bugün

naked

--spoiler--
johnny: adın ne evlat?
brian: brian
j- merhaba brian ben johnny. tebrikler brian. beni ingiltere'deki en sıkıcı işe sahip olduğun konusunda ikna ettin
b- hadi(üst kata çıkarken hiddetle dönerek) evet sıkıcı bir iş bu. çok sıkıcı aslında.
j- tamam, tamam.
b- fakat buzdağının sadece tepesini görebiliyorsun, şu anı, sıkıcı şimdiyi ve burasını. Görmeye muktedir olamadığın şey ise kalan zamanlar, buzdağının,
geçmişin ve geleceğin, geleceğimin kalan kısmı ki içinde olmak için çok ilginç bir yerdir. bu işin iyi tarafı, şehir uyuduğu sırada punkların kakafonik meraklı halinden uzakta hayatımı kendi zevkime göre tasarlayabileceğim zaman ve yeri bana sağlaması. yani, görüyorsun, sıkıcı bir iş değil bu ki ben de hiç sıkılmıyorum.
j- merdivenlerde sigara içebilir miyim?
b- hayır. binanın her yerinde alarmlar var.
j- yani geleceği tasarlayarak şimdiyi makul hale getirebildiğini mi düşünüyorsun? sen geçmişte yaşıyorsun dostum. seni sikip atan gelecek brian. o elmanın içindeki kurtçuktur. bak, şu andan tamamen bıktın brian ve şu anla ilgili hiç bir sorun yok. şu an iyidir. şu an mükemmeldir. şu an yağlı ballı börektir. şu anla ilgili tek sorun, aslında böyle birşeyin varolmamasıdır çünkü şu an gelecektir, ve gelecek de geçmiş...ve hepsi aslında aynı kemik torbalarıdır. varoluşa geçiş ve öte tarafa geçiş, sabit bir süreçtir...varolmak ve yokolmak... gelecek şimdidir.
b- fakat şu an aslında var. onun içindeyiz.
j- az önce, bunu söylediğin zaman içindeydin fakat artık içinde değilsin artık içinde değilsin, artık içinde değilsin. geçmiş senin kıçına sonsuza kadar tekmeyi bastı. katılıyor musun?
b- ben de onu kastetmiştim. bak ben şu andayım fakat ben şu anda değilim. ben gelecekteyim.
j- sana kimse bu türden neşeli bir gelecek kaygısı sahibi olduğunu söylemedi mi brian? sikimde değil ama senin bir geleceğin bile yok, benim bir geleceğim yok, hiç kimsenin bir geleceği yok. parti bitti. etrafına bak dostum. her şey dağılıyor. aziz john'un esinlemeler kitabını hiç duymadın mı? incil'in kıyameti haber veren son bölümü?
b- evet, normal olarak incil'in her bölümünü duymuşluğum var.
j- senin için çok mutluyum. "sağ eline ya da alnına bir işaret koysun diye zorladı herkesi,
hiç kimse satamasın, alamasın o işarete sahip değilse, şeytanın işaretine ya da isminin karşılığına ve şeytanın sayısı 666'ya."
b- 666! biliyorum bunu.
j- çok iyi.
b- nostradamus var. nostradamus üç erkek kardeşten bahsetmiş. kennedy kardeşlerden mi bahsediyordu yoksa sovyetler birliğinin üç ibnesinden mi? gördün mü? bilemezsin.
j- nostradamus'u sikeyim! nostradamus'tan veya shipton anne'den veya russel grant veya mistik meg'den bahsetmiyorum. ben siktiğimin kutsal kitabından bahsediyorum! bu kadar kesin bir kehanetin anlamı ne olabilir? işaret nedir? işaret brian, bar-kod, her yeri sarmış. her tuvalet kağıdında, her sigara paketinde ve her bir domuz pastırmasında
görebileceğin barkodlar ve her lanet barkod üç işaret ile ikiye bölünür ve o üç işaret her zaman 6 rakamı ile gösterilir. altı, altı, altı... şimdi, ne deniyor? "hiç kimse satamasın, alamasın o işarete sahip değilse. ve şimdi tüm şu kredi kartı sahtekarlıklarının kökünü kurutmak için ve tamamen nakitsiz bir toplum yaratmak için planladıkları şey amerikan askerlerinde test ettikleri bir plan...Deri altına lazer dövmeler yapılacak, sağ elin ya da alnın işaretlenecek. plastiği canlı et ile değiştirecekler. gerçek!! aynı esinlemeler kitabı'nda yedi mühür kıyamet gününde kırılarak açıldığında ve
yedi melek boruları üflediğinde üçüncü melek borazanını çaldı, gökten meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü. suların üçte biri pelin gibi acılaştı, acılaşan sulardan içen bir çok insan öldü. şimdi "pelin otu"nun rusça'sını biliyor musun?
b- hayır
j- çernobil. gerçek!18 ağustos 1999'da güneş sistemimizdeki gezegenler bir haç biçimi alarak dizilecek.
b- ben astrolojiye inanmam.
j- ben astrolojiden bahsetmiyorum. ben astronomiden bahsediyorum. balık, aslan, boğa ve akrep burçlarında hizalanacaklar ki bu da daniel'in kitabında bahsedilen mahşerin 4 şeytanına uyuyor. bir başka lanet gerçek! devam etmemi ister misin? dünyanın sonu çok yakın brian. oyun bitti.
b- buna inanamıyorum. hayat bu şekilde son bulamaz.
j- tamam, hayatın biteceğini ya da dünyanın biteceğini ya da evrenin yok olacağını söylemiyorum. insanoğlunun yok olacağını söylüyorum. nasıl ki dinozorların nesli tükendiyse aynısı bizim de başımıza gelecek. hiç bir önemimiz yok. biz boktan bir fikiriz sadece.
