bugün
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar9
- nazar değdi sözlük11
- çabuk vazgeçen insan8
- crop giyen erkek10
- sözlük kızından gelin olmaz22
- hamas bir terör örgütüdür23
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge11
- fatih terim'in yuhalanması9
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip8
- vatandaşlık farkı alan otel25
- icardi190529
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (14)
(bkz: işini sevmek)
Birisi sahte olduğumu söylemiş. Olsam ne yazar, olmasam ne yazar? Sırf bunları söylemek için hem üye olmaya bahanem oldu hem de gerçekleri söylemeye.. Siz dediklerime karşı çıkarsınız veya benimsersiniz bu kadar basit.
Oyların ufakla vs. alakası yok.
Misal örnek vereyim. HAYIR diyen ve protesto edenlerin son kalesi Oy ve Ötesinin referandum değerlendirmesi:
"Toplam 166.679 tutanaktan 158.181 tekil tutanak T3 içinde teyit edildi. Tutanakların %94.9‘unun sağlamasını yaptığımız T3’te, Bayburt, Erzurum, Ağrı ve Gümüşhane‘de %40‘ın altında sağlama yapabildik.
Bu oy sayısının Türkiye genelindeki toplam geçerli oy sayısına oranlandığında etkisinin %0,22 olduğu belirlenmiştir; resmi Sandık Sonuç Tutanağı ve Sayım Döküm Cetvellerine göre oy sayısı değişiminin de 5 bin civarında olduğu göz önüne alınınca buradaki doğrudan etkinin %0,01 seviyelerinde olduğu öngörülmektedir."
Sonuç olarak halkın iradesi sandığa yansıdı. Daha hala bunun üzerinden protesto edeceksen şahıslara değil istatistiklere tekrar bakmanı öneriririm.
Oyların ufakla vs. alakası yok.
Misal örnek vereyim. HAYIR diyen ve protesto edenlerin son kalesi Oy ve Ötesinin referandum değerlendirmesi:
"Toplam 166.679 tutanaktan 158.181 tekil tutanak T3 içinde teyit edildi. Tutanakların %94.9‘unun sağlamasını yaptığımız T3’te, Bayburt, Erzurum, Ağrı ve Gümüşhane‘de %40‘ın altında sağlama yapabildik.
Bu oy sayısının Türkiye genelindeki toplam geçerli oy sayısına oranlandığında etkisinin %0,22 olduğu belirlenmiştir; resmi Sandık Sonuç Tutanağı ve Sayım Döküm Cetvellerine göre oy sayısı değişiminin de 5 bin civarında olduğu göz önüne alınınca buradaki doğrudan etkinin %0,01 seviyelerinde olduğu öngörülmektedir."
Sonuç olarak halkın iradesi sandığa yansıdı. Daha hala bunun üzerinden protesto edeceksen şahıslara değil istatistiklere tekrar bakmanı öneriririm.
Süleyman Özışık:
"Sokaklarda eylem yapanlar ne istiyor?
Referandum sonrası sandıklarda usulsüzlük yapıldığı iddiasında bulunan bazı muhalifler sokaklarda eylem yapmaya başladı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun bazı mühürsüz oyları geçerli kabul etmesini gerekçe olarak gösteriyorlar.
izin verirseniz, önce mühürsüz oyların nereden geldiğini ve YSK tarafından neden kabul edildiğini konuşalım. Herkesin anlaması için yaşananları tane tane ve tüm ayrıntıları ile anlatmaya çalışacağım..
Öncelikle şunun bilinmesinde fayda var.
Mühürsüz pusulaların tek bir tanesi bile sahte değil. Hepsi YSK tarafından basılmış birebir gerçek pusulalar. Türk Lirası'nda olduğu gibi ışığa tutulduğunda YSK'nın ismini filigranlı olarak görebiliyorsunuz.
Seçmen tarafından basılan "tercih" mührünün sahte olmadığı da sandık başındaki tüm parti temsilcileri tarafından kabul ediliyor.
Peki sıkıntı nerede?
Sandık görevlileri, tamamen gerçek olan bu oy pusulalarının içine konulduğu zarfların arkasına mühür basmamış. Bir başka deyişle mühür vurma işlemi unutulmuş!
Kim unutmuş?
