Yeni Türkiye'nin en önde gelen spor (!) idarecilerinden biri...

Salomé - Chayanne
537 Cuba - Orishas
Clandestino - Manu Chao
A Dios Le Pido - Juanes
Oh Amores - Monica Molina
Liste uzar gider...

Buralar hakikaten pislik dolmuş 4 yıllık yokluğumda dedirtenlerden.

Kürek sporu jargonunda numara yapan kürekçiye denir. Ne numarası diye soracak olursanız, malum kürek zor bir branştır. Çekilen her kürek sizi daha da yorar. Bir teknede birden fazla kürekçinin bulunduğu kategorilerde, "nasılsa kimse anlamaz elimdeki küreğe ne kadar güç verdiğimi biraz dinleneyim bari" diye düşünüp bunu uygulayanlara kaşıkçı denir.

Toplu taşımalarda boş bulduğu yere oturduğu için, işlerine gelince kadın erkek eşittir diyen bas bas bağıran bayanlarımız tarafından da eleştirilenlerdir.

1976'da kurulan ve hentbol sporunu iyi yerlere getirmek adına 80'li yıllarda çok başarılı işler çıkaran, ancak şu an başındaki kişiler nedeniyle bu sporu ülkemizde unutulma aşamasına getiren insanların yönettiği federasyondur.
Son icraatlarına gelince; tam 3 yıldır bu seneki Dünya Liseler Şampiyonası'na katılmak üzere hazırlıklar yapan ve bunun için büyük yatırımlar yapan bir özel okulun 3 öğrencisine, milli takım kampına sınavları nedeniyle katılamadıkları için (ki sezon boyunca yapılan tüm kamplara katılmışlardır) Türkiye Lise Finalleri'nden 1 gün önce tam 5 resmi maç ceza vermişlerdir. Bu okul da eksik bir kadroyla yaptığı maçlar sonucu elenmiştir.

Önceleri özellikle geceleri yatmadan önce başlıklarını alt alta zevkle okuduğum sözlük idi. Fakat son zamanlarda görüyorum ki sözlükte başlık kirliliği had safhada. Her gece içerisinde türk, kürt, komünist, emperyalist, gs, fb, türban, am, göt, çük detayı olan başlıklar sadece sonlarındaki ekler değiştirilerek farklı farklı yeniden açılıyor. Bu da beni rahatsız ediyor. Tamam küfür etmek, deşarj olmak, geyik yapmak çok güzel de burada yapmayın nolur. Valla çok bunaldım. Ne bileyim belki de çok yalnız hissediyorum kendimi sözlüğe sarıyorum.

16 Ekim 2009 tarihine gün saydırandır. Yaklaşık 2 yıl önce bir gazete ekinde okumuştum Nefes filminin çekimlerine başlandığını. Haberi okuyunca ne çok sevinmiştim "sonunda" diyerek. Hatta açık yazmak gerekirse, "ulan travis git görüş de acaba sana da bir rol verirler mi en azından figüran olarak" demiştim kendi kendime. Aradan uzun zaman geçti ve Nefes filminden ses seda çıkmayınca üzüldüm proje iptal oldu sanarak. 2-3 ay önce bir sinemada fragmanını gördüğüm an, 2 yıl öncekinden daha çok sevindim çünkü karşımda gümbür gümbür gelen bir filmin görüntüleri vardı. Komando yürüyüş kararını hem gururla sayan hem de yüzlerce askere saydıran biri olarak tüm askerlik hatıralarım canlandı o an. Bazı yorumları okurken gördüm ki, bazı abiler, ablalar ve kardeşler henüz izlemeden filmin abartılı repliklere sahip olduğunu, hollywood özentisi olup hatta ırkçılık yaptığını yazmışlar. Ben o filmde anlatılan karakollardan birinde bulunmadım. Çoğu devremin askine, komutanlık/görev yaptıkları karakolların ya basılırsa ya da ne zaman basılacağı endişesini hiç duymadım. Acemilik dönemimdeki 50 metre sürünme parkurunda başımın üstünden geçen makineli tüfek mermilerini saymazsak, hayatımı tehlikede hiç hissetmedim. Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki, en azından fragmanlarında gördüğümüz diyalog ve görüntüler şu an bir yerlerde yaşanıyor. Fragmandaki astsubay üstçavuş belki er gibi tekmil veriyor ama o yüzbaşının anlattığı 45 saniyelik şehit cenazesi haberi gerçekten de yaşanıyor. Filmi çekim anlamında başarılı bulur ya da bulmazsınız ama lütfen sonunda bizim ordumuzda yaşananlarla ilgili yapılan bir filmi daha gösterime bile girmeden yıkıcı bir şekilde eleştirmeyelim.

