bugün

bok gibi şarkı yapıp emeğim çalınıyor demek

sanat camiasının bir takım balon "ünlülerinin" içinde bulunduğu durum. kimi yazarları da buna dahil etsek hiç de yanlış yapmayız. bok gibi kitap yazıp korsanı çıkınca "emeemizi çalıyörler" diye zırlıyorlar.

çok mallıklarını gördük, kanıksadık ama geriye dönüp bakınca insanın siniri hopluyor yine de. mesela fizy'yi kapattırdılar yahu bi dönem! adam sanıyo ki onun şarkısı ekmek su gibi bir şey dinleyici için. amına kodumun salağı, insanlar şöyle düşünüyor: "arkadaşım beleş olursa oh ne ala dinlerim ama sen yok telifti, yok korsandı, yok dijital ortamdı diye kafamı sikeceksen, dinlemesem ölecek değilim ya, sikimden aşşağı, fiziyi kapattın, korsanı yasakladın, yaktın diye gidip deliler gibi bütün asgari ücretimi orjinal kitap ve albüme harcayacak değilim, ne halin varsa gör.." olay bu kadar basit.

aynı şekilde "korsan kitabım çıkmış vay emek hırsızı puştlar" diye ağlayan yazarlar... peki tamam kitap orjinal değil, eyvallah da, yazar orjinal mi baba? sen orjinal misin? her kitabın korsanı basılmıyor. nerede piyasa kitap var onun korsanı basılıyor. sen hayatında hiç kitap okumamış, gerçek anlamda bir okur olamamış insana "malını" satmanın binbir türlü yolunu arayıp buluyorsun, şehrin tüm billboardlarına reklam verebiliyorsun, olmadık insanlara kitabını öyle veya böyle satıyorsun, katır yüküyle mangır kaldırıyorsun sonra korsanı çıkınca emek hırsızlığı diye tatava yapıyorsun. sen hakediyosun bunu ama hergele! ben korsan kitap satan yerlere de bakıyorum, asla güzel kitapların korsanı çıkmıyor arkadaş yaa! tesadüf mü bu? nerde boktan, piyasa yazar var onun kitabının korsanı çıkmış. daha ne kadar kazancaksın, amacın nedir, holding mi kuracan güzel kardeşim kıytırık kitabının karıynan!

öte yandan telifin mantığını da asla anlamıyorum. adam fi tarihinde bir şarkı yapmış, onun ekmeğini yiyerek sonsuza kadar jakuzide yaşamak istiyor. başka hiçbir meslekte yok bu kavram. mesela bir öğretmen "yahu ben 3 sene önce polinomları çok süper anlatmıştım bir derste, o kadar güzel anlattım ki, artık nerede polinomlar konusu anlatılsa bana da telif ödenmesi lazım.." diyebiliyor mu, mesela domates toplayan yevmıyeci çıkıp "abi 5 yıl önce öyle mükemmel domata topladım ki tarla saabının ağzı açık galdıydı, işte o emeemden dolayı bana hala para ödenmeye devam edilmeli, yoksa bana haksızlık olur, emek hırsızlığına girer bu!" diye kafa sikebiliyor mu! öğretmen her gün gidip dersini anlatıyor, domates toplayan ırgat her gün gidip hayatını tekrar tekrar kazanıyor. ne demek lan! sikerim seni de emeğini de! performans yapacaksın arkadaş, konser vereceksin, konserden kazanacaksın paranı... anasının amı zamanı bir şarkı yapmışın hayatında bi kere, o da nasıl olduysa çok tutmuş hala onun ekmeğinin peşindesin. hay sıfatıya sıçam ben senin!

"ama biz üreten insanlarız, sanatçıyız, edebiyatçıyız telif olmasa geleceğimizden nasıl emin oluruz, nasıl tekrar sanat, edebiyat yapabilirz" mi diyorsunuz? o zaman şimdi kazanıyorken gidip bağ-kur primlerinizi yatırın 10 yılda emekli olursunuz, kafanız rahat olur. hani ikide bir dalkavukluk yaptığınız, "beni sizler varettiniz" dediğiniz halk var ya, aynen böyle yapıyor, yatırıyor primini, emekli oluyor. biraz da sizi varedenleri örnek alın. hatta haliniz vaktiniz yerinde, bankaların bir sürü bireysel emeklilik siki var, gidin onlara başvurun. adam bi şarkı yapmış, bi kitap yazmış onunla 100 yaşına kadar, geberene kadar, sefahat içinde yaşamanın kavgasını veriyor, hayret bir şey ya, hiç utanmaları da yok.

emek hırsızlığıymış! pezevenk, sen emeğin ne demek olduğunu biliyor musun ki, emek hırsızlığından dem vuruyorsun, göt! bütün dünya emek hırsızlığı üzerinde dönüyor, şarkında kitabında buna dair tek bir laf edebildin mi, herhangi bir duruş gösterdin mi bugüne kadar bu konuda? iki kitap daha fazla satayım, şarkımdan 3 kuruş daha fazla kazanayım diye bir anda en azılı emek savunucusu kesiliverdin! suratına tükürülecek adam değilsin lan yemin ediyorum!