entry'ler (37)

mullet stratejisi

internet siteleri kullancıların içerik üretmesi ile trafiklerini arttırmak isterler. fakat kullanıcıların yazdığı her şeyi kontrol etmek ne yazik ki mümkün değil. bunun için genelde ilk sayfanın iyi bir şekilde gözden geçirilip arkadaki sayfaların kontrol edilmeden kullanıcıların yorumlarına ve tartışmalarına yer verilmesi stratejisidir. detaylı bilgi için şu makaleyi okuyabilirsiniz:
http://www.simonowens.net...tegy-to-attract-new-users
aslında bu strateji uludağ sözlük`e de entegre edilebilir.

taha akyol

yazılarında fikirlerini desteklemek ve kanıtlamak için sosyolojik kavramları ya da okuduğu yabancı kitaplara başvuran köşe yazarıdır. Fakat okuduğunu ne derece anlıyor ya da bir yazı yazmadan önce ne kadar araştırma yapıyor, gerçekten ciddi şüphelerim var. örneğin geçenlerde bilimsel makaleler üzerine bir yazı yazmış. Yazısına şu linkten ulaşabilirsiniz: http://www.hurriyet.com.t...akyol/bu-bilimle-40490428.
bu yazıda diyor ki "bilimsel yayınlara gönderilen makaleler, incelemeler ve işlemler sebebiyle 3-4 yıl sonra yayınlanır."
bu cümleyi yazmadan önce gerekli araştırmayı yapsa bunun böyle olmadığını öğrenebilirdi. bilimsel makalelerin kabul süresi; alana, konuya ve dergiye göre değişmektedir. çoğu zaman bir sene içinde kabul alır. zaten mühendislik gibi alanlarda 4 senede kabul alacak bir makale güncelliğini kaybeder. bu arada yazdığı cümle hem yanlış bilgi içeriyor hem de türkçe olarak düşük bir cümle "... bilimsel yayınlara gönderilen makaleler" dergilere gönderilen makaleler diye yazsa daha doğru olurdu bence.

edib harabi

Birçoğunuz Erkan Ogur`dan (&ismail hakkı demircioğlu) şu Türküyü dinlemişinizdir: http://www.youtube.com/watch?v=Zlwe-mzDbVc

"ey zahit şaraba eyle ihtiram
insan ol cihanda bu dünya fani
ehline helaldir, na ehle haram
biz iceriz bize yoktur vebali..."

Bu güzel türkünün sözleri Edip Harabiye aittir. Tarzını biraz yunus emre`ye benzetiyorum. örneğin yunus emre der ki:

"ilim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır"

şiirinde kendini bilmekten bahseder. Edip Harabi`de bir şiirinde der ki:

"Kendini bileydin Hakk’ı bilirdin
Eğri yoldan doğru yola gelirdin
Bir sofraya konsan belki yenirdin
Böyle çiğ kalmayıp pişmiş olaydın."

O da kendini bilmenin önemini vurgular. Yine sevdiğim bir şiirinde şunları demiştir:

"Kimsenin hatasın göremez idin
Kendi noksanını bilmiş olaydın
Herbir söze cevap veremez idin
Benlik davasından geçmiş olaydın"

atatürk ün müslüman olmadığı gerçeği

işte bu başlık biraz önce açtığım başlığı tam olarak açıklıyor (bkz: maymuna soba yakmayı öğretmişler yazın da yakmış).

Bunlara bir iki tane bir şey ezberletmişler tekrarlayıp duruyorlar. Acaba merak ediyorum, başlığı açan kişi hayatı boyunca Atatürk hakkında bir tane kitabı baştan sona okumuşmudur.

Atatürk bu ülke için çok şey yapmış. yaptığı güzel işleri anlayacak kapasiteye sahip olmayan insanlar sık sık böyle şeyleri gündemi getiriyorlar. Bunlarla uğraşmayın gençler; gidin kitap okuyun kendinizi geliştirin, yabancı dil öğrenin faydalı şeyler üzerine vaktinizi harcayın. Bunlardan size ekmek çıkmaz. bu işin goygoyculuğunu yapan, bunu kendine meslek haline getiren çok çapsız yaratık var piyasada, size onlardan sıra gelmez!

maymuna soba yakmayı öğretmişler yazın da yakmış

Nereden duydum bu sözü hatırlamıyorum ama Türkçe`de en çok sevdiğim söz heralde budur. Günümüzde ülkemizdeki birçok sosyolojik olayı o kadar güzel açıkliyor ki bu sözün üzerine tez bile yazılabilir.

dave brubeck

Bana caz`ı sevdiren adam. Bütün parçalarını sevmekle beraber, en çok sevdiğim parçaları şunlardır:

1. Take five
2. Rondo a la Turk
3. I`m in a Dancing Mood
4. 40 Days
5. Take the a train

steven schnaars

1970`lerde yapılan yüzlerce tahmini toplayıp bunların doğru olup olmadığını değerlendiren bilim adamı. çalışmasından çıkan sonuç beni gerçekten şaşırttı. Yaptığı çalışmaya göre uzmanlar tarafından yapılan tahminler bile yaklaşık olarak %80 oranında yanlış.