b- ben yok olmayacağım. ben gelecekte burada olacağım.
j- bu aptal gelecek saplantısının sebebi ne? dinle dostum bende kronik kalp çarpıntısı ve akut sikik nevralji var. peki ya bu tuvaletler? burada tüttürebilir miyim?
b- hayır tüttüremezsin! sana bir şey sorabilir miyim?
j- neymiş?
b -hiç bu zamandan farklı bir zamanda yaşamış olduğun hissine kapıldığın oldu mu?
j- nasıl yani, geçmiş zamanda mı?
b- evet olabilir.
j- ben geçmiş yaşamımda, ölüydüm.
b- ah, işte gördün mü, ben değildim. ben doğmadan önce, geçmişte burada olduğumu biliyorum. böylece, gelecekte yani öldükten sonra da burada olacağımı biliyorum.
j- anlıyorum ve bu alternatif varlıkta da, bu tehlikeli vücut kokusuna sahip miydin?
b- kişiselleştirmeye gerek yok. benim inandığım şey bu.
j- sana neye inandığımı söyleyeyim mi?
b- sen hiç bir şeye inanmıyorsun.
j- hayır inanıyorum Brian.
b- öyle mi? neye inanıyorsun?
j- sence amip, bir kurbağaya doğru evrimleşeceğini düşünmüş müdür? elbette düşünmemiştir. ve ilk kurbağa kendini sudan dışarı atıp bir eş bulmak ya da bir yırtıcıyı duraksatmak için ses tellerini görevlendirdiğinde o ilk vıraklamasının dünyadaki bütün
lisanlara ve edebiyata doğru evrimleşeceğini hiç hayal etmiş midir sence? elbette öyle bir şey düşünmemiştir ve nasıl ki o kurbağa shakespeare'i hiç tasavvur edemediyse biz de kaderimizi asla bilemeyiz.
b- ben kendi kaderimin ne olduğunu biliyorum.
j- evet fakat tüm bu ortaya konan verilerden, aah regresyonlardan ve ön bilgilerden ve
şu astral seyahatsal zevzeklikten benim edinebildiğim izlenime göre, sen sadece ilk çağlardan kalma bir hırıltı çıkarma sorunu yaşıyorsun. çünkü evrim henüz sona ermedi. insanoğlu ne tamamen var oldu ne de tamamen yok oldu. bak, eğer zamanın tümünü
tek bir yıl ile simgeleştirirsek biz 1 ocağın ilk anlarındayız henüz. daha gidecek uzun bir yol var.sadece artık ilave uzuvlar, kanatlar ya da yüzgeçler filizlenmeyecek bedenimizde çünkü evrimin kendisi de evrimleşiyor. ve mesela sen, algı dışı bir anımsama ile kendini, bir zamanlar -diyelim ki- 17. yüzyılda, Amsterdam'da, eski bir
değirmende yaşayan bir hollandalı kız olarak hayal ederken bir gün farkedeceksin ki,
sadece bir ya da iki geçmiş ya da gelecek varlığa sahip değilsin, sen aslında varolmuş
ve varolacak herkessin ya da her şeysin.
b- bekle bir dakika. az önce kendinle çeliştin.
j- aa, bunu nereden çıkardın?
b- alt katta dünyanın sonunu öngörmüştün. şimdiyse gelecek hakkında konuşuyorsun. bunu nasıl açıklayacaksın ha?
j- kolay. mahşer günü geldiğinde, mahşerin kendisi, o evrim sıçraması sürecinin
bir parçası olmuş olacak.
b- evet. her ne olursa olsun insanoğlu yok olmayacaktır.
j- yok olmalı. mahşerin en temel tanımında insanoğlu en azından madde biçimini
alıp doğru yok olacaktır.
b- "madde biçimi" derken ne demek istiyorsun?
j- evrimleşecek.
b- neye doğru?
j- maddenin ötesindeki bir şeye. saf düşünceden oluşan türlere. katılıyor musun?
b- evet. hayalet gibi bir şey.
j- hayır, hayaletle alakası yok seni korkak ibne. algı kapasitemizin dışında birşeye. evrensel bir bilince. tanrıya ki o da aynı mantıkla zamanın ta kendisidir.
b- sen tanrıya inanmıyorsun ki!
j- tanrıya elbette inanıyorum. bak brian, sorun şu ki tanrı nefret dolu bir tanrıdır. bunun sebebi tanrı iyi olsaydı şeytanın dünyada ne işi olurdu? acı, nefret, açgözlülük ve savaşlar neden var? hiç mantıklı değil. fakat eğer tanrı boktan bir piç ise, "dünyada iyilik neden var?" diye sorabilirsin. "aşk, umut ve zevk neden var?"
diye sorabilirsin. gel şununla yüzleşelim. iyi, kötü tarafından düzülmek için vardır. iyinin yadsınamaz varlığı kötünün hava basmasını sağlar. bu yüzden, tanrı kötüdür ve kaç tane geçmiş ya da gelecek varlığın olursa olsun bunların tümü acı ve ıstırap ve hastalık ve ölüm tarafından delik deşik edilecektir. görüyorsun brian, tanrı seni sevmiyor. tanrı seni küçümsüyor. yani hiç umut yok ve insanoğlu sadece şeytanın kendi kendini yarattığı cihazın bir bileşeni. Katılıyor musun? temelde benim söylediğim bir kaç tane yumurta kırmadan omlet yapamazsın ve insanoğlu sadece kırık bir yumurtadır. ve omlet berbat kokuyor..
--spoiler--