bugün

entry'ler (43)

en sevdiği grup metallica olan kız

benim hanımdır.

hızlı bir girizgah yaptık evliliğe. bu yüzde bilmiyordum.

tüm ev eşyalarını siyah seçtiğinde anlamalıydım. hatta davetiyemiz bile siyah kırmızıydı. Cenaze evine davet misali.
anlamadım.

elbiseleri falan siyahtı ama, ben cool felan diyordum.

hediye olarak bir kez çiçekli böcekli etek aldım. giymedi. bir şey demedim.

çocuk doğdu. kız çocuğu. elinizden öper. kapı kapı siyah tulum falan arıyoruz. bulamadık tabi. beyaz aldık.

bir gün arabada giderken, radyoda metallicanın bir şarkısı vardı. kızımla beraber ezberden eşlik ettiler. işte o zaman anladım.

kızımı kurtarmalıydım.

tam iki senelik operasyon, taktikler, planlar ve büyük bir stratejiyle savaştım. nihayetinde kızım barbici, prensesci oldu. eşim de cistak cistak şarkılar dinlemeye başladı.

artık evimizde çiçekli böcekli koltuklar da var.

artık o metallica seven kadın, elinde bez temizlik yapan, bugün ne yemek yaparım diye düşünen iki çocuklu bir anneye dönüştü.

bahtiyarım.

kadınlara göre erkeklerin önemi

Parasız süs köpeği olarak kullanılabilmeleridir. Buldog cinsi en barışçıl kadını bile cezbedebilir.
Okumadan yanında kitap taşımayı sevenler gözlüklü olanları tercih eder.
Bir anlamda "lack" hissedene duyulan "arzu"dur kadını erkeğe iten. Garip olan erkeğin gitmesi ile eksik (lack) olanın loss (kayıp) olana dönüşmesidir. Bu lack–loss dönüşümü erkeğin önemini yüzyıllar boyu arttırmış ve günümüzde ataerkil yanılsamasını doğurmuştur.

Lack loss meselesi için (bkz: kadın buhranı) ve (bkz: nevrotik kadınlar)

şişman bir kadın seksi olabilir mi

(Bkz.: Hamile maşuk)

işkilli tencere tingiller

(bkz: işkilli kütük siktirgitder)

meb in 40 bin yabancı öğretmen getirmesi

yabancı düşmanlığını tavana zıplatan karardır.

totoloji

kalecinin bacak arasından gol yeme alışkanlığıdır.

feminist eleştiri

feminist eleştiri toplumun birçok sorununa parmak basmıştır mı acaba yoksa fol yokken yumurtlamış mıdır?

tam bir muamma.

ideot.

ideot.

ideotoloji.

edebiyatta psikanalitik eleştiri

genelde şöyle yapılır:

uzun kısa farketmez anlatımda kullanılan çubuğa benzer her şeye penis denir. iktidar simgesi sayılabilecek şeylere fallus denir. yazarın sorunlu olduğu erkek, baba; kadın, anne olur. ayna varsa "lacan"a, rüya varsa freuda, imgesel herhangi bir masal veya efsane öğesi bulunduğundaysa junga dipnot verilir.

sonuçsa genellikle aynı olur: fallus eksikliğindeki anlatıcı, bu eksikliği doldurmak için babayla tartışıyorr, anneyle sevişiyor; gelişme bölümünde ayna evresini yaşıyor ve sonuç kısmında parçalı bedeninin farkına varıyor (ya da bunu bütünleştiriyor).

yani anlayacağın herbir psikanaliz terimi bir edebi terimle buluşturulup, masturbasyon yapılır.

böylesi bir absürdlüğe düşmemenin yolları ise şöyledir: psikanaliz mevzusunu orjinal metinlerden okursunuz, bu orjinal metinleri birbirleri ile beraber okursunuz. Ardından edebi eleştiri kuramlarını özellikle sözlü kültürden de destek alarak araştırırsınız. ve edebi terimleri yerli yerine oturtursunuz.