AK Parti'yi, CHP'yi, MHP'yi, HDP'yi ve diğer partileri temsilen sandıkta görev yapan kişiler unutmuş.
Sayım işlemi tamamlandıktan sonra, oy zarfları yine tüm görevlilerin gözü önünde, YSK'nın gönderdiği torbaya konulmuş, torbanın ağzı mühürlenerek kapatılmış.
Sonra aynı görevliler yine hep beraber bu torbayı polis nezaretinde bölgelerindeki il ve ilçe seçim kurullarına götürmüş.
Ve işte tam bu sırada zarfların arkasına mühür basılmadığının farkına varılmış. Orada bulunan tüm parti temsilcileri meselenin unutkanlıktan kaynaklandığını kabul ettikten sonra durum Yüksek Seçim Kurulu'na bildirilmiş.
Burası önemli...
Yüksek Seçim Kurulu bu bilgilendirme sonrası, Türkiye genelinde henüz tek bir oy dahi sisteme girilmemişken, oturup toplantı yapmış.
Mühür basmayı unutan tüm parti temsilcileri pusulaların ve zarfların değiştirilmediğini, tamamen gerçek olduğunu kabul edince, YSK da oyların geçerli olarak kabul edilmesine karar vermiş.
Zarflar açıldıktan sonra parti görevlilerinin elindeki resmi tutanaklarla, torbalardaki oylar tekrar karşılaştırılmış ve birebir eşleşme sağlanmış.
Buraya kadar anlaştık sanırım.
"YSK daha önce mühürsüz oyların kabul edilmeyeceğini açıklamasına rağmen neden kabul etti" diye soruluyor.
Mesele şu ki YSK ilk kez böyle bir karar almıyor. Bundan önceki 5 seçimde birebir benzer kararlar alınmış.
Gerekçe çok basit:
Sandık kurullarının, yani sandık başındaki tüm parti temsilcilerinin yapmış olduğu hata nedeniyle vatandaşın siyasi iradesinin sandığa yansımasının önündeki engeli kaldırmak.
Bugün, "YSK nasıl böyle bir karar alır? Bu karar seçimi şaibeli hale getirdi" diyen CHP'lilerin, yukarıda bahsini ettiğim 5 seçimin 2'sinde mühürsüz oyların kabul edilmesi için resmi başvurusu dahi var.
En son 7 Haziran seçimlerinde yaptıkları itiraz var. Hem de, "Hile amacı gütmeyen hatanın vebali seçmene yüklenemez" ibaresiyle...
YSK orada da aynı kararı vermiş, "oylar geçerlidir" demiş.
Gelelim bir diğer meseleye...
Mühürsüz zarfların tamamında hayır oyları varmış gibi konuşuluyor ki bunun gerçekle uzaktan yakından alakası yok!
Hadi gelin buradan bir çağrı yapalım.
Zarfların arkasına mühür basmayı unutan parti temsilcisi sandık görevlileri ölmedi ya!
Hepsi aramızda ve yaşıyor.
Çıkıp ellerindeki resmi oy tutanaklarını, hayır ve evet oylarının sayısını medya ile paylaşsınlar. CHP lideri Kılıçdaroğlu, kendi partisini temsilen sandık başında bulunan görevlilerden bu resmi tutanakları kamuoyuna açıklamasını istesin.
istemez...
isteyemez...
Çünkü açıklanacak tutanakların, resmi seçim sonuçlarına yüzde 0.1 oranında dahi etki etmeyeceğini kendisi de çok iyi biliyor.
Demem o ki...
Sokaklarda eylem yapanların derdi seçime hile karıştırılması falan değil. Zaten dikkat ederseniz seçimlerin yenilenmesi gibi bir talepleri yok.
"Hayır, biz kazandık" diyorlar.
Yani "Referandumda kaybettiğinizi kabul edin ve eski köhne sisteme aynen devam edin, yoksa ortalığı yangın yerine çeviririz" diyorlar.
Bir başka deyişle, "Bu başkanlık sistemi kan akmadan gelmez" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'na kan ziyafeti çekmek istiyorlar.
Gezi'de yapamadıklarını bu kez yapabileceklerine inanıyorlar.
"Geçen sefer yanımızda PKK'lılar ve Meral Akşener'i destekleyen sözde ülkücüler olmadığı için Erdoğan'ı devirememiştik. Şimdi onlarla beraberiz ve başarabiliriz" inancındalar.
