bugün

entry'ler (40)

haziranda giderken

nimetullah akın ın cahit zarifoğlu için yazdığı şiirdir.

yalnızım
hazirandan aklımda kalan sen
ve bir de
yazılmayacak şeyler vardır
adına yar deyip

içimizde yeşerir
iki günlük hasret
biz ki olanlardan çok uzakta
yüreğimizde bir yerde
bir rüzgar rahmeti saklar
bir de seni

sen ki söylenmeyen adını
şehrin orta yerine bırakıp gidersin
özlem başını yastığa koyar
yastığa şarkı söyler

denizler kıyımıza vurur
kimbilir hangi akşamüstünden kalan
bir sıcak duygu sarar güneşi
ve karanlıklar örter acı yanlarımızı
acıyan herşeyi
sen orda sarayda ağlarsın
ben ağacın altını mesken tutup
eski masallardan
olmaz ya
yine yanık yanık söylerim

ateşi şiire koyup gelirim
öyle uzak yerlerden
ucunda seni görürüm yolların
yolların uzadıkca uzar gölgem üstüne
ateşi şiire koyup gelirim

aklımız ermez
öyle uzun hikayelere
belki bir tek ellerimiz bakışır
ellerimiz gül toplar
bülbüllerin sesinden

ses ver ne olur ses ver
dağları yaradan adına
ses ver ki bitsin ızdırabı şiirin
uzun bir altın köprünün
kimbilir hangi ucundan gelir
gelirse rahmet

sen öyle dağın başında servi
ben burada nehrin kenarında susuz
ne kuşlar öter başımın üstünden
ne hazirandan teselli bulurum
bari biraz esinti bıraksaydın
eşiğe biraz senden
haziranda giderken

bütün insanları çok seviyorum

mansur mervan ın "tüm insanlığa kahve ısmarlamak; Aklımdan geçen bu " dizesini hatırlatmış başlıktır.

bir pantolona yapilabilecek en buyuk yamuk

cebinde bırakılan selpakla yıkamak. makineden çıkınca parça pinçik olan mendilin pantolonun her yanına yapışmış olması sinir krizine sebebiyet verebilir. bir de cebinde parayla yıkamak vardır ama o pantolona değil paraya yapılan yamuk olur.

yemekteyiz umit

(bkz: birden oynamak zorunda kaldık)

haha

tehlikeli oyunların başkişisi hikmet benol un gülüşüdür. belki de düşüşü.

türk beyniyle üretilmiş süper cümleler

intihar etmek tehlikeli ve yasaktır.

üçyüzbin

bu kıvırcık ateşten yalanlar
300.000
kimi sularca inanıyorum kimi zulüm yakıcı
çocuksu, deli deli zincirler boğuntusu gök
elimde kolumda senin seslerin var gel de aldırma
kadınları çıplak görüyorum koşup seni soyuyorum
bir açıcı gerdanlık görsem boynun aklıma geliyor bilemezsin
seni kentlere seni bankalar seni seni
300.000
seni zamansız ölümlere karşı koyuyorum hep aklımdasın
yükün ağır, bir irisin bir ufaksın yetiştiremiyorum 300.000
kapattığımız sağnak akşamları açtığımız sabahları
300.000
elimden tut beni acar balıklara alıştır
tekin durmayı öğret acıkmış aç kayalarda
gel anasız pencereme perde ol kurtulayım

kalk ellerini yıka bize gidelim
soyunur dökünür odalarda konuşuruz
bir o kaldı
300.000
odalara kapanmak odalarda konuşmak odalarda ölmemek
canımız çekerse sevişiriz dövüşürüz
300.000
benim yırtıcı kuşlara tutkum işte bundan ötürü
yadırgamadan gökyüzüne aşka acıkmaya alışkın
zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam

senin ağustos çeşmeleri yüzüne özlemle eğiliyorum
bir karşı durulmaz istek bir telaşla kendiliğinden
bir serin renk anlıyorum aydınlık gözlerinden sorma
sen zenginsin alırım tükenmezsin
allah gelene kadar sen olursun şiirlerimde bu bir
boş ver kavgalara kuruntu sorunlarına boğuntuya gelme
ben adını demesem de anlıyorsun
300.000
ü ç y ü z b i n
cümbür cemaat aşka abanıyoruz

(bkz: turgut uyar)

nar tanelerini sayan insan

bir bilmeyece ortak olmak isteyen insandır.

tehlikeli oyunlar

'kelimeler albayım bazı anlamlara gelmiyor. '

bakmalar denizi

Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar
Pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması
Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında
Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı
Gördüm ama şey, gördüm ama nasıl, gördüm ama bu kadar göz
Aynı bir gözler denizi, aynı bir o kadar canlı.