en önemlisi de, yazılan eleştirinin psikanalitik bir inceleme olmadığını; edebi bir eserin psikanaliz yoluyla incelenmesi olduğunu kafanızdan bir saniye bile çıkarmazsınız.

tinerçi

toplumun kusmuğu. hepimizin suskunluğu. sistemin bize en yutturduğu viagrası.

ben taksimde, tinerci gördü diye orgazm çığılı atan ugg li gördüm ya.. hayatım işte o an bitti.

artık haykırışın bittği yerdeyiz. manifestolar işlemiyor. yazmak ise karalamak eyleminden bile daha bayağı ve gereksiz.

yerde gördüğü elma çöpünün sapını temizletir gibi, sokaktaki tinercilerin temizlenmesini istiyoruz.

allah belanı versin ugg li kız. senin sayende anlıyorum manifestoların neden erkekliği övdükten sonra, kadınları değil de anneliği övdüklerini. umarım o saplığında tıkanır, aksıra aksıra ölürsün.

susmak

kusmaktan tırsmaktır.

gözlerindeki ege de boğulmak isterdim

sözlerindeki gebeden doğurulmak isterdim. yok yok öyle değildi..

tözündeki sepette yoğrulmak isterdim. tüh bu da olmadı!

gözündeki çapakta soyunmak isterdim. erotizme kaçtı..

büzüğünün çeperinde kavrulmak isterdim. anlamadım.

gözlerindeki salaklıktan kurtulmak isterdim. hakaret oldu.

tabi ya.. akdeniz akşamları. sonra bir de aşkın şarabı. leyla ile mecnun. şirin ile fadime.. ahan da buldum:

gözlerindeki ege'de boğulmak isterdim. eti! eti! eti!!!

istanbul da hoş bir kız olmak

hoşt hoşt desem bir şey anlar mısın?

hoş kız ne demek ya.. daha kadın olamadın mı? hoşt! hoşt! uzak dur benden. bakire tribi bunlar..

kesin anarşistsindir de.. ateistliğinle de övünüyorsundur. kıçına sokarak nevaleyi, sefanı da sürüyorsundur. a bir de feministlik vardı di mi?

aman.. uzak kalsın. hoşt derim ben anca sana.. başka tanım da bulamam. taklidi geçtim.. ergen tribini de geçtim ya.. kaşarı "hoş" ile değiştirmene ne demeli?!

yakında tüm motorlar güzel, kaşarlar da hoş olacak. hadi monogami teyze uzaklaşalım senlen buralardan.

diyarbakıra da deniz gelecek. bu arada japonyadaki deprem burda olsa ne olurdu biliyor muydun? nükleer? dünya? çocuklar?

pardon ya.. zaten kıçın sallıyor tüm istanbulu. deprem dediğin bacak aranda var?!

hoşt! hoşt!

japonya da olan 8 9 luk deprem türkiye de olsaydı

istanbulda olsa tc yıkılırdı.

feminist

önce şunu dinle:

http://www.youtube.com/watch?v=olsdBXjsFww

güzel değil mi? çok hoş bir yorum. yani toplamda çok güzel bir çalışma olmuş. bunu demeyeni görmedim.

ama geçen gün bir feministle izledik videoyu.. ne dedi biliyor musun? "neden tüm çalanlar erkek?"

hani özetlemeye çalışırsam vardığı sonuç şu oldu:

tüm video esas üreticilerin erkek, kadınların ise süs olduğunu demeye getiriyormuş. videodaki arketipler kadını arka plana atıyormuş. bıdı bıdı.. vıdı vıdı..

allah belanı versin diyecektim. korktum ısırır diye..

işte feminist dediğin, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, güzellikte bok bulup, güzelliği bok yapandır diye de bir tanım koyup konuyu kapatalım.

taraf gazetesi ile yapılabilecekler

bir gazetenin ne kadar ayrımcı olduğuna dair bir doktora çalışmasına konu olabilir.

gazete muhabirlerinin akıldan ne kadar uzak olduklarına dair bir yüksek lisans tezine konu olabilir.

