bugün
- psikiyatri servisinde tanışılan kız16
- ekrem imamoğlu'nun bir sevgilisi olduğu iddiası35
- 5 milyonluk israili yenemeyen araplar9
- ramadan fahriden17
- sırrı süreyya önder30
- chplilerin zihninin yıkanmış olması13
- akp denince akla gelen şeyler8
- savaş kapıdayken ülkeyi kızıştıran özel9
- latife makbule veya zübeyde isminin azlığı10
- ali koç12
- iyi insan olmanın hiçbir işe yaramaması22
- chplilerin din düşmanlığı14
- 6 mayıs 2025 inter barcelona maçı12
- bir ak partili 100 chpliye bedeldir10
- ekrem imamoğlu'nun hain olması16
- recep tayyip erdoğan8
- ekrem imamoğlu ile kafayı bozan ak partililer20
- yeni akit'in yılın haber sitesi seçilmesi10
- türkler ve araplar aynı ırktandır9
- sadece reis de liderlik vasfı olmaması8
- 15 temmuz da hz muhammed istanbul daydı8
- dördüncü murad9
- v a m p i r o v9
- true nun çaylak olması14
- batının türkiye hayranlığı12
- şeriatçı olduğunu kimseye söyleyemeyenler23
- erdoğanın 300 milyar dolar serveti olması13
- chp liler neden ingiliz düşmanı değil46
- aşık olmanın avantajları14
- üstad kadir mısıroğlu14
- arda güler12
- tayyip erdoğan ın artık kabak tadı vermesi10
- chp nin olmazsa olmazı9
- evli erkek9
- evli erkeklerle ilişkiye giren kadınlar8
- fotokopici bi erkek9
- osmanlı yı yeniden kuracağız21
- yazarların sahip olmak istedikleri süper güçler11
- bir evlilik ne zaman bitmeli10
- uyudun mu yazan kız15
- hıdırellez9
- iyi geceler9
- depresyondan kurtulamamak10
- 4 mayıs 2025 fenerbahçe beşiktaş maçı38
- silivri'deki yapraklar alkışlıyor mu15
- şeytan13
- bir sonra ki halife kim olacak14
- hırsız vaaaaaaaaaar12
- hiçbir bant o yolsuzluk dosyasını kapatamaz13
- özgür özel'e atılan osmanlı tokadı16


entry'ler (101)
Marmaris'te yıllarca türbe diye ziyaret edilip, adaklar adanan, dilekler tutulan mezarın, M.Ö. 3. yüzyılda yaşanan Yunanlı boksör Diagroras'a ait olduğu ortaya çıktı.
Marmaris’in Turgut Mahallesi'nde, mahalleye hakim tepede yer alan, 40 yıl öncesine kadar köylülerin türbe diye ziyaret ederek adaklar adadığı 2300 yıllık anıt mezarın türbe olmadığı ortaya çıkınca bu defa kaçak kazı nedeniyle içi talan edildi. Milattan önce 300 yıl önce yaşayan Yunanlı boksör Diagoras ve ailesine ait olduğu ortaya çıkan anıt mezar, mimari yapı anlamında Türkiye’de ayakta kalan tek piramit mezar olma özelliğini taşıyor. 2 bin 300 yıl önce mezarına zarar verilmemesini isteyen Diagoras, “Çünkü ben en yukarıda olarak her şeyi gözetleyeceğim ki hiçbir korkak adam gelip de mezara zarar vermesin” ifadeleri dikkat çekti.
görsel
Marmaris’in Turgut Mahallesi'nde, mahalleye hakim tepede yer alan, 40 yıl öncesine kadar köylülerin türbe diye ziyaret ederek adaklar adadığı 2300 yıllık anıt mezarın türbe olmadığı ortaya çıkınca bu defa kaçak kazı nedeniyle içi talan edildi. Milattan önce 300 yıl önce yaşayan Yunanlı boksör Diagoras ve ailesine ait olduğu ortaya çıkan anıt mezar, mimari yapı anlamında Türkiye’de ayakta kalan tek piramit mezar olma özelliğini taşıyor. 2 bin 300 yıl önce mezarına zarar verilmemesini isteyen Diagoras, “Çünkü ben en yukarıda olarak her şeyi gözetleyeceğim ki hiçbir korkak adam gelip de mezara zarar vermesin” ifadeleri dikkat çekti.
görsel
hayat yaşanılası kızdır.
(bkz: zeki Kayahan çoşkun) söylemi.
Sadece otobüs olsa yine iyi.
