bugün

hugo

tolga abi'nin sunduğu, çocuklar için oyun, yarışma, hede programı.

yahu hugo senin ne garip arkdaşların var! hugo karısının ve çocuklarının kaçırıldığını öğrenir ve yola koyulur. gider de gider, gider de gider, gider de gider... arada bir de oraya buraya çarpar canı azalır. neyse önüne çıkan engelleri aşarak yoluna devam eder. yani kısacası hugo hem engellerden atlayacam, hem de elmasları toplayacam diye kıçını yırtar. en sonunda cadı sila'nın mağarası mıdır nedir, oraya ulaşır. cadı sila ve diğer yaratık beklemektedir. tam hugo geldiği sırada içine mi doğuyor nedir cadı sila şöyle der: "hugo bizi asla yenemicek nıhahaha" ... ulan bu cadı öyle bi konuşuyor ki insanın yenmeyeceği varsa da yenesi geliyor. neyse dönelim konumuza. hugo bunları arkadan enseledi. o yeşil yaratığa arkadan çaksa bir tane, cadı sila zaten kadın sana ne yapabilir? ona da çakarsın iki tokat kurtarırsın karınla çocukları, uğraşmazsın deliklerle falan. neyse hugo kısık bir sesle: "parmak ucunda yürümeliyiz, çok sessiz olmalıyız" tadında birşeyler der ve kapı kollarına doğru yaklaşır. bu sefer arkadaşı fernando mu ne o çıkar sahneye. tam hugo sessiz olmalıyız falan demişken, bu fernando mudur nedir, çığlık tadına yakın bir ses tonuyla * konuşmaya başlar: "3 delikte de birer kapı kolu var, doğru olanı seçmelisin"... hugo da çok sakindir, ulan fernando sessiz ol duyacaklar falan demez nedense. fernando, güya hugo'nun arkadaşının yardımı bu kadardır. kapı kollarının olduğunu söyler ardından "hadi kolay gelsin ben kaçıyom" hesabı hiç dokunmaz hugo'ya... hugo da ne yapsın yazıktır üç kapı kolundan birini seçer çaresiz... eğer yanlış kapıyı seçtiyse, ağzı buruş kırış bi garip şekil alır ve kendini tropik ada'nın her tarafını gören bi ağacın tepesinde bulur. ama eğer seçilen kapı doğruysa hugo çocukları kurtarır. keyfine diyecek yoktur.