bugün

entry'ler (60)

kendime not

kendime not yazarken, kendimle girdiğim hararetli tartışma sonrası notumu sildim.
bu saatten sonra kendime söyleyecek tek bir sözüm yok
hala gerginim!

47 gündür mesajlaşılan kızın numarasını alamamak

47 gündür posta güvercini ile mi haberleşmiş denilesi arkadaş.

diyet içecekleri

her türlü tercihe saygı duymakla beraber bibuçuk iskender söyleyip yanına diyet kola söyleyenlere akıl sır erdiremiyorum.
iskender masumda bütün itlik serserilik kolada mı?

yazarların üniversitedeki ilk günü

yıl 2011 o zaman kıpır kıpırım. muğla üniversitesini kazanmışım, ilk ders gelmiş çatmış.

ortak dersti, amfide 200 250 arası sıfır kilometre öğrenci var. benimde huyumdur hemen kaynaşmam önce gözlem yaparım.amfiye girdim, ilk iki bölme dolmuş üçüncü bölme bomboş kalmış. üçüncü bölmenin en arkasına oturdum. sınıfa bakıyorum, kolonlara bakıyorum, masalara bakıyorum vay anasssını nası yerler la bura fıstık falan diyorum. devamında, yirmili yaşların sonunda tatlış bi kadın sınıfa giriyor bu kim demeye kalmadan, ben matematik hocanızım şuyum buyum diye anlatıyor kadın. oo diyorum güzelmiş buralar diyorum. neyse hoca klişe faslı atladıktan sonra ders işlemeye başlıyor. o ara sınıfı incele, kolonları incele, taşı toprağı incele derken dalıp gitmişim. kadıncağızın tahtaya gelmek isteyen var mı demesiyle kendime geldim. sınıfa döndüm kimseden tık yok, duramadım el kaldırdım. kadıncağızda haliyle beni seçti. koridordan inerken nerelisin sen dedi, istanbul hocam dedim. belli belli dedi tahtaya vardım.

-tahtayı sileyim mi?
+sil.
tahtayı bir güzel sildim. 30 saniye kadar sessizlik oldu, melül melül bakıştık.
-eee
+eee
-soru sormayacak mısınız hocam?
+soruyu sildin çocuğum.
-aaaa hocam dalmış gitmişim. tahtaya gelmek isteyen var mı kısmından sonrasını duydum kusura bakmayın. bir daha sorun, lütfen bir daha sorun.
hoca soruyu tekrardan sorar. bildiğim kümelerle alakası yoktur ama yine bir şeyler karalarım.
-oldu mu hocam?
+cıks olmadı
-hiç mi olmadı?
+hiç olamadı
-neyse hocam biz hep buradayız bir dahaki sefere artık. der ve yerime otururum.

evet, o ikiyüz küsür kişi okulun ilk günü beni böyle absürt bir şekilde tanıdı.
pişman mıyım. Hayır.

yazarların ilk sigara içtikleri yaş ve anıları

ilk sigaramı net hatırlamıyorum lise zamanları ondan bundan otlanmaya başlamıştım ama ilk paketimi hatırlıyorum.

lise ikinci sınıfım yaş 16 17 bir kız arkadaşım var ya da olacak tam kavrayamamışım. yaşı 19, hatta ilk zamanlarda reşit bile değilsin diye takılırdı benle. gel zaman git zaman etkilemeyi başarmışım gezmeye tozmaya başlamışız. ertesi güne sözleştik dershaneden alıcam o cafe senin bu cafe benim fink atıcaz. heyecanlıyım, yarına ilişkinin ismini koymaya karar vermişim, pır pırım falan. benim için bölüm sonu canavarını geçmek kadar önemli bir hal almış vaziyet.

ertesi günü cuppa cuppa beklerken hatun kişinin bir arkadaşı beni aradı. abi naber nasıl gidiyor derken nedense hava atasım geldi. yarın olayı bitiriyorum oğlum, bizden kaçar mı, eridi hatun, verem oldu aşkından gibisinden sapan saçma zırvalıyorum, kapatıyoruz.
velhasıl bu genç oğlanda aynı hatun kişiye karşı boş değilmiş. hemen bire bin katıyor, kılı kırk yarıyor masumane erkek muhabbettimizi üçüncü şahsa iletiyor. akabinde bölüm sonu canavarı üstüme oturuyor.

bende 2 bira bir paket sigara alıp geceyi hüzünle noktalıyorum.