Bakmalar görüyorum, gök ortası gibi karşımda
Bulutta göz, uçakta göz, derinlikte göz
Göz oluyorlar birden, bu gözler de yatağa iç yapanları
Masaya üst yapanlar bunlar, atlara atca parlaklık
Yılandan çöreklenmeyi, kediden uyuşmayı çıkaran bunlar da
işte uzunlardan ayak, işte beyazlar beyazından kalabalığı
Bakmalar görüyorum durmadan göz olan bakmalar
Başlama gözleri, çocuklu, masallı, sinemalı.

Okşama gözleri vardı gel git eden parmaklarıma
Aşklardan gelenleri aşkı da bir kullanışlı yapan
Caz bakmaları, düğün bakmaları, dudaklar taşıyan bakmalar
Bakmalar, ateşte, suda havagazında
Ateşten, sudan, havagazındandı gözleri-
Kar gözleri, soğuk -güzel,buğu gözleri hamamlarda
En harlısı bu: savaşlarda, en ışısızı ölülerdeki
Bitti gözleri onlar bitti.

(bkz: edip cansever)

pinhan

insanın dört unsurdan ibaret olduğunu söyler ve bunu da kitapta bölümlerce anlatır. " safra dediğin ateştir; tabiatı sıcak ve kuru. kan dediğin havadır; tabiatı sıcak ve rutubetli. balgam dediğin sudur; tabiatı soğuk ve rutubetli. sevda dediğinse topraktır; tabiatı soğuk ve kuru. ola ki bu dördünden herhangi biri ötekilere galip gelirse o vakit vucut hastalanır."

soru

Artık beni parktaki ağaç bile anlamıyor
Siyah kedinizin kuyruğunda sallanan zaman

Bir zamanlar sevinçle giyindiğim
Ak bir güvercin kanadı gibi gururla giyindiğim
Temiz ve mavi giysim değil artık.

Yalnız imkansızlığı mı anlatır bir bulut
Yağmaya hazır bekliyorsa gökyüzünde.

erdem bayazıt

çocukların soruları

6 yaşındaki küçüğün sorusu; biz gerçek miyiz?

özlenen tv program ve programcıları

(bkz: ruhsar) diziydi o be. neyse özledim. özlem yazdırıyor. idare edelim.

baksana seninle bir şey konuşacağım

bir itiraf sahnesi de olabilir.

ssuu

çölden gelmiş gibi bir niki var. hoşgelmiş.

zemin katta oturmak

hep bacak izlemektir.

kardeşe yapılan işkenceler

çayına parfüm sıkmak
yüzüne tükürür gibi yapıp son anda geri çekmek
içine birşey atıp sonra böcek var üstünde var diye bağırıp ağlatmak
link diye tadı iğrenç olan maydonoz suyu içirmek
üstüne yastık kapatıp birkaç dakika tutmak.

annelerin cocuklarina fedakarliklari

oruçlu olduğu vakitlerde bile kahvaltıyı akşam yemeğini hazırlayıp önüme getirmesi.

aşk

aşk, sevgilinin cemalini görme heyecanı ve sonsuzluğu içinde bulunan kimsenin kalbinin galeyan etmesi ve coşmasıdır. aşk, aşığın sevgilisinin ismini ve zikrini kalbinden bir an bile ayırmamasıdır. aşk, aşığın maşukla birlikte olmasıdır. aşk, hayatın özüdür. aşk, kalpte sevgilinin sevgisinden başka bir şeye yer vermemektir.

kuşeyri