bugün

fotokopicide rastlanan tatlı memeleri olan kız

insana saniyeler içinde türlü fanteziler kurdurtma yeteneğine sahip olan kızdır. yine bir vize dönemi yazar kişisi ders notlarını tamamlamak için fakülte içinde bulunan fotokopiciye uğradı. fotokopicinin içinde bulunduğu aynı zamanda masa ve sandalyeleri ile dinlenme salonu olarak da kullanılan yere girdiğimde havanın birden ısındığını farketti. ibne fotokopici sabahtan beri durup dinlemeden makineleri çalıştırmış ortalık antalya sahillerine dönmüştü. bir yandan otomatiğe bağlamış şekilde yanındaki elemanla birlikte fotokopi çekiyor bir yandan da yazın parayı hangi rus hatunlarla götüreceğinin muhasebesini yapmakta olduğu yüzünden anlaşılıyordu. ortamda ise klasik sınav dönemi öğrenci profili göze çarpıyordu. çalışmaktan götü sandalyeye entegre olmuş ve bu yüzden de yemiş gibi yürüyen öğrenciler, gözlerinin altı morarmış ve pörtlemiş şekilde dolaşan makyajsız kızlar, hepinizin eline verecem diye ortalıkta olanca ipneliğiyle dolaşan inekler ve sınav falan siklemeyip gezinen boş beleş elemanlar, vs. vs. yani hayat olanca saçmalığı ile akıp rutin sikişlerine devam ederken fotokopi önünde yığılan insan kalabalığı tek parti dönemi ekmek kuyruklarını aşmış, birbirine dayayan öğrenciler fotokopilerini almak yada çektirmek için kızlı erkekli birbirinin üstüne çıkıyorlardı. işte tam o anda göğüs dekolteli bluzu ve ayağında kot pantolonu ile tatlı memeleri olan kıza rastladım. memeleri elbisenin içinde olanca güzelliğiyle bana sanki bana bakmakta ye beni yala beni demekteydi. bir anlık kitlenme ve şaşkınlık sonrası gözlerimi o memelerden ayırıp sahibinin yüzüne çevirdiğimde tanıdık bir sima olduğunun farkına vardım. ancak içimdeki abazan çoktan uçmuş türlü türlü fanteziler kurgularken o elbisenin altındaki karanlık dehlizlerde saklanırken memelerin görünmeyen kısımları ben kaderin talihsizliğinde boğulan sevgili dostum bukowski eheömmm. neyse yine de gözlerimi o memelerden alamıyordum. sınav haftalarında 31 çekip enerji harcamama ve bu enerjiyi sınava çalışma yönünde kullanma prensibim gereğince dolu fişek gezen ufaklık dikelmeye başlamıştı çoktan. bir yandan kamburumu çıkarıp malafatı gizleme telaşındayken yine de memelere bakıp fanteziler kurmaktan kendimi alamıyordum. fantezi fantezi deyep durin adamım ne bu fanteziler diyen ilk kişiye ehheööm. kızı fotokopi makinesine yatırıp domaltarak bağıra bağıra neyse çok derine inmeyelim. içimdeki hayvan ipini koparmış azgın şekilde dolaşırken kendimi tutmak zorundaydım. oysa o an herşeyi sittiredip fakülteyi yakmak isterdim, hatunumu sırtıma alıp dağa kaldırmak, önüme çıkanların hepsinin ağzına yüzüne. ben bu halet-i ruhiye içinde kıvranırken kız işini bitirmiş, çoktan gidiyordu. dur demek istedim bir anda gitmekalburadagitmehayirgitme ne olur sev beni köpeğin olayım kapında yatayım ben o memelere aşık oldum. onlarsız yapamamam ne olur anla beni. ama heyhat kader ağlarını örmüştü bir kere ve ben sesim kısılmıştı bir anda sanki demek istediklerim uzayın sonsuz boşluğuna karışmıştı kulaklarda çınlamadan. gözümde bir damla yaş kalakaldım orada...