yamacını düşünün. ve bu dağın göbeğinde kaynayan buz gibi soğuk ve cam gibi berrak bir suyu hayal edin. dağın göbeğinden adeta fışkıran yüksek debili bu su, dağdan aşağı doğru gümbür gümbür inerken, koca koca kayalara çarparak bembeyaz bir köpük haline dönüşür. ve uzaktan bakınca, dağın göbeğinden aşağı doğru süzülen devasa bir gelin duvağına bakıyormuşsunuz hissini yaratır. ve bu kaynağı bulunamayan, yılın üç ya da dört ayında akan, sonrasında kuruyan devasa çağlayan, bembeyaz bir köpük mahiyetinde gümbürderken, hem sizi ürpertecek derecede bir serinlik yayar; hem de bütün ruhunuzu dolduran dehşet bir ses çıkartır. dağadan bir çığlık gibi kopan bu sesi duyduğunuz anda, irkilmemeniz elde değil. çünkü bu su, çünkü bu devasa çağlayan, adeta konuşuyor, adeta haykırıyordur. işte kanisipi böyle bir doğa harikasıdır ve çatak'a on km den daha az bir uzaklıktadır.

kanisipi den doğarak ilçe merkezine doğru akan bir dere vardır. berraktır. hızlı akar. ve tabiki buz gibidir. kanisipi nin haykırdığı bahar aylarında oldukça hoyrat akar. işte bu dere, şehir merkezinden geçer.

--spoiler--

çatakta kaldığım bir yıllık süre zarfında, ben bu suyun sesini dinledim. bu suyun beraberinde getirdiği serin esinti ile ürperdim.
--spoiler--

bir de doğuda doğup, yine şehir merkezine gelen etkileyici bir nehir daha vardır. bu nehir, daha büyük miktarlardaki bir suyu taşır güneye... ve bu su, yemyeşil akar. yeşilin en canlı tonunda, yeşilin en parıldayan tonunda...akan nehir, norduzdur... norduz nehri, envai balığın yaşam alanıdır. bereketli akar, vakarlı akar. ve gelir, şehrin tam ortasında, kanisipi den kopup gelen berrak dere ile birleşir. iki suyun birbirine kavuştuğu noktada durup, bir sigara içmek vardır ki... yeşil beyaza kavuşur. beyaz yeşile karışır. bir düğün, bir vuslat... birleşerek gürleşen derelere tanık olmak, ve bu derelerin sınırları aşarak ülkeler değiştirdiğini düşünmek, sizce de etkileyici değil mi? sadece bu suların destanına tanık olmak için bile, çatak görülmeye değer değil midir?

çatak, saklı cennetim. bu nehirler üzerine kurulu tarihi köprülerinden, her biri bir tarafa dağılmış viran kliselerinden, alabalık tesislerinden, insanın başını döndürmeye yeten sarp yamaçlı yüksek dağlarından bahsetmiyorum bile. çünkü deli akan sularını düşlemek bile sarhoş etmeye ve yorgun düşürmeye yetiyor insanı. teşekkürler çatak. seni görmeden ölseydim, eksik yaşamış olurdum. teşekkürler seni bana lutfedene... çatak'ta yaşamayı nasip etmeseydi, şükrün ne demek olduğunu, niçin gerekli olduğunu eksik öğrenecektim.