bugün

vahdettin

türkiye cumhuriyetinin kurucusudur.

araştırmacı-yazar vehbi vakkasoğlu, timaş yayınlarından 1990 yılında neşredilen “son bozgun” adlı araştırmasının birinci cildinde, mareşal fevzi çakmak’ın ağzından vahdettin’in mustafa kemal paşa’yı anadolu’ya milli mücadeleyi başlatması için gönderdiğini yazar. hatta mareşal’in bu olayı uzun yıllar sır gibi sakladığını söyler. kitapta yer aldığına göre çakmak paşa, eşi fitnat hanım’a ´fitnat. öyle birşey biliyorum ki ortaya çıkıp söylememe bugüne kadarki tutumumuz ve davranışlarımız müsait değil. mecburum, bu sırrı kendimle beraber mezara götürmeğe.” fevzi paşa’nın fitnat hanım’a anlattıkları şöyle yer alır sözkonusu kitapta: “mütareke senesinde, bir cuma selamlığından sonra sultan vahdettin beni huzuruna kabul etti.

“paşa, dedi. durumu görüyorsunuz. bu işler anca anadolu’da teşkilatlanarak kurtarılabilir. bana anadolu’da teşkilat kuracak, memleketi şu karanlık durumdan kurtarabilecek paşaların bir listesini yapıp getirin.”

ertesi cuma, yine selamlıktan sonra huzuruna girip hazırladığım listeyi verdim. dikkatle okuduktan sonra, bir müddet sustu. sonra yarı kapalı gözleriyle ağır ağır, tane tane konuşmaya başladı:

“paşa, mustafa kemal paşa hırsız mıdır?”
“haşa padişahım.”
“bir namussuzluğu, ahlaksızlığı var mıdır?”
“haşa padişahım.”
“beceriksiz ve kabiliyetsiz midir?”
“hayır efendim. o hepimizden bilgili, kabiliyetli ve dinamiktir.”
“o halde bu listeye niçin onun adını yazmadınız?..”

hiç düşünmeden cevap verdim:

“padişahım, mustafa kemal paşa yenilik, bilhassa öteden beri cumhuriyet taraftarıdır.”

padişah elindeki kağıdı atar gibi masanın üzerine bıraktı… ayağa kalkıp pencereye döndü. limanda demirli itilaf devletleri (ingiliz, fransız, italyan, yunan) gemilerini göstererek:

“paşa, paşa… bu gemileri görmek kanıma dokunuyor. bu memleket kurtulsun da isterse cumhuriyet olsun… kendine selamla birlikte tebliğ ediniz, haftaya cuma günü mustafa kemal paşa’yı göreceğim