bugün

entry'ler (78)

hadım paşa

18. asır osmanlı devlet adamı. asıl ismi fevri'dir. 1675'de kayseri'de doğdu. devşirme usulü ile ıstanbul'a geldi. enderun'daki tahsili sırasında nazik ve kibarlığıyla meşhur oldu, "haremlik adam" olarak tabir olundu. 1701 yılında harem ağa-yı sâlisliğine getirildi. vazifesinde göz doldurduğundan az zamanda harem baş ağalığına yükseldi (1703).

tüm osmanlı harem ağaları gibi hadım edilmişse de baş harem ağalığı sırasında bilinmeyen sebeplerden ötürü azıp padişahın gözdelerinden hûn-efşân'a saldırdı. olayın hemen ardından azledildi, mahkemenin ardından idama mahkum oldu. infazıyla görevlendirilen yeniçerilerce mâbâdından kan gelene dek cinsel istismara uğradı, ardından asılarak öldürüldü.

affedilmez, yüz kızartıcı suçu sebebiyle cesedi sarayburnu'nda denize atılmıştır. (23 mart 1704)

tombalacı ahmet paşa

18. yüzyıl osmanlı devlet adamı. 1703'de bursa'da doğdu. ermeni asıllıdır. enderun'da eğitimi sırasında göz doldurdu. hadım paşa'nın yardımıyla bostan ağası oldu.
kaynaklarda haris, yalancı, cimri olarak bahsedilen tombalacı paşa riyaziyat ve cebirde geniş bilgi sahibi idi. "tuhfetül kibar fi fenn-i riyaziyat" adlı bir eser telif etmiştir.
parayı çok seven tombalacı ahmet paşa, tersane eminliği'ne getirilince kah gizli kah alenen kumar oynatmaya başladı. evvelce bilinen zarlı oyunlardan farklı olarak bir kese içine birden kırk dokuza kadar rakamları doldurup, hazırladığı koçandaki sayılara uygun çekenlere ikramiye verirdi. bu sebeple "tombalacı" olarak anılmaya başlandı.

1789'da vefat eden tombalacı ahmet paşa bahçekapı'da inşa ettirdiği mescidin haziresine defnedilmiştir. mescit, 1903'de yanmış uzun yıllar tamir edilememiş ve harap kalmıştır. tarihin cilvesine bakınız ki, 1952'de mescit ve haziresi tamamen kaldırılarak yerine bugün milli piyango bahçekapı şube müdürlüğü olan bina yapılmıştır. böylece çağdaş anlamda şans oyunun mucidi tombalacı ahmet paşa ile devletin piyango kurumu aynı noktada buluşmuştur.

kabus dingildore

j. k. rowling tarafından yazılan harry potter serisindeki kurgusal bir karakter. romanlarda sıkça anılsa da film uyarlamalarında kendisine yer verilmemiştir.

kabus dingildore, albus dumbledore'un (dambıldor) baba bir ana ayrı kardeşidir. dumbledore'dan üç yaş küçüktür. ağabeyiyle sık sık kavga ettiğinden ve geçimsiz bir çocuk olduğundan ingiltere'den çok uzağa, lübnan'a ilm-i sihr rüşdiyesine bir nevi sürgüne gönderilmiş, buradaki eğitiminin ardından yine lübnan'da bulunan ilm-i esrar ü cinn idadi ve sultanisi'nde eğitim görmüş, ardından dönüp cadı ve büyücülük okulu'nda staj yapmıştır.

ağabeyinin aracılığı -torpil de denebilir- sayesinde yetkin olmamasına rağmen cadı ve büyücülük okulu'na hoca olarak kabul olunmuştur. on iki sene boyunca üç harflilerle seks, gibiş teknikleri, seksolojiye giriş dersleri okutmuştur. büyü değneğini fena ve akla gelmez maksatlar (mâbâdına sokmak gibi) için kullandığı rivayet olunan dingildore, "değnekle yaratıcı eylemler" adlı bir dizi konferanslar da vermiştir.

romanlarda ağabeyinin aksine tutuk zekalı denilecek kadar zayıf akıllı, taşkın duygulu, kaba ve hırpani tavırlı tasvir edilir.