Bu yüzden siz siz olun televizyonlarda ya da sağda sola uzmanım diye gezen herkesin görüşüne itimat etmeyin.

Steven Schnaars hakkında ayrıntılı bilgi için: http://zicklin.baruch.cun...ty/profiles/schnaars.html

islam oportünizminin öncüleri

islam oportünizminin öncüleri aynı zamanda kendi menfaatleri için bütün bir ülkeyi ateşe atacak kadar cani gruba verilen addır.

15 temmuzda olan kanlı darbe girişiminin üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra buraya uzun bir yazı yazmaya karar verdim. özellikle zaman geçmesini bekledim çünkü bu olaydan sonra fethullahçı terör örgütünün (fetö) nasıl hareket edeceğini gözlemlemek istedim. açıkcası gözlem yapmaya çok da gerek yokmuş, her zaman olduğu gibi beni şaşırtmadılar. aynı şeyleri deneyerek sonuç almaya çalışıyorlar. darbeden sonra bu örgüt öncelikle yurtdışında hızlıca lobi faaliyeti yapmaya başladılar (tabi bu lobi faaliyetlerini yıllardır anadolunun garip çocuklarından söğüşledikleri himmet paraları ve garip olmayan iş adamlarından al gülüm ver gülüm hesabına dayanan paralarla darbe öncesinde de yapıyorlardı). kendilerinin haklı olduğunu, herhangi bir olaya bulaşmadıklarını, türkiyedeki hukuksuzluklara karşı cesurca mücadele ettiklerinde (!) başlarına kötü şeyler geldiğini vb. hızlıca yaymaya çalışdılar.

yurtdışındaki çeşitli medya kuruluşlarının bunların lehine yayınladığı yazıları ve videoları dikkatlice okudum ve seyrettim. bunlar genelde içerik olarak benzer, yabancılar tarafından kaleme alınmış ya da hazırlanmış makale ve haberler. işin ilginç bir tarafı var. resmi gazetede yayınlanan 672 sayılı KHK ile bunların içinde olan 2346 akademisyen ihraç edildi. bu listelerde diyelim ki 10%luk bir hata olsun. geriye 2112 kişi kalır. bunun yanında bunları destekleyen yurtdışındaki çeşitli ülkelerde de akademisyenler var. fakat ne hikmetse bir tanesinin bile bu konu ile ilgili yayınlanmış adam akallı yazısı yok. ama zaten istelerse de yazamazlar. bunun iki nedeni var:

1. oyle bir yetenekde adamlari yok. tek kaynağa dayalı belirli kitapları okumaktan hepsi zombileşmiş. bunun yanında bu insanların hepsi özel bir görevi yapmak için yetiştirilmiş birer asker. içlerinde bir tane bile olayları derinlemesine yorumlayıp, analiz edecek bir tane bile adam yok.

2. içlerinde az da olsa yazabilecek kişiler belki olabilir. ama onlar da yazamaz. çünkü anlatılan şeylerin doğru olduğunu biliyorlar. yani yedikleri hatların farkındalar.

bu örgüt bir sivil toplum kuruluşu değildi. sivil toplum kuruluşu içindeki insanlar kod adı kullanmaz. kod adı ile kim iş yapar: 1. devletin resmi istihbaratı, 2. yasadışı iş yapan örgütler.

çakma akademisyenleri gibi millete kendilerini hoş göstermek için yaptıkları işlerin tamamı da fasondu. türkçe öğretiyoruz diyorlar acaba kime nasıl türkçe öğretiyorlar merak ediyorum. türkçe olimpiyatlarına katılan öğrencilerin tamamının bile türkçe bildiğinden şüpheliyim. heralde azerbaycanda kendi okullarından mezun olan çocuklardan bahsediyorlar türkçe öğretiyoruz diye ! ama onlarda zaten bu okullara gitmeden de türk kanallarından filan türkçeyi öğrenmiş oluyorlar.

bugüne kadar kaç tane fakir öğrenciye burs vermişler bunu da merak ediyorum. adamlar sınav yapıp başarılı öğrencileri alıp bedava okutuyorlar sonra da fakir öğrencilere burs veriyoruz diye ortada reklam yapıyorlar. üniversitede okurken kredi yurtlar kurumuna bağlı yurtlarda kalmıştım. ne hikmetse devlet yurdunda kalan öğrencilere genellikle belediye bursu çıkmazdı (bizim zamanımızda bu burs vardı, daha sonra iptal oldu). bu burs genellikle bu örgütün evinde kalan çocuklara verilirdi. bunlardan da bu parayı tabi gazete dergi parası diye söğüşlerlerdi.

yani kısaca hak yolunda bir iş yapmadılar, üstelik bir sürü gariban adamı da mahvettiler. bundan sonra böyle dini kullanarak adam sömüren ahlaksız, omurgasız grupların önünü kesmek için ciddi yasal düzenlemeler yapılmalı. yasal düzenlemelerin yanında sosyolojik olarak da ciddi çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum.

vizyon

bu kelimeyi heralde şu cümleden iyi başka bir şey açıklayamaz:

"You do not have vision my friend. If it costs $10 a gram here, imagine how much it will sell for in Miami." (Dostum senin vizyonun yok. eğer burada gramını 10 dolara satıyorsak, Miami`de ne kadara satabileceğimizi hayal et.)

