bugün

fenerbahçe düşmanlığı

vardır. hiç bitmeyecektir. 12 yıllık aziz yıldırım dönemi için yaklaşık 25-26 yıldır kadıköy'e giden bir futbol aşığı olarak kısaca şunu söyleyebilirim, iyi okuyun olabildiğince objektif yazacağım:
-gerçekten aziz yıldırım ve ekibi zaman zaman fazla kibirli ve zaman zaman rakipleri küçük düşürücü davranmışlardır. ki bir çok kez hatalarını şahsen ben gece lampulu olarak detaylı yazmışımdır. tüm konularda. ama yönetimin son 3-4 yıldır eskiye göre daha az konuştuğuna inanıyorum.
-aynı şekilde taraftarımız da benzer durumlar ve haller içerisine girmiştir. halen daha girenler de var.
-fakat taraftarımızın eskiye oranla göreceli olarak diğer iki ezeli rakip taraftarlarına göre kendini tam bir kulüpsever (futbol değil) olarak geliştirmiş olması.
burada tribün/toplam tezahüratlar anlamında belki görsel bir gerileme yaşanmıştır ama maçı toparlama ya da takımı itme ve rakibi, hakemi sindirme anlamında taraftar bilinci iyice yerleşti artık, bu gözardı edilemez.
-bunlara rağmen taraftar her zaman takımına sahip çıkmıştır. kaçırılan 2 son hafta şampiyonluğunu diğer iki büyük kulüp benzer şekilde kaybetseydi kesinlikle bu kadar çabuk toparlanamazlardı. örnek trabzonspor'un aykut kocaman'ın golüyle kendi sahasında kaybedip şampiyonluğu vermesi sonucu kaç yıldır şampiyon olamayışı.
-muhtemelen daha önceki bir yazımda değindim, bu yıl da şampiyon olamazlar. trabzonspor'un şampiyon olması için iyi bir yerli kadronun yanında en az 4 tane yıldız denilebilecek klas yabancısı olmalı. başka türlü mümkün değil. bunu başaramadıkları müddetçe daha uzun yıllar da şampiyon olamayacaklar. bu sadece bir tespit.
-takımı değil, kulübü sahiplenme anlamında kimse bizimle baş edemez, bu kesin ve kesin anlaşılmıştır.
-bu sene şampiyon olalım ya da olmayalım seneye en az çok çok iyi 2 yabancı daha alınacak, belki de üç yabancı. lige damga vuracak kapasitede hem de.
ve taa en başından beri tüm yazılarımda (karamsar olduğum zamanlarda oldu) güvendiğim aykut kocaman seneye de bu takımın başında. kendi evladımız. elin dedesi, taraftarına hırsız diyeni ya da sadece alacağı parayı düşüneni değil. yeni sezonda da görürsünüz.
-son 6-7 yıllık periyod içerisinde ezeli rakiplere üstünlük sağlandı. neredeyse tüm branşlarda. tabi zaman zaman kötü olduğumuz dönemler ve yenilgilerimiz oldu, olacaktır da.
-ister kabul edin ister etmeyin en baba özelliğimizi belirteyim son olarak; biz kendimiz şampiyon olamıyorsak kimin olduğu umrumuzda olmaz.
-birileri ile ortak manifesto, pankart ya da peşpeşe hakem şikayetleri, federasyona ağlamalar yapmayız. hele üzerinden aylar geçmiş bir mevzuyu rakibimiz ligde devreye girdi diye başka yönlere ulaştırıp, salağa yatarak bel altından girmeyiz. ki federasyonun hatalı kararları da var, yok değil. hakem hataları içinse zaman zaman biz de konuşuyoruz. ama sezon sonu toplamına bakın en fazla +- 5-6 puan olur. bu da iyi bir takımı şampiyonluktan etmez, etmemeli bence. ama işin rengi böyle değil tabi.
bkz. son rakip yönetici açıklamaları! peşpeşe ne güzel di mi?
-her zaman tek başınayız. 5 şampiyonluk üstüste kaçırsak bile tekiz, kendi kendimize yeter ve toparlanırız.
sürekli bize hakem satın alıyorsunuz diyenlere ise sadece gülüyorum. bir sezonda bilmem kaç penaltıyla şampiyon olanları da biliriz. hatta ceza yayında düşürülüp, çizgi içine taşınan penaltıları bile gördük biz. itirazı olan? hatırlamayan varsa hatırlatırız.*
not: yukarıda saydığım tüm özellikler/durumlar diğer bütün büyük rakip takımlar için geçerlidir. aramızdaki tek fark biz bize yetiyoruz ve tekiz.
olay budur. öpüldünüz!*