süleymaniye kurufasülyecisinin lezzet sırrı

öncelikle süleymaniye kurufasülyecisi ali bey'in bana verdiği bu mühim sırrı ifşa ettiğim için özürle girime başlıyorum.

efendim, bilenler bilir süleymaniye kurufasülyecisi pek meşhurdur. ıstanbul'a gelip de (dikkat edersen "ıstanbul" dedim.) bu şehirde yaşayıp da bu lezzet menbaını ziyaret etmeyen yok gibidir.

bir asra yakın bir zamandır lezzet ve kalitesinden ödün vermeden midelere bayram ettiren bu kurufasülyenin sırrı nedir? pek çok kimse "fasülyenin cinsi" der, bazısı yağından olduğunu iddia eder, kimi de özel bir baharat terkibi konduğunu söyler durur.

fakat aslında hiçbiri değildir.

olayın aslı şu. ikinci cihan harbi sırasında et çok pahalanmış. kurufasülyeye et bulamaz olmuşlar. ali bey'in aklına kasaptan sakatat almak gelmişse de onlar dahi ateş pahası olmuş. sadece eşeğin -afedersiniz ama- sikini almaya güç yetirebilmiş. neyse kasaptaki sekiz-on kadar eşek penisini alarak lokantasına gelmiş. bir güzel temizleyip rendeleyerek yemeğe katmış. bir de ne olsun? yemekte başka bir tat, başka bir koku, başka bir aroma... ne eşi var ne benzeri. kısacası yokluk, muhteşem bir lezzetin doğuşuna vesile olmuş.

bu başarılı tecrübenin ardından kurufasülyecimiz bu lezzet iksirini yemeğe hep katmış. fakat eşeğinkinin yetişmediği zamanlar da bazen katır ve atın -erkek olanlarının- tenasül uzuvlarını da katıyormuş. aralarında lezzetçe hiçbir fark yokmuş.

şimdi aranızda tiksinenler olabilir. o arkadaşlara kokoreçin de barsaktan yapıldığını hatırlatıyor, bu müthiş lezzetin keyfine yoğunlaşmalarını istirham ederek girimi sonlandırıyorum.

afiyet olsun.

kavalın beş para etmez bir enstrüman olması

zuhaha. evet linkler, ermeni isimleri, swf'ler tamam kaval dünyanın en güzel enstrümanı. oldu mu?

ya şu taşracılıktan, tezek hayranlığından kurtulun be. bu ne kendi halkını ne de kültürünü küçümsemektir. bu bir tespit. bir de cahil cühela diyenler var. ulan elinize düdük versem onu bile çalamazsınız.

okuyun biraz:

http://www.odatv.com/n.ph...en-yok-edildi--1006101200

babek

hürremiler harekatının lideridir. müttefiki rüstem hırrımî ile aynı akıbete uğramış, araplar tarafından öldürülmüştür.

(bkz: hürremiler harekatı)
(bkz: hırrımiler)
(bkz: rüstem hırrımi)

kavalın beş para etmez bir enstrüman olması

kendini dünyanın merkezinde yahut bi' sike derman olmuş halk sanan insanlar bu delikli çubuğu savunurlar.

bizimki batı özentiliği değil, hakkı teslim etmek. bunu kabul edin. ne gerek var "özenti, batıcı, ezik" deyip bıdı bıdı etmenin.

la gidin bir müzik tarihi kitabı okuyun.

kavalın beş para etmez bir enstrüman olması

müziğe dair bildikleri serdar ortaç ve şürekasından ibaret olanların katılmadığı tespit. itiraf edin, kaval ilkel ve yetersiz bir enstrüman.

bir de "al, bunu dinle." demeleri yok mu?! ha hay!*

gazi deli hüseyin paşa

on yedinci yüzyılda sadrazamlık yapmış devlet adamı:

http://tr.wikipedia.org/w...li_H%C3%BCseyin_Pa%C5%9Fa

uçkur çözdüren

selçuk eveler'in ilk şiir kitabıdır. otuz dokuz şiirden oluşur. kapı yayınlarından çıkmıştır.