Ben buradan sokaklarda eylem yapanları uyarıyorum.
Eğer amacınız demokratik protesto hakkınızı kullanmaksa, bu konuda sınırsız hakka sahipsiniz! Günlerce, aylarca, hatta yıllarca bu eylemi devam ettirebilirsiniz.
Size kimse karışmaz, müdahale etmez!
Ama yok, eğer niyetiniz Gezi tarzı bir ayaklanma başlatmak ve Erdoğan'ı bir kez daha devirmeye çalışmaksa, bilesiniz ki o günler çok geride kaldı.
Bilesiniz ki bu ülkenin yüzde 52'si onun Cumhurbaşkanı olmasına yardım ettiği gibi, Cumhurbaşkanı kalmasına da yardım edecek.
Ölümüne hem de...
Sonra devletin kolluk kuvvetleri ve vatanı canından aziz bilen insanları karşınıza çıktığında, Fetöcüler gibi "Bizi tatbikat var diye çağırdılar" diye kıvırmak yok ha!
Ona göre!..
Dipnot: Şu eylemlerde akacak her damla kanın sorumlusu, "Bu sistem kan akmadan gelmez" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Ya ekrana çıkıp ortalığı karıştırmak isteyen kötü niyetlilere "Evlerinize dönün, biz hukuki mücadelemizi veriyoruz" diyecek, ya da ülkeyi fitne fesatlık yaparak kana bulayan biri olarak tarihler boyu lanetle anılacak."
"Sokaklarda eylem yapanlar ne istiyor?
Referandum sonrası sandıklarda usulsüzlük yapıldığı iddiasında bulunan bazı muhalifler sokaklarda eylem yapmaya başladı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun bazı mühürsüz oyları geçerli kabul etmesini gerekçe olarak gösteriyorlar.
izin verirseniz, önce mühürsüz oyların nereden geldiğini ve YSK tarafından neden kabul edildiğini konuşalım. Herkesin anlaması için yaşananları tane tane ve tüm ayrıntıları ile anlatmaya çalışacağım..
Öncelikle şunun bilinmesinde fayda var.
Mühürsüz pusulaların tek bir tanesi bile sahte değil. Hepsi YSK tarafından basılmış birebir gerçek pusulalar. Türk Lirası'nda olduğu gibi ışığa tutulduğunda YSK'nın ismini filigranlı olarak görebiliyorsunuz.
Seçmen tarafından basılan "tercih" mührünün sahte olmadığı da sandık başındaki tüm parti temsilcileri tarafından kabul ediliyor.
Peki sıkıntı nerede?
Sandık görevlileri, tamamen gerçek olan bu oy pusulalarının içine konulduğu zarfların arkasına mühür basmamış. Bir başka deyişle mühür vurma işlemi unutulmuş!
Kim unutmuş?
AK Parti'yi, CHP'yi, MHP'yi, HDP'yi ve diğer partileri temsilen sandıkta görev yapan kişiler unutmuş.
Sayım işlemi tamamlandıktan sonra, oy zarfları yine tüm görevlilerin gözü önünde, YSK'nın gönderdiği torbaya konulmuş, torbanın ağzı mühürlenerek kapatılmış.
Sonra aynı görevliler yine hep beraber bu torbayı polis nezaretinde bölgelerindeki il ve ilçe seçim kurullarına götürmüş.
Ve işte tam bu sırada zarfların arkasına mühür basılmadığının farkına varılmış. Orada bulunan tüm parti temsilcileri meselenin unutkanlıktan kaynaklandığını kabul ettikten sonra durum Yüksek Seçim Kurulu'na bildirilmiş.
Burası önemli...
Yüksek Seçim Kurulu bu bilgilendirme sonrası, Türkiye genelinde henüz tek bir oy dahi sisteme girilmemişken, oturup toplantı yapmış.
Mühür basmayı unutan tüm parti temsilcileri pusulaların ve zarfların değiştirilmediğini, tamamen gerçek olduğunu kabul edince, YSK da oyların geçerli olarak kabul edilmesine karar vermiş.
Zarflar açıldıktan sonra parti görevlilerinin elindeki resmi tutanaklarla, torbalardaki oylar tekrar karşılaştırılmış ve birebir eşleşme sağlanmış.
