depresyon bir lükstür

yaşayarak fark ettiğimdir.

evet depresyon bir lüks. aksi mümkün değil. belli saatte işe gidip gelen, işten gelince yemek yapmak zorunda olan, kocasının-çocuklarının isteklerini yerine getiren, annesi hastanede yatan ve onunla ilgilenmek zorunda olan, yani kendine has sıkıntıları olan annemin depresyona girme lüksü yok mesela. belki benden daha çok hakkı var ama lüksü yok.

benimse var. çünkü sorumluluk diye bir şeyim yok. "anneeaa moralim bozuk hadi bana elbise alalım" diyorum gidip alıyoruz. depresyona çözüm hesabına. eve geliyorum, "öff ben yatıp uyuyacağım depresyonuma kaldığım yerden devam edeceğim" diyorum ve yatıyorum. bütün gün uyuma özgürlüğüm var. dilediğim gibi depresyona girebiliyorum. canım isterse saatlerce ağlayabilirim, annem ağlayamaz, onun yapması gereken işler var. yarın işe giyeceği kıyafetleri ütülemek zorunda örneğin.

görüyoruz ki; depresyon bir lüks, hatta şımarıklıktır. bence.

yani yapacak hiçbir şeyin yoksa, depresyona girebilirsin. neden olmasın?