ibn hamdi

dokuzuncu asırda yaşamış fars tarihçi. keşf üz zünûn'da cima ül âlâ ve usul-i tenasül eserlerini telif ettiği yazmaktaysa da bugün elde olan tek eseri tevârih'idir.

miladi 1002 yılında tebriz'de iran'ın kum şehrinde ölmüştür.

babek hürremi

(bkz: babek)

hırrımiler

iran, azerbaycan sahasında arap hilafetine karşı savaşmış siyasi-askerî güç. hırrımîler batı iran'da yaşayan ve kürt olduğuna inanılan hırrım halkından terkip olunmuştu. bu halktan günümüze pek az eser kalmıştır ve bu eserlerden farsçaya çok yakın bir dil konuşan halk oldukları (pek çok tarihçiye göre kürt) sonucu çıkarılmıştır.

hürremîler, azerbaycan ve kuzey iran'da hilafet ordusu'na karşı mücadele ederken onlarla işbirliği içinde olan hırrımîler batı iran'da hemedan, kum ve ahvaz şehirlerini savunmuşlardır.

babek kalesi'nin düşmesi ve hürremilerin lideri babek hürremi'nin yakalanmasının ardından hırrımîlerin komutanı rüstem hırrımi rey şehrinde parçalanarak öldürüldü. kanlı biçimde bastırılan isyandan sonra hırrımîler zorunlu göçe tabi tutularak suriye, ırak ve kudüs bölgesine yerleştirildiler.

hırrımîler isminin nereden geldiği tarihçiler ve filologlar konusunda ihtilaf konusu olmuştur. bazı dilbilimciler hır sözcüğünün farsça "har"dan (eşek) bozma olduğunu ileri sürerek hırrımîlerin inatçılıkları sebebiyle böylece anıldıklarını savunmuşlardır. tarihçiler ise bu ismin hırrımî erkeklerinin tenasül uzuvlarıyla alakadar olduğunu söylemişlerdir. ("hır" bugün kürtçede penis manasına gelmektedir.) bu iddialarına gösterdikleri delil dokuzuncu asırda tarihçi ibn hamdi'nin tevârih'idir:

"garbî iran'da bir halk mukimdir ki, emsaline az rastlanır. kadınları nazik ve latif, tebessümleriyle maruf; erkekleri hemen istisnasız pehlivan bedenlidirler. harp oyunlarında, ok atmada ve at binmede anadan doğma muvaffaktırlar. iran havzasında hırrımî erkeklerinin zekerlerinden her vakit zikrolunur. yılan misali kıvrak, ejder gibi güçlü, arslan hınçlı olduğunu işittim ki kimi gebe avratlar mezkur canavarı görünce karnındaki bebelerini korkularından düşürürlermiş. allah nazardan saklaya, gazabından koruya..." (tercüme-i tevârih, ibn hamdi, trc. kilisli refet bey, dersaadet, 1312.)

kavalın beş para etmez bir enstrüman olması

dünyadan türlü türlü enstrüman var. kimi yaylı, kimi üflemeli, kimi vurmalı. hepsi kendine göre bir karaktere ve geçmişe sahipler. az çok bir tarz yaratmışlar. ne yazık ki bir istisnası var: kaval.

anadolu halkı -türk demiyorum.- müzikten nasipsiz bir toplum, bunu kabul etmeye mecburuz. kaval da bu beceriksiz ve müziksiz halkın eğlencesi olmuş. eğlencesi olmuş diyorum çünkü "enstrüman" ve "kaval" sözcüklerini tek cümlede kullanmaya dahi utanırım.

ne kadar basit ve alelade. bir ağaçtan koparılan sopaya açılan deliklerle üretilmiş, ne hesap var ne kitap; pespaye.

kavalın aleladeliği onun dinleyici kitlesinden anlaşılır. hiç kimse "haydi kaval konçertosu dinleyeyim." demez, "kaval konseri varmış, gidelim." cümlesini duyamazsınız. kaval sesini seven tek canlı, koyunlardır.