Dün gece milli maçtan umutlu olmadığım için arşivimden alıp 2. kez izlediğim bir Tarantino yapımı. Tarantino bu filmi hem yazmış hem yönetmiştir. Samuel L. Jackson'un canlandırdığı Ordell karakteri gerçekten de insanı ürkütüyor ve rahatsız ediyor.

ibrahim tatlıses.

Dünyadaki tüm milletlerin ve cinsiyetlerin "kendini bir şey sananı" vardır. Madem ki başlığımız böyle, o zaman biraz da ben bahsedeyim bunlardan. Ki bu tabii ki tamamen subjektif bir gözlemdir. Yani kimse bana laf yetiştirmeye çalışmasın lütfen.
Efendim, benim en sinir olduğum olay trafikte yaya olanlarına yol verdiğin zaman, güzel olmamasına veya arkasından bakacak bir fiziğe sahip olmamalarına rağmen, suratlarındaki kendilerini beğenmiş "tabii ki yol vereceksin ben bir bayanım ha şöyle adam ol" tarzı surat ifadeleridir. Üstelik böyle bir durumda eğer arabanız da çok eski bir model değilse, yürüme tempolarında gözle görülür bir düşüş yaşanır. Bu esnada tek kaşları kalkık, göğüs ilerde ve baş dik bir vaziyettedir. Bu arada sırf şirinlik veya yalakalık olsun diye güzel bulduğu bayan yayalara olmayacak yerde yol veren erkek sürücüler de vardır ama o ayrı bir konu.
Yazılacak daha çok şey var ama güzeller güzeli değerli Türk kızlarımız içerisinden "kendini bir şey sananlar" daha da önemsenmemelidir ve diğerlerine ağırlık verilmelidir.

istanbul'un her yerinde reklam panolarını görmek mümkündür. Eğitimdeki ve sosyal aktivitelerindeki başarılarının var olduğu gibi hakkında bazı spekülasyonların da eksik olmadığı eğitim kurumudur. Bunun nedeni belki de reklam yaptıkları panolarda zaman zaman hayal ürünü cümleler kurmalarıdır. Mesela "2008 - 2009 Türkiye Liselerarası Bayanlar Hentbol Şampiyonu" gibi. Zira bu unvan Antalya Muratpaşa Lisesi'ne aittir. Bir başka özellikleri ise devralmadıkları okulları bile almış olduklarını söyleyip velilerin kafalarını karıştırmalarıdır. Ne de olsa kimse araştırmayacaktır ve onlar da istediklerini yazıp söyleyip duracaklardır. Öte yandan ödüllü çok büyük kampüsleri ve midillileri vardır. Ki bunlar da bir çocuğun eğitimi için olmazsa olmazlardandır.

isp. gidiyorum

Hayvan ve spor sevgisine sahip insandır.

Muhtemelen Trabzonludur. Bu arada istanbul izmir ve Bursa'dan daha güzel.

Dolmuşta olabilecek en güzel şeydir. ikincisi ise kimsenin senden parasını uzatmanı istememesidir.

Sonucunda hayırlı teskereler dilediğim ve jandarma komando asteğmenlik (foça 4.jandarma komando tugayı) hakkında yardımcı olabileceğim sınavdır. imreniyorum.

Orada tercüman olduğunu bilerek, sorusunu ana dilinde sorup, "vayyy be helal olsun süperiz ana dilimizde soru sorabiliyoruz" dedirten ve bazı zavallı, kompleksli insanlarımızın ve basınımızın olduğunu bize gün içerisinde hatırlatan bir gencimizdir. Haber değeri taşımayan normal bir olaydır. Zira köpek insanı ısırırsa değil, insan köpeği ısırırsa haberdir. Ki bu da, ingilizce soru soranların anormal bir olay yaptığını da göstermez. Yaa başlık baştan yanlış zaten.

Kararlılık göstergesidir. Buna karşılık bayanlarda ise şöyle bir durum vardır; "hayır dersem belki, belki dersem evet"

muhtemelen "en iyi yahudi ölü yahudi" dir.