bugün
- meral akşener16
- kuresel ikinma'nın sevgilisi15
- icardi190545
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- jose mourinho26
- herkesle iyi geçinmek14
- kendini bir görsel ile anlat12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dünyanın en güzel kızını tarif et10
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- xdearm9
- gizli samyelin moderatör olması8
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu19
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel24
- küresel ıkınma9
- anın görüntüsü14
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal22
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- sarılma ihtiyacı10
- bursa8
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak14
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- fethullah gülen8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız14
- güçlü kadınların ortak özellikleri22
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
- zalbert ramstein18
- bugün yaşadığınız en üzücü olay13
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi15
- dini eleştirmeyi dün düşmanlığı ile bir tutmak8
- elini cebine atınca en az 5000 lira olmalı14
aşağıdaki yazı serzeniş içermektedir. yazdıklarımdan alınanlar çıkabilir. bu kişilerin niyetleri benim yazdığım gibi değilse alınmalarına gerek yok. en başta kendilerinden özür dilerim. tabi niyetleri aşağıdakiler olmamakla beraber icraatleri aşağıdaki gibi olmuşsa özrüm geçerli olmak kaydıyla takkelerini önlerine alıp, bir yerde yanlış yapılmış olabilir mi, bu adamın söylediklerinde az da olsa gerçeklik payı bulunuyor mu, diye düşünmelerini salık veririm...
son zamanlarda uludağ sözlük içerisinde gözlemlediğim yardım kampanyası mantığıdır. amacım yapanlara laf sokmak, katılanları incitmek değildir. sadece benim kallbim ve mantığım ikisi birden, yardım işinin bu şekilde olmayacağını söylemektedir. Söylediklerimin Deniz Feneri Derneği ile de alakası yoktur. Her ne kadar Bahçeşehir de oturuyor da olsa o şahıs.
Konuyla birebir alakalı olmasa da Osmanlılarda bu işlerin nasıl yapıldığını aktarayım. Aynen Deniz fenerinde ki gibi, o mahalleyi iyi bilen şimdiki muhtar o zamanki herneyse bilgi alınır ve bu yardımlar gizli olarak yapılırdı. Zira amaç ben yardım ettim demek değil, ne mutlu ki, bir fakir daha doydu demekti. hatta aşevlerinde yemekler yapılır. bunlar fakirlerin evlerine bizzat götürülürdü. Kimse saatlerce kuyrukta beklemezdi. insana saygı vardı. Tabi bunlar çok eskidendi.
Şimdi bu işler şov işi oldu. Artık yardım ettiğiniz kişileri televizyona çıkarıp, ağlatmak. ne yüce bir iş yaptığınızı anlatmak moda. Ramazan da kapıya topladığımız fakire el öptürüp, fitre vermek moda. Çok güzel düşünülmüş, yapanın aklına, yüreğine sağlık dediğim iki kampanyadan sonra (düşünce olmayablir. kend algımı söylüyorum) "aaa ne güzel ben de yaparım" demek moda. işin suyunu çıkarıp "her hafta ziyaret edelim turistik gezi yapalım" demek moda.
Sağ elin verdiğini, sol elin duymaması gerektiğini bildiren bir dine mensup olmamıza rağmen durum bu. halbuki iş bilgisayarı tamir edip, "bak ben böyle yaptım ne güzel oldu" demek, "çok da üzüldük, kolumuza resim çizen o kız..." cümleleri kurmak, eve gidince size bu hayatınızı veren anne babaya bir kere dahi olsun sarılıp "seni seviyorum" demeyi akıl edememek durumuna geldi.
bunlara üzülüyorum ben...
"her zaman içelim sıçalım yapmayalım" diyen çok sevdiğim arkadaşlarımız mevcut. çok doğru düşünüyorlar... ama bir kuş beyinli olarak ben, bu ziyaretler esnasında yapılanın ne olduğunu merak ediyorum. gelen güzel kızların sözlüğe kazandırılması çalışmaları da aynı yardım kampanyasına dahil oluyor mu mesela?
tabi ki, işin içerisinde bir de kalite var. marjinal fayda sözlükteki çok tatlı yazar arkadaşımızdan hariç içerisinde bir gizem barındıran tamlama. anlamı şudur. bir şeyin belli sayıda tekrarlanması mesela susamışken su içilmesi, abazayken sevişilmesi vs. bir yere kadar insanın kendisini çok mutlu hissetmesini sağlar. bir yerden sonra ise çok hızlı bir şekilde tam ters etki yapacaktır. en güzel yerinde o an için bırakılması gerekmektedir. peki budurumda bünyeyi zorlamanın (insan vücudunu örnek verdiğim için aynı yerden devam. zaten iktisat ilmi direk insanla ilgilidir) manası nedir.
kanımca olması gereken, bu işlerin tadında yapılmasıdır. sene başlarken yapılan bir kitap kampanyası çok faydalıdır. her sene tekrarlanması da faydalı olabilir. ama, her sene "hem onu yapalım, hem gidelim şunu da yapalım, ohoo bu bizi kesmez gidelim bir de şunları şunları yapalım" hali; artık bu işi içimizden geldğinden değil, "işte biz bu grup olarak bu işleri misyon edindik" havasına girmektendir.