Narcos dizisinde Pablo Escobar`a ait olan bir sözdür.

hastası olunan sözler

"büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. herkes senin aleyhin de bulunacaktır. herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. işte sen bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın. önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin. " mustafa kemal atatürk

1 69 boyundaki adama ulu önder demek

Bir orman düşünün, bu ormanda iri hayvanlar olabilir fil gibi ayı gibi, ya da zürafa gibi uzun hayvanlar olabilir. fakat ormanın kralı aslandır.

Not: Prensip olarak bu sözlük formatı dışında bir şey yazmak istemiyorum. özellikle gereksiz bir başlığa bir şey yazmak hiç istemem. ama dayanamadım, tam bir cehalet fışkırıyor bu başlıktan. Zamanında Atatürkü eleştiren muhalifleri bile kitaplarında anılarında onun ne kadar donanımlı bir insan olduğunu anlatır. örneğin Kazım Karabekirin paşaların kavgası kitabı. bunun yanında bir çok örnek verebilirim. biraz okuyun, sorgulayın ve herşeyden önemlisi hiç olmazsa birazcık düşünün ve ondan sonra konuşun. Yok bunları yapmak için gerekli meziyetlere sahip değilseniz bari susun sizi adam zannetsinler.

şener şen

Yavuz Turgul`un yeni filminde, holding patronu olarak rol alacak usta oyuncu.

nicholas britell

1980 doğumlu Amerikalı besteci, piyanist ve film yapımcısıdır. ilgimi "the big short" filmine yaptığı müzikle çekmiştir.

elde kalan elli gün kalır

çok veciz anlamlı bir atasözümüzdür. Zamanında bir işi yapmazsanız, o iş öylece kalır bir daha yapamazsınız ya da çok geç yaparsınız anlamına gelir.

ismet inönü atatürk ü anlatıyor

Abdi ipekçinin ismet inönü ile atatürk hakkında yaptığı röportajı içeren kitapdır. ayrıca bu kitapda inönünün atatürke ve atatürkün ona yazdığı mektupları da bulabilirsiniz.

m4y4

Konusu ile ilgimi çeken kitap. En yakın zamanda 3-4 tane almayı düşünüyorum. Birini kendim için diğerlerini de hediye edeceğim. Kitap ile ilgili bilgi almak için bu siteye bakabilirsiniz : http://www.m4y4.com/

islam oportünizminin öncüleri

eğer bize yardım etmezseniz şefkat tokadı yersiniz, yaptığınız işlerin bereketi olmaz ya da diğer dini kavramları değiştirip dünveyi kazanç çıkar elde etmek için saf temiz anadolu çocuklarını sömüren gruplar için gelecekte tarih kitaplarında kullanılacak terimdir.

oruç tutan kişinin karşısında yemek yemek

Her ramazan geldiğinde geleneksel olarak tartışılan konudur. fakat şunu kavramı hiç anlayamamışımdır: oruçluya saygılı olmak. soru şu oruç tutmanın nedenleri nedir? önce bu soru üzerinde düşünmeliyiz. diyanetin sitesine girdiğimiz zaman bununla ilgili uzun açıklamaları okuyabilirsiniz ama, orada bahsedilen açların, yoksulların halini anlama kısmı özellikle ilgimi çekiyor çocukluktan beri. maalesef ramazan dışında oruç tutan ya da tutmayan insanlar olsun bir çok kişi yediğini içtiğini her platformda paylaşıyor. yani bu ülkede asıl terbiyesizlik olan, saygısızlık olan şey bu.
yoksa gün boyunca oruç tutup akşam kendisine ziyafet çekecek insanların yanında yemek içmek herhangi bir saygısızlık içermiyor. işin mide bulandırıcı tarafıda akşam kendisine ziyafet çekecek ve ramazan dışında istediği her şeyi alabilecek maddi güce sahip olan insanların sadece ufak dünyevi kişisel çıkarları için bu konuyu kullanması.

duygusal öz denetim

Nevzat Tarhan tarafından hedef uğruna duyguları erteleyebilme beceresi olarak tanımlanan kavramdır. Zaten öz denetim sözcüğü dürtüleri kontrol etme anlamına gelmektedir. Buradan yola çıkarak farklı durumlar karşısında hedefimize ulaşmak için duygularımızı kontrol altına alma şeklinde de yorumlayabiliriz.

halo etkisi

daniel kahneman`ın "thinking fast and slow" kitabında çeşitli örneklerle anlatılmış, kısaca ilk izlenim olarak tanımlanabilecek kavramdır.