Buraya kadar anlaştık sanırım.
"YSK daha önce mühürsüz oyların kabul edilmeyeceğini açıklamasına rağmen neden kabul etti" diye soruluyor.
Mesele şu ki YSK ilk kez böyle bir karar almıyor. Bundan önceki 5 seçimde birebir benzer kararlar alınmış.
Gerekçe çok basit:
Sandık kurullarının, yani sandık başındaki tüm parti temsilcilerinin yapmış olduğu hata nedeniyle vatandaşın siyasi iradesinin sandığa yansımasının önündeki engeli kaldırmak.
Bugün, "YSK nasıl böyle bir karar alır? Bu karar seçimi şaibeli hale getirdi" diyen CHP'lilerin, yukarıda bahsini ettiğim 5 seçimin 2'sinde mühürsüz oyların kabul edilmesi için resmi başvurusu dahi var.
En son 7 Haziran seçimlerinde yaptıkları itiraz var. Hem de, "Hile amacı gütmeyen hatanın vebali seçmene yüklenemez" ibaresiyle...
YSK orada da aynı kararı vermiş, "oylar geçerlidir" demiş.
Gelelim bir diğer meseleye...
Mühürsüz zarfların tamamında hayır oyları varmış gibi konuşuluyor ki bunun gerçekle uzaktan yakından alakası yok!
Hadi gelin buradan bir çağrı yapalım.
Zarfların arkasına mühür basmayı unutan parti temsilcisi sandık görevlileri ölmedi ya!
Hepsi aramızda ve yaşıyor.
Çıkıp ellerindeki resmi oy tutanaklarını, hayır ve evet oylarının sayısını medya ile paylaşsınlar. CHP lideri Kılıçdaroğlu, kendi partisini temsilen sandık başında bulunan görevlilerden bu resmi tutanakları kamuoyuna açıklamasını istesin.
istemez...
isteyemez...
Çünkü açıklanacak tutanakların, resmi seçim sonuçlarına yüzde 0.1 oranında dahi etki etmeyeceğini kendisi de çok iyi biliyor.
Demem o ki...
Sokaklarda eylem yapanların derdi seçime hile karıştırılması falan değil. Zaten dikkat ederseniz seçimlerin yenilenmesi gibi bir talepleri yok.
"Hayır, biz kazandık" diyorlar.
Yani "Referandumda kaybettiğinizi kabul edin ve eski köhne sisteme aynen devam edin, yoksa ortalığı yangın yerine çeviririz" diyorlar.
Bir başka deyişle, "Bu başkanlık sistemi kan akmadan gelmez" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'na kan ziyafeti çekmek istiyorlar.
Gezi'de yapamadıklarını bu kez yapabileceklerine inanıyorlar.
"Geçen sefer yanımızda PKK'lılar ve Meral Akşener'i destekleyen sözde ülkücüler olmadığı için Erdoğan'ı devirememiştik. Şimdi onlarla beraberiz ve başarabiliriz" inancındalar.
Ben buradan sokaklarda eylem yapanları uyarıyorum.
Eğer amacınız demokratik protesto hakkınızı kullanmaksa, bu konuda sınırsız hakka sahipsiniz! Günlerce, aylarca, hatta yıllarca bu eylemi devam ettirebilirsiniz.
Size kimse karışmaz, müdahale etmez!
Ama yok, eğer niyetiniz Gezi tarzı bir ayaklanma başlatmak ve Erdoğan'ı bir kez daha devirmeye çalışmaksa, bilesiniz ki o günler çok geride kaldı.
Bilesiniz ki bu ülkenin yüzde 52'si onun Cumhurbaşkanı olmasına yardım ettiği gibi, Cumhurbaşkanı kalmasına da yardım edecek.
Ölümüne hem de...
Sonra devletin kolluk kuvvetleri ve vatanı canından aziz bilen insanları karşınıza çıktığında, Fetöcüler gibi "Bizi tatbikat var diye çağırdılar" diye kıvırmak yok ha!
Ona göre!..