çocuklarla girilen komik diyaloglar

5 yaşında yiğenime alet edevat almışlar doktorculuk oynuyor. Bende bi muayene olayım dedim.

-Zeynepcim çok öksürüyorum neyim var bakar mısın.

ilk olarak iğnemi yaptı sırtımı falan dinledi, sonra elinde bi çubukla kulağımı inceledi.

-neyim var doktor hanım?
+kulağın kirli

Neyse dedik amansız bir hastalık değil en azından, bulunur çaresi. Benden babasına sıçradı steteskoplar iğneler falanlar fıstıklar. Pürdikkat zeynepteyiz babasının nesi var merakla bekliyoruz. Uğraşı bittiği gibi atıldım ben.

-babanın nesi varmış zeynep
+hmm kılları gıdıklıyor.

sizce baba olur muyum

Pipin varsa neden olmasın.

dipte kalan sıcak çikolata

tam bir hayal kırıklığı
çikolata tozunun üstüne sıcak suyu eklersin olabildiğince soğuk kanlı ve dingin bir vaziyette karıştırmaya başlarsın. bu sefer olacak tamamen homojen bi karışım elde edeceğim ve kesinlikle sıcak çikolatanın bir gramı ziyan olmayacak dersin. ama olmaz. bardağın dibini görmenle birlikte bir hüzün çöker, mevsim sonbahar olur ağaçlar yaprak döker. başaramazsın yapamazsın diyenler yine yeniden haklı çıkar. sen tekrar inat edersin iki yudumda bir tekrardan karıştırırsın bu sefer olacak dersin ama yine olmaz. bardağın dibinde suya karışmamak için direnmiş o lanet çikolatayı mutlak görürsün.

edit:yöntemini bilen varsa söylesin abi, ben çok üzülüyorum.

1995 yılından hatırda kalanlar

afedersiniz mustafa diye yavşak bi çocuk vardı benden bi kaç yaş büyük. tek eğlencesi bisikleti üstüme sürmekti ibnenin, nasıl içerlediysem hala hatırlıyorum. bende kendimi garantiye aldığımda uzaktan şu tekerlemeyi söylerdim.

'mustafa mısır kafa niye sıçtın bizim dama dam senin malın mı eşek senin karın mı'

3 bira bir sigaraya 35 lira vermek

keyif yapmayın kardeşim, oturup iki muhabbet çevirmeyin, üzerine çok düşünmeyin, biz hallederiz siz çalışın, sabah 8 de kalkın işe gidin akşam 8 de yorgun argın eve gelin televizyonda vakit öldürün sorgulamadan yatın uyuyun yarın yine iş var demektir.

sigara içmemesine rağmen dişleri sararan insan

neden sarı olduğunu izah etmekte güçlük çekmemesi için sigaraya başlaması gereken insandır.

aslen nerelisin diye soran insanın amacı

amacı yoktur onun, muhabbeti kıttır. ee ne yapsın garibim anlatacak bir şeyi yoksa klişenin arkasına sığınıp kendini rahatlatacak.
bu arada aslen göçmenim abi.

sözlük yazarlarının itirafları

sevgili sözlük bu gece benim için oldukça tuhaf bi gece. öncelikle neden tuhaf onu anlatayım.
bundan bir kaç gün önce kız arkadaşım hödük olmam, duygusuz olmam gerekçesiyle bana olan hislerini yitirdiğini söyledi ve akabinde bitirdik. velhasıl bende neden bu kadar hödük ve duygularını yansıtmayan bir adam olduğumu sorgulamaya başladım. romantik bir adam değilim evet ama duygusuz değilim hissederim hissettiremem. bende bu durumu toparlayabilmek adına bir şeyler yapıyorum. iki üç gündür beraber olduğumuz zamandan daha fazla dışarıda vakit geçirdik, daha çok sohbet ettik, daha çok sokak gördük ve ben o yitirilen hisleri geri getirmek amacındayım. gelelim bu gecenin tuhaf tarafına.