bu sözlüğün misyonu bu değil kanımca.
eğer çok içinizden gelerek yardım etmek istiyorsanız bu tarz misyonu olan bir harekete katılmanız ve insanları katılmaya davet etmeniz, bizzat yardımda bulunmanız gibi şeyler sizin vicdanınızı gerçekten rahatlatacaktır. mahsuscuktan değil.
son olarak bu söylediklerimden yardım kampanyalarına karşı olduğum anlaşılmasın lütfen. benim karşı olduğum, bu işin şova dönüştürülmesi, sözlüğün misyonunu kaybetmesi endişelerimin gerçeğe dönüşmesi ihtimalidir.
son zamanlarda uludağ sözlük içerisinde gözlemlediğim yardım kampanyası mantığıdır. amacım yapanlara laf sokmak, katılanları incitmek değildir. sadece benim kallbim ve mantığım ikisi birden, yardım işinin bu şekilde olmayacağını söylemektedir. Söylediklerimin Deniz Feneri Derneği ile de alakası yoktur. Her ne kadar Bahçeşehir de oturuyor da olsa o şahıs.
Konuyla birebir alakalı olmasa da Osmanlılarda bu işlerin nasıl yapıldığını aktarayım. Aynen Deniz fenerinde ki gibi, o mahalleyi iyi bilen şimdiki muhtar o zamanki herneyse bilgi alınır ve bu yardımlar gizli olarak yapılırdı. Zira amaç ben yardım ettim demek değil, ne mutlu ki, bir fakir daha doydu demekti. hatta aşevlerinde yemekler yapılır. bunlar fakirlerin evlerine bizzat götürülürdü. Kimse saatlerce kuyrukta beklemezdi. insana saygı vardı. Tabi bunlar çok eskidendi.
Şimdi bu işler şov işi oldu. Artık yardım ettiğiniz kişileri televizyona çıkarıp, ağlatmak. ne yüce bir iş yaptığınızı anlatmak moda. Ramazan da kapıya topladığımız fakire el öptürüp, fitre vermek moda. Çok güzel düşünülmüş, yapanın aklına, yüreğine sağlık dediğim iki kampanyadan sonra (düşünce olmayablir. kend algımı söylüyorum) "aaa ne güzel ben de yaparım" demek moda. işin suyunu çıkarıp "her hafta ziyaret edelim turistik gezi yapalım" demek moda.
Sağ elin verdiğini, sol elin duymaması gerektiğini bildiren bir dine mensup olmamıza rağmen durum bu. halbuki iş bilgisayarı tamir edip, "bak ben böyle yaptım ne güzel oldu" demek, "çok da üzüldük, kolumuza resim çizen o kız..." cümleleri kurmak, eve gidince size bu hayatınızı veren anne babaya bir kere dahi olsun sarılıp "seni seviyorum" demeyi akıl edememek durumuna geldi.
bunlara üzülüyorum ben...
"her zaman içelim sıçalım yapmayalım" diyen çok sevdiğim arkadaşlarımız mevcut. çok doğru düşünüyorlar... ama bir kuş beyinli olarak ben, bu ziyaretler esnasında yapılanın ne olduğunu merak ediyorum. gelen güzel kızların sözlüğe kazandırılması çalışmaları da aynı yardım kampanyasına dahil oluyor mu mesela?
tabi ki, işin içerisinde bir de kalite var. marjinal fayda sözlükteki çok tatlı yazar arkadaşımızdan hariç içerisinde bir gizem barındıran tamlama. anlamı şudur. bir şeyin belli sayıda tekrarlanması mesela susamışken su içilmesi, abazayken sevişilmesi vs. bir yere kadar insanın kendisini çok mutlu hissetmesini sağlar. bir yerden sonra ise çok hızlı bir şekilde tam ters etki yapacaktır. en güzel yerinde o an için bırakılması gerekmektedir. peki budurumda bünyeyi zorlamanın (insan vücudunu örnek verdiğim için aynı yerden devam. zaten iktisat ilmi direk insanla ilgilidir) manası nedir.
kanımca olması gereken, bu işlerin tadında yapılmasıdır. sene başlarken yapılan bir kitap kampanyası çok faydalıdır. her sene tekrarlanması da faydalı olabilir. ama, her sene "hem onu yapalım, hem gidelim şunu da yapalım, ohoo bu bizi kesmez gidelim bir de şunları şunları yapalım" hali; artık bu işi içimizden geldğinden değil, "işte biz bu grup olarak bu işleri misyon edindik" havasına girmektendir.
bu sözlüğün misyonu bu değil kanımca.
eğer çok içinizden gelerek yardım etmek istiyorsanız bu tarz misyonu olan bir harekete katılmanız ve insanları katılmaya davet etmeniz, bizzat yardımda bulunmanız gibi şeyler sizin vicdanınızı gerçekten rahatlatacaktır. mahsuscuktan değil.
son olarak bu söylediklerimden yardım kampanyalarına karşı olduğum anlaşılmasın lütfen. benim karşı olduğum, bu işin şova dönüştürülmesi, sözlüğün misyonunu kaybetmesi endişelerimin gerçeğe dönüşmesi ihtimalidir.
güncel Önemli Başlıklar