Dipnot: Şu eylemlerde akacak her damla kanın sorumlusu, "Bu sistem kan akmadan gelmez" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Ya ekrana çıkıp ortalığı karıştırmak isteyen kötü niyetlilere "Evlerinize dönün, biz hukuki mücadelemizi veriyoruz" diyecek, ya da ülkeyi fitne fesatlık yaparak kana bulayan biri olarak tarihler boyu lanetle anılacak."
sırf bir müslümanın böyle yaptığı için çıldıran dinsizler var. kendilerine bakmıyorlar da gelmişler başkalarına ahlak dersi vermeye kalkıyorlar.
yanlızım ben, haydar haydar ve birçok şarkısını yeni keşfettiğim, hayranı olduğum sanatçı.
şimdilerde gördüğüm kadarıyla bir pop müziği 200 milyon izlenme alıyorken bu adamın 10 milyon izlenme sayısı alması beni üzüyor.
şimdilerde gördüğüm kadarıyla bir pop müziği 200 milyon izlenme alıyorken bu adamın 10 milyon izlenme sayısı alması beni üzüyor.
"PKK hayır diyor" dedi. Kısacası "VATAN HAiNLERi hayır diyor" dedi. Yanlış mı demiş yoksa tersini mi savunuyorsun?
Lafı evirip çevirip kendinizi de vatan haini yaptınız ya size helal olsun..
Lafı evirip çevirip kendinizi de vatan haini yaptınız ya size helal olsun..
Ümmetin sesini duymamaları!
Bazıları sırf kendisi müslüman değil diye neler de söylemişler. Size zaten karışan yok. Herkesi kendiniz gibi zannetmeyin.
Bazıları sırf kendisi müslüman değil diye neler de söylemişler. Size zaten karışan yok. Herkesi kendiniz gibi zannetmeyin.
Hava cıva desek de..
(bkz: youtube görüntü ekipmanı)
(bkz: youtube görüntü ekipmanı)
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in ilanının arefesinde, bir gece sohbet sırasında bir soru üstüne, "Hem Cumhurbaşkanı, hem de Halk Fırkası Genel Başkanı" olacağını açıklamıştı. Yani, "Partili Cumhurbaşkanı" olacaktı. Aynı sohbette, bir siyasi krizde Meclis'in feshedilmesi yetkisinin kimde olacağı konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkınca Atatürk aynen şöyle dedi: Millete müracaat eder, referandum yaparız!
Gerçek demokrasinin REFERANDUM olduğunu, HAYIR'da çıksa EVET'de çıksa Türk demokrasisinin zaferi olacağını anlamıyorlar.
Edit 1: Altta birisi demiş ki "Atatürk neden çok partili sistemi getirmeye çalıştı sanıyorsun".
Benim yukarıda ki mesajımda belirtmek istediğim nokta şuydu: "Millete müracaat eder, referandum yaparız!".
Yani bu yeni sistem neden getirilmeye çalışılıyor? Eğer maddeleri uygun buluyorsan EVET dersin bulmuyorsan HAYIR dersin.
Şimdi gelelim partili cumhurbaşkanlığına. Şuan ki sistemde başkbakan partili mi? Evet. Halk tarafından seçiliyor mu? Evet. Eğer 30 yıl öncesine bakarsak cumhurbaşkanını otel odalarında 2 parti birlikte uzlaşarak kukla olarak seçiyorlar mıydı? EVET.
Mevcut sistemde cumhurbaşkanı ve başbakan çift başlılık yaratmakta. Eğer bu iki makam yerine tek makam olursa çift başlılık olmayacak. Ee nasıl başbakan partili ise tek makam olduğunda da partili olabilir. Zaten çoklu sistem kaldırma diye bir şey yok. Bu çift başlılık mevzusunu belki Atatürk görünce o da düzeltmek isteyecekti! Sonuç olarak sistemlerin iyi veya kötü yanlarını zaman gösterir! Bu kadar sığ bakmamak gerekir.
Gerçek demokrasinin REFERANDUM olduğunu, HAYIR'da çıksa EVET'de çıksa Türk demokrasisinin zaferi olacağını anlamıyorlar.
Edit 1: Altta birisi demiş ki "Atatürk neden çok partili sistemi getirmeye çalıştı sanıyorsun".
Benim yukarıda ki mesajımda belirtmek istediğim nokta şuydu: "Millete müracaat eder, referandum yaparız!".
Yani bu yeni sistem neden getirilmeye çalışılıyor? Eğer maddeleri uygun buluyorsan EVET dersin bulmuyorsan HAYIR dersin.