saat 00.00 civarı aradım ne yaptığını sordum karnı açmış gelip seni alıyorum yemek yapıcam dedim. gittim marketten ton balığı ve makarna aldım beraber eve geldik ve ilk defa ton balıklı makarna yaptım. beğendiğini söyledi ama tadı benim hoşuma gitmedi. beğenmediyse de yapacak bişey yok sonuçta ilk defa yapıyorum. daha sonra saat 01.00 civarı uykusu geldiğini söyledi ve benim odama yatmaya geçti benim gelmemi istemedi çünkü biz arkadaştık. aradan beş dakika geçmeden odadan seslendi gittim baktım yatağım patlamış (şişme yatak azizliği). sonra oradan kalkıp diğer odaya yatmaya geçti. şuan büyük ihtimal uykuya dalmıştır.
birde biraz önce çantasına kendimce bir not bıraktım biraz şakacıklı romantik olduğu pek söylenemez. kendi mizacımla bir şeyler göstermeye çalışıyorum bakalım bu tuhaf hal durum ne zaman sonlanacak.
hee ben mi ben oturma odasında çekyatta uzanıyorum. uzanırken birde yazasım geldi.

bu gece tuhaf bi gece sözlük.

günde 15 milyar sigara tüketilen dünya

günde 15milyar sigara içen biz dünyalılar, bir araya gelip sigaraya verdiğimiz parayı biriktirsek ohoo neler neler yaparız. hiç bir şey yapamasak bu klişe muhabbeti yaparız.

neyse abi hiç bu muhabbete girmeyelim çay sigara keyfimizi bölmeyelim.

sözlük yazarlarının çocukken çok korktuğu kişiler

kişi değilde abi trafik canavarı sembolü vardı. böyle ellerini direksiyona kitlemiş, ağzını kocaman açmış, saçları jöleli gibi ürkütücü bir tip, ortasından da kırmızı şerit geçerdi bu canavarın. ben onu gerçek sanardım. trafikte birden ortaya çıkıp onun bunun arabasına çarptığını sanardım, rüyama girmişliği bile vardır.

velhasıl büyüdük daha beter tipleri bizzat trafikte kanlı canlı gördük. artık trafik canavarı sembolü bana sempatik gelir.

sözlük yazarlarının itirafları

ishalim sözlük. çok can sıkıcı ayıptır söylemesi büyük abdestim geliyor tuvalete gidesim gelmiyor.

yatağa getirilen kahvaltı saçmalığı

absürdlüğün eyleme döküldüğü saçma sapan romantizm hebelesidir.

ki zaten yatakta fosur fosur uyumakta olan, saçları sarmaşık olmuş, gözleri çapaklanmış hatun kişinin de o an kahvaltıyla bir alakası olacağını zannetmiyorum. alakası varsa da bu kendisinin suçu değil, salak saçma romantik komedi yazan senaristlerin suçudur.

çay içerken yapılabilecekler

sigara içmek, kitap okumak, laflamak vb. çay her zaman yan aktivitedir.
asıl zor olan çay içerken, çay içmekten başka bir şey yapmamaktır.

sakal uzatmak

bazı durumlarda ise amaç sakal uzatmak değil, sakalı kesmeye üşenmektir. uzuyor meret kesmeyince.

sözlük yazarlarının gitmek istediği ülkeler

brezilya.
bütün brezilya kalça sallama modunda, dışı seni içi beni yakabilir ama görünen bu. ya karnaval yapıyorlar ya da karnavala hazırlanıyorlar. kalça sallama yetisi olamayanlar top peşinde koşuyor. top peşinde koşarken samba yapabilen ultra yetenekli insanlar da mevcut.