biz koyun değiliz, ilkel bir enstrüman olarak müzik tarihinde yerini almış olan kavala da artık muhtaç değiliz.

yapılması gereken ilkokullarda blokflüt eğitimine -ki blokflüt kavalın fabrikasyonudur.- son vermek ve öğrencilere klasik batı müziğini sevdirerek, kulak kirleten iptidai seslerden muhafaza etmektir.

bir düşünün. kaval müzikte yaya kalmamızın önemli bir sebebidir.

yaran fıkralar

adamın biri çölde deveyi sikmek istiyormuş. azgın bir adammış. nihayet deveyi yakalayıp sikmiş. boşaldıktan sonra pişman olmuş ve ellerini semaya açarak demiş ki: "allah'ım! beni affet, yine şeytana uydum." deyince şeytan çıkagelmiş ve

- ulan gavad kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. yapıp yapıp benim üstüme atmayın.

demiş.

altmış dokuz hasan paşa

on yedinci yüzyılda yaşamış asker, devlet adamı. 1612 (bazı kaynaklara göre 1627)'de konya'da doğdu. gelecek vaat eden bir gençken keşfedildi ve enderun'a girdi. eğitiminin ardından hüdavendigar vilayeti'ne atandı. 1654'te vezirlik göreviyle istanbul'a döndü. Gazi Deli Hüseyin Paşa ile arasındaki husumetten dolayı kısa zaman sonra görevinden azledildi.

arpalık olarak verilen seydişehir kazasına yerleşen hasan paşa, şiir, inşa ve tercüme ile meşgul oldu. arapça, farsça ve hintçe bilen hasan paşa; kama sutra'yı türkçeye çevirdiğinden altmış dokuz lakabıyla anılmaktadır.

1669'da konya'da hanımıyla cima halinde iken vefat etti. mezkur şehirde medfundur.

3 haziran 1910 sivriada köpek katliamı

olayların abartıldığı operasyondur. şehrin emniyeti ve halk sağlığı için ne lazım geliyorsa o yapılır. şu anakronizmden kurtulamadı gitti yazarlar. her döneme kendi şartları içinden bakın. devletin memuruna maaşını ödeyemediği dönemde köpekleri ne yapalım? öldürmeyelim de besleyelim mi?

kara cahil, dünyadan habersizlerce "katliam" olarak nitelendirilen aslında toplum sağlığı için yararlı operasyondur.

yamyam style

yunanlıların büyük şarkıcısı Atila Tashannis'in son şarkısıdır. dinleyenlerin youtube yorumlarından tashannis'in yunanistan'ın yeni markası olduğu anlaşılıyor.

teşekkürler yunanistan!

http://www.youtube.com/watch?v=bpnDliGANtQ

lisedeki iddaa köşesi

geri zekalı yavrucakların köşesidir. "umarım kuponları yatar da kumarda bi' bok olmadığını anlarlar." derim hep. yoksa alacakları üç kuruş ile iddaa'ya bel bağlar bunlar.

öğrenmeleri gereken ilk şey şu: iddaa'da sadece sportoto aş. kazanır. gerisi faso fiso.

vizigötler

vizigötler asya'dan başlayan kavimler göçü neticesiyle yaşadıkları topraklardan roma üzerine yürüyen barbar halklardandır. bugünkü italya toprağını baştan aşağı tarumar ettiklerinden medeniyet tarihinde her türlü küfür ve beddua ile anılırlar. öströgötler'in dübürium boyunun düşmanla işbirliği yapmasıyla göte gelmişler ve tarih sahnesinde silinmişlerdir.

vizigötler sözcüğü vizigotların türk diline uygun söylenişidir. ilk kez doğu avrupa'ya giden türk halkları tarafından kullanıldığı kaynaklarda geçer. avrupalı tarihçiler bunu sadece selika ile alakalı olmadığını vizigötlerin eylemleriyle göt sıfatını hak etmelerinin önemli etken olduğunu yazarlar. bir diğer görüş de dübürium boyunun oyunuyla vizigötlerin göte gelmiş olmasıdır.

vizigötlerin en büyük liderleri götoğlu alamik'tir.