"kurgu ile gerçekler nasıl karışmaya başlar?" sorusuna cevaben bir edebiyat çalışmasında kullanılabilinir.

one nation under under god

tanrının altına bir defa yatmayla yetinmeyen milletin şansını iki defa denemesi.

(bkz: under under)

tanrı nın cinsiyeti

eski yunanlılara göre hemen hepsi oğlancıdır. bazıları toptur. anadolu toprakları çokça tanrıyı kadın olarak bildi (bkz: frigya). yahudilere göre kesinkes erkektir. güçlü bir komutan, savaşçı bir askerdir. araplar ise erkek ve notr arasında gidip gelmiştir.

hintliler biri değil sıfırı tanrı olarak görürlerdi (bkz: set theory). yani notr.

kadim taş halkları(paganizm de diyorlar), tanrıyı kadın olarak görmeyi seviyordu. mısırlılar için tanrı erkekti. ama kadın ona ulaşmanın yoluydu(cinsel birleşme anında tanrı katına ulaşırdınız).

hristiyanlar için zina yapan bir erkektir. isayı piç gibi bırakır yahudilerin arasına.

sümerler ilk tanrıyı erkek olarak düşler. sonra bu erkek kendinden kadını(yeryüzünü) var eder. sevişmeleri sonucunda da hava ortaya çıkar.

islam dünyasında bürokratlar denilebilecek ulemalar hep erkek diye diretse de , has düşünürler onu cinsiyetsiz olarak tevekkül eylerler.

modernizm sokrat ile başlattığı felsefesinde "hakikat arayışı" üzerine kurulur. ve ona göre tek gerçeklik hakikattır. ve "mind has no sex" sloganıyla özetlenebilirler. bu nedenle hakikatın cinsiyeti olmaz.

feodalizm orjininde kadını tanrı sayar. erkek onun koruyusudur.

avcı ve toplayıcılık zamanlarında kadın mucizedir. ancak kimi kabileler onu tanrıyı(erkeği) doğuran olarak görür, kimileri ise tanrının yüzü olarak.

kedigillerde tanrı erkektir, arılarda ise dişidir. karıncalarda da tanrıça vardır.

köpekler kadın erkek ayrımı yapmaz çiftleşme dönemi haricinde..

penguenler farklı farklıdır. ama çoğunlukla kadınlara tapılınır.

kuşların çoğunda dişiler öndedir. ancak evcilleştirilmiş kuşlarda erkekler tanrıdır.

sadece eşekler vardır tanrı kabul etmeyen.. güzel gözleriyle dünyaya bir derviş bilgeliğinde bakar, ve sessiz sedasız hiçliğe doğru yol alırlar.

anlam

meşgale, hırgür, tevaşe... kısaca hayatın içerisinde unutulan.. unutturulan.

kimi zaman gecenin üçünde uyku arasında, kimi zaman sigara molasında, kimi zaman da yalomu okurken hatırlanan.

bembeyaz bir yer hayal edin. tuz gölünün tam ortasındaymışsınız gibi.. ya da okyanusu kar doldurmuş, siz de kıyıdan en uzak yerdesiniz. üşümüyorsunuz. ve bir iskemlede kahve içip sigara tellendiriyorsunuz. işte o an içinize dolan huzurdur anlam..

anlamadan anlamsız konuşanlara inat, anlamlı insanlar ve günler dileğiyle.

ve son olarak:

(bkz: bu sabahların bir anlamı olmalı)

pamuk helvayı bitirip sapı elinde kalmak

(bkz: kağıt helva)

kısa boylu havalı kız

götü yere yakın kızdır. korkulur.