Yoğun bakım önü,hastane içi,öğretmenler odası,sinema,tiyatro (tiyatro içinde genelde pipo içiliyordu şahit oldum)
Yoğun bakım önü,hastane içi,öğretmenler odası,sinema,tiyatro (tiyatro içinde genelde pipo içiliyordu şahit oldum)
https://m.facebook.com/st...3&id=1425642791077083
Mutlaka flash TV nin transfer etmesi gereken halay başı pongirdek papağan.
Mutlaka flash TV nin transfer etmesi gereken halay başı pongirdek papağan.
Doğru bir tavırdır.
Onlarca sanatçı söylemiştir lakin 2 kişi de çok beğenilmiştir.
1. Nilüfer (eski seslendirme)
2. Pilli bebek.
1. Nilüfer (eski seslendirme)
2. Pilli bebek.
yeşilçamın emektarı Sırrı Elitaş hayatını kaybetti.
(CENAZESi 09.EKiM.2015 CUMA GÜNÜ (BUGÜN) iKiNDi NAMAZINI MÜTEAKiP ÜSKÜDAR KARACAAHMET MEZARLIĞI ŞAKiRiN CAMiiNDEN ALINARAK AYNI MEZARLIĞA DEFNEDiLECEKTiR.
(CENAZESi 09.EKiM.2015 CUMA GÜNÜ (BUGÜN) iKiNDi NAMAZINI MÜTEAKiP ÜSKÜDAR KARACAAHMET MEZARLIĞI ŞAKiRiN CAMiiNDEN ALINARAK AYNI MEZARLIĞA DEFNEDiLECEKTiR.
Şuan ülkemizde yok, Şayet ülkemize gelirse kendi sınfında en iyi ticari segmentte araç olacağı kesin.
inceleme videosu
https://youtu.be/1uYl2CNg9Tc
inceleme videosu
https://youtu.be/1uYl2CNg9Tc
Şehirlerde iyidir, böceklerin artmasını engeller. Farelerin az olduğu yerlerde haşere çoktur.
görsel
Suyu Yikayan Bilge
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra "Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz" dedi... Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki,yumuşak bir el omzuma dokundu... Döndüm... Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi, bana gülümseyerek bakıyordu... "Ben Rose" dedi.. "Benim adım Rose, yakışıklı... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?.." Güldüm... "Tabii" dedim... "Hadi sarıl bana..." Öyle sımsıkı sarıldı ki... "Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin" diye şaka yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı:
"Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım..."
Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık... Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.
Sömestr boyunca Rose kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. iyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu. Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu...
Sömestr sonunda, Futbol Balosuna davet ettik Rose'u... Konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...
Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi...
"Ne kadar beceriksizim, değil mi?... Özür dilerim... Buraya gelmeden önce heyecanım yatışsın diye bir duble viski attırdım. Sonucu görüyorsunuz... Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları söyleyeyim, olur mu?..."
Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:
"Yaşlandığımız için eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz... Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır... Hergün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak... Bir rüyanız olmalı mutlak... Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...
Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır... Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz... Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak birşeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbirşey yapmayanlardır..."
Ders yılı sonunda Rose, yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...
Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı.
"Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu...
Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı:
"Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur"
(alıntı)
Suyu Yikayan Bilge
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra "Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz" dedi... Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki,yumuşak bir el omzuma dokundu... Döndüm... Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi, bana gülümseyerek bakıyordu... "Ben Rose" dedi.. "Benim adım Rose, yakışıklı... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?.." Güldüm... "Tabii" dedim... "Hadi sarıl bana..." Öyle sımsıkı sarıldı ki... "Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin" diye şaka yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı:
"Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım..."
Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık... Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.
Sömestr boyunca Rose kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. iyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu. Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu...
Sömestr sonunda, Futbol Balosuna davet ettik Rose'u... Konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...
Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi...
"Ne kadar beceriksizim, değil mi?... Özür dilerim... Buraya gelmeden önce heyecanım yatışsın diye bir duble viski attırdım. Sonucu görüyorsunuz... Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları söyleyeyim, olur mu?..."
Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:
"Yaşlandığımız için eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz... Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sadece dört sırrı vardır... Hergün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak... Bir rüyanız olmalı mutlak... Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...
Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır... Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz... Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak birşeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbirşey yapmayanlardır..."
Ders yılı sonunda Rose, yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...
Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı.
"Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize hem de nasıl öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu...
Rose'un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı:
"Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur"
(alıntı)
Uç beş yıl sonra 40'lı yazarlar başlığında buluşacağız. Yaşasın jenarasyonumuz