bugün

entry'ler (7)

birinin size çirkin demesi

bundan yaklaşık dört yıl önce 8 yaşındaki kuzenim demişti bana bunu. o güne kadar tipimin nasıl olduğunu dert etmeyen, sıradan bir tipim olduğuna inanan ben o günden sonra tipim hakkında düşünmeye başlamıştım. 8 yaşındaki bir çocuğun sözleriyle, evet.

tom clancy s rainbow six siege

diğer çoklu oyunculu fps oyunlarına göre çok daha fazla taktik, dikkat ve takım içi koordinasyon gerektiren bir oyundur. öyle "taktik maktik yok bam bam bam" diyerek düşmana girelebilecek bir oyun değildir.

oyun içinde hem saldırı hem de savunma tarafında çok fazla taktiksel seçenek olduğundan multiplayer'da çuvallamamak için önce her haritada bir çok defa terrorist hunt girip az da olsa haritaları öğrenmekte fayda vardır.

edit: taktik maktik yok bam bam bam diyerek çok güzel recruit shotgun rush atalabiliyormuş. oyundaki favorim de bu oldu.

the poet and the pendulum

her bir bölümünden diğerine geçildiğinde kişiyi de bir dünyadan alıp başka bir dünyaya götüren parçadır. sevinci, öfkeyi, korkuyu ve hüznü ayrı ayrı yaşatır

melih gökçek

part time olarak belediye başkanlığı yapan, asıl işi twitter fenomenliği olan bir kişi.

dns değiştirmek

local ip adresini sabitledikten sonra yapılması zorunlu olandır.

raiden

--spoiler--

mortal kombat x'in sonunda shinnok'un kirlettiği jinsei chamber'ı arındırmak için kendisi içine girmiştir ve içerdeki karanlık enerjiyi emerek chamber'ı arındırmıştır. ancak karanlık enerjiyi emmesi sebebiyle bu sefer kendisi bozulmuştur ve yumuşak, işbirlikçi adam gitmiş yerine öfkeli acımasız merhamet göstermeyen birisi gelmiştir. oyunda end credits'ten sonra netherrealm'in yeni hükümdarları olan liu kang ve kitana'ya yaptığı konuşmada bundan sonra sadece earthrealm'i savunmakla kalmayacağını ayrıca onu tehdit eden kim olursa bulup yok edeceğini söylemiştir ve shinnok'un yaşayan kellesini çıkarıp önlerine atarak "ayağınızı denk alın yoksa sonunuz ölümden bile beter olur" mesajı vermiştir.

edit: mortal kombat 11'den görüldüğü kadarıyla raiden'ın dark raiden olmasındaki, yani öfkeli ve acımasız birisine dönüşmesindeki asıl neden shinnok'un amuletini takmasıymış.

--spoiler--

darth sidious

mace windu ile olan düellosundaki belirsizliğe filmin yanında revenge of the sith romanında yazanlarla uzunca bir açıklık getirmek istiyorum.

ilk olarak windu'nun düelloda kullandığı tekniğe bakalım. kendisi vaapad (form vii) olarak adlandırılan gücünü karanlıktan alan bir ışın kılıcı tekniğini ilk defa darth sidious ile yaptığı bu düelloda kullanmıştır. bu teknik gücünü genel olarak kullanan kişinin ve karşındakinin öfke, nefret, korku, bağlılık gibi yoğun duygularından alır. sadece kendi karanlığını değil, ayrıca karşısındaki kişinin karanlık gücünü tekrar rakibine yansıtır ve kendini güçlendirmek için kullanır ve rakibinin gücüne ve hızına bu yöntemle geçici olarak ulaşabilir. ve bu yöntemi etkili bir şekilde kullandığı sürece karşıdaki kişinin kisinin karanlık taraf gücünü kullanarak ve yansıtarak bu savaşı devam ettirebilir. karşıdaki kişi ne kadar karanlık tarafla güçlüyse kendisi de o kadar güçlenebilir. gücün karanlık tarafını kullanan kişilere karşı geliştirilmiş ve yine gücün karanlık tarafını kullanan bir tekniktir.

düellonun başlama anına gelecek olursak bu kısma filmden değil de romandan bakmak daha doğru olacaktır. çünkü filmde sidious'un hızı, ışın kılıcı kullandığı andaki sahneler pek iyi yansıtılamamıştır. filmde sidious, windu'nun yanında gelen diğer üç jedi ustasını yavaşça kılıçtan geçirdiğini gösterirken romanda windu hariç diğer jedi'leri onların algısının dışında bir hızla ve algılarını engelleyecek bir karartı ile öldürür. sidious bu düello esnasında etrafında ışık süzmesi yayan bir gölge olarak tasvir edilir. gücün karanlık tarafını kullanarak kendisini bir karartı, gölge gibi gösterip jedi'lerin algısını bunlatır. hızları ve refleksleri normal insanlara göre kat kat kuvvetli olan jedi ustaları ustaları bile sidious'un hızı karşısında hemen telef olur.

diğer üç jedi ustasını öldürdükten sonra sidious'un karşısında sadece mace windu kalır. çok geçmeden sidious üstün gücü ve hızıyla çevik bir hamle yaparak kılıcı windu'nun göğsüne doğrultarak gardını düşürür. ancak burada windu'yu öldürmek yerine düelloyu devam ettirmeyi seçer (romanda niyeti yazmasa da anakin'e, kendisine ihanet edildiğini göstermek amacıyla diye düşünüyorum). yalnız bu bu kararı verirken bile windu'yu sonunda alt edeceğinden son derece emindir, yenilme numarası yapmayı planlamaz. bu andan itibaren de windu ilk defa vaapad tekniğini kullanmaya başlar. sidious'un karanlık gücünden faydalanarak ve yansıtarak sidious'un hızına erişir ve zamanla karşısında karartı gölge olarak görünen sidious artik windu'nun gözünde net bir görüntü alır. düellonun devamında windu sidious'un bir anlık korktuğu kırılma anını ön görür ve o an geldiğinde sidious'u silahsız bırakır.

devamı ise filmde gösterildiği gibi gerçekleşir. sonuç olarak sidious fırsatı varken windu'yu öldürmemiş ve devamında ise windu, sidious'un kendi gücünü kullanılarak ve yansıtarak onu adil bir şekilde yenmiştir. yani windu'ya göre çok daha güçlü olan ve gelmiş geçmiş en güçlü sith lordu olarak gösterilen kişinin yenilmesine yine kendi gücü ve korkusu neden olmuştur.