Şimdi gelelim partili cumhurbaşkanlığına. Şuan ki sistemde başkbakan partili mi? Evet. Halk tarafından seçiliyor mu? Evet. Eğer 30 yıl öncesine bakarsak cumhurbaşkanını otel odalarında 2 parti birlikte uzlaşarak kukla olarak seçiyorlar mıydı? EVET.
Mevcut sistemde cumhurbaşkanı ve başbakan çift başlılık yaratmakta. Eğer bu iki makam yerine tek makam olursa çift başlılık olmayacak. Ee nasıl başbakan partili ise tek makam olduğunda da partili olabilir. Zaten çoklu sistem kaldırma diye bir şey yok. Bu çift başlılık mevzusunu belki Atatürk görünce o da düzeltmek isteyecekti! Sonuç olarak sistemlerin iyi veya kötü yanlarını zaman gösterir! Bu kadar sığ bakmamak gerekir.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in ilanının arefesinde, bir gece sohbet sırasında bir soru üstüne, "Hem Cumhurbaşkanı, hem de Halk Fırkası Genel Başkanı" olacağını açıklamıştı. Yani, "Partili Cumhurbaşkanı" olacaktı. Aynı sohbette, bir siyasi krizde Meclis'in feshedilmesi yetkisinin kimde olacağı konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkınca Atatürk aynen şöyle dedi: Millete müracaat eder, referandum yaparız!
Gerçek demokrasi şuan ki referandumdur. HAYIR'da çıksa EVET'de çıksa Türk demokrasinin zaferi olacaktır.
Gerçek demokrasi şuan ki referandumdur. HAYIR'da çıksa EVET'de çıksa Türk demokrasinin zaferi olacaktır.
"Uçağa bineceğiz ama havaalanı yapmayacağız."
"Araba sürmenize izin vericez ama yollar yapmayacağız."
"Karşıya nasıl geçerseniz geçin ama köprü yapmayacağız."
"Araba sürmenize izin vericez ama yollar yapmayacağız."
"Karşıya nasıl geçerseniz geçin ama köprü yapmayacağız."
Kurucu dahi olsa fikrini beyan etmesi kadar doğal bir şey yok.
Ben EVET vereceğim fakat kurucu eğer yazarlar üzerinde ayrıştırma yapıyorsa buna son vermesi daha iyi olur. Eğer üye olarak bizle eşit şartlarda propaganda yapıyorsa bence sorun yok. Fakat kendi yetkilerini kullanarak ön plana çıkarıyorsa yanlış olur.
Ben EVET vereceğim fakat kurucu eğer yazarlar üzerinde ayrıştırma yapıyorsa buna son vermesi daha iyi olur. Eğer üye olarak bizle eşit şartlarda propaganda yapıyorsa bence sorun yok. Fakat kendi yetkilerini kullanarak ön plana çıkarıyorsa yanlış olur.
Eğer referandumdan "EVET" çıkarsa ve bu durum HAYIRLI olursa;
EVET oyu verenler için sorun yok. HAYIR oyu verenler içinde yok. Çünkü elini taşın altına sokmadılar. Sonuç olarak kimse suçlu olmayacak. Tek kazanan olacak!
Eğer referandumdan "EVET" çıkarsa ve bu durum HAYIRLI olmaz ise;
EVET oyu verenler için ağır propaganda yapılacak, aşağılanacaklar. HAYIR oyu verenler biz verdik fakat onlar vermedi diyerek onları suçlu bulacak. Fakat EVET verenler ülkenin daha iyi olması için verdi.
Kısaca EVET verenlerle HAYIR verenlerin farkı bu..
EVET oyu verenler için sorun yok. HAYIR oyu verenler içinde yok. Çünkü elini taşın altına sokmadılar. Sonuç olarak kimse suçlu olmayacak. Tek kazanan olacak!
Eğer referandumdan "EVET" çıkarsa ve bu durum HAYIRLI olmaz ise;
EVET oyu verenler için ağır propaganda yapılacak, aşağılanacaklar. HAYIR oyu verenler biz verdik fakat onlar vermedi diyerek onları suçlu bulacak. Fakat EVET verenler ülkenin daha iyi olması için verdi.
Kısaca EVET verenlerle HAYIR verenlerin farkı bu..