entry'ler (10)

şaka maka derken 30 yaşına gelmek

Bu kişi, askerliğini bedelli yapmış olabilir. (bkz: bedelli askerlik)

dayak yeme anıları

Yurtdışı yaşamı süregelmektedir, yılda bir ya da iki kez Türkiye/Ankara'ya dönülerek kâh iş yapılır, kâh eğlenilir, fakat yaşanılan yerin Türkiye olmaması sebebiyle, gelinen ev genellikle aile evidir ve çok zaman geçirilmez.
Türkiye günlerinde her gece bir mekâna gidilir, tanıdık mekânlar 'oho, abi hoşgeldin.' derler, tanımadık mekânlar ise bazen mayına dönüşebilir, şöyle ki bundan dört yıl önce, Ankara'nın hafif yokuşlu Arjantin caddesinde kısmen nezih bir mekâna gittiğimde, değerli karım ve arkadaşlarımla güzel vakit geçirdikten sonra çıkışta öpüşerek vedalaşıp dağıldığımız pek güzel bir gün olmuştu.
Sonra hastalıklı sırtlan timsâli bir takım kalın montlu erkekler benim ve karımın yanına çıkışta ilişmiş; 'Yalnız kardeş, otomobili bize vermen gerekirdi, sen bizim yere parketmişsin, sıkıntı çektik, bugün haftasonu, 20TL ücret alacağız.' demişlerdi.
Ben de gâvur damarı, yurt dışındaki sırtlansızlık vs. bir kenara; 'Fakat otomobilin anahtarı bendeydi, parkı ben yaptım, yol belediyenin, siz kimsiniz?' demiş bulundum.
'Kardeş ekmek parası' ilâ, 'Dalga mı geçiyosun lan' kalıpları ile bana yaklaşan kişilere karşı tehdit hissettiğimde ise, ufak bir gözlem yapma şansım oldu.
'Gözlüklü, şişman sırtlan', 'iri şişman sırtlan', 'Cılız ama gözleri parlak sırtlan', 'Uzakta oturarak beni gözleyen sessiz sırtlan', 'otomobildeki karım.'

Derhal gözlüklüye yumruk attım, o yere düşen ve yamulan gözlüğünü toparlarken, iri şişman sırtlanın boğazına bir yumruk daha.

Gerçek bir kahraman, mükemmel yumruktör, ve karımın tek prens olan benim için mükemmel olan bu dövüş sahnesinden sonra, uzaktaki sessiz sırtlan sur borusu gibi bir ıslık üfler, ve sonsuz sayıda vale ortama girer.

Fist of the north star gazına gelen ben hepsine dalar, fakat bu güzel anı, kafama ve vücûdumun her noktasına yediğim tekmelerle, bol bol kafa şişmesi ile tamamlanır.
En son sürücü koltuğundaki değerli karım, perdeyi indirircesine otomobile binmemi ünlemler, ben bir fırsatta binerim, kapıyı çekerim, kapıya da tekme yiyerek kapıyı çökertiriz ve, vın.

işte böyledir.

hangi masala gitmek isterdiniz

Büyük bir HPV siğil krem stoğuyla kurbağa prens masalına gider, eczacılık ile kraliyetin altınlarını toplar, geri dönerdim.

kenzaburo oe

Oue Kenzaburo'nun '飼育', yani 'hayvan yetiştiriciliği', ya da daha vurucu Türkçe başlığıyla 'kurbanı beslemek' romanındaki 'keçi ve siyahi adamın birleşmesi konusu' hakkında anlatılmak istenen hakkında, bir öğrencisinin anektodunu size aktarıyorum. (Aşağıda kaynağını verdiğim siteki Japonca metinden 'muhtesem' rumuzlu kişi ve bu başlık katılımcıları için direkt çevirdim.)
''insan ve hayvanların türler arası evlilik yolu ile evlendirilmesi olayı Hint Mitolojisi'nde bahsi geçen bir olaydır. Güncel olarak da, cinselliğin/erosun bir ünlemi olarak 'Seni yiyiveririm.' ifadesi kullanılagelir. Yemek ve cinsel birliktelik, sembolik olarak birlikte anılması kolay özelliklere sahiptirler.
Bu yüzden avcı/toplayıcı halkların, ana besin maddesi olan türlere yönelik cinsel birliktelik isteği duymaları kolaydır. Sadizm ve mazoşizm kelimeleri de, bedenin hasarı ile cinsel zevk faktörünün bağlantılı olmasına ilişkin olgulardır. Avcının oku çekmesi de, mızrağı fırlatması da, erkeğin kadına karşı olan cinsel isteği anlamında metaforlardır. Normalde yolların kesişmeyeceği hayvanlarda dahi, insanın hayâl gücü ile hayvanlara böyle davranması, insanın daha da ne tuhaf bir hayvan olduğunu gözler önüne seriyor.''

Yani, siyahi erkeğin bu işi görmesi, görürken sevimli gösterilmesi dahi, insan doğasının tuhaflığını, kademe kademe ve olabildiğine çiğ görebileceğimiz bir hisler dünyası sunmuyor mu bize?

Kaynak; ' http://d.hatena.ne.jp/hojo_lec/20121205/1355244495 '

hiç yapılmadığı için gurur duyulan şeyler

insanlığa ve karşı cinse karşı yapılan düz, taş devri ayıplarından bahsetmiyorum dahi.
Kaçak göçmenlik, vize istismarı, vergi hırsızlığı gibi büyük, yere çöp atmak, tükürmek, yayaya kırmızı yanarken yayayken karşıya geçmek, otomobilde gerektiği her durumda sinyal vermemek gibi minör hareketler,
Hayvanları korumaktan çekinmek, kişisel hijyenden ödün vermek gibi olaylara hiç karışmadığım için gurur duymaktayım.

japonyada birşeyi eline vermenin sagısızlık olması

Doğru bilgidir. istisnaları elbet vardır.
Örneğin; evlilik davetiyelerinin elden verilmesi Japonya'da posta yolu ile yollamaktan daha kibar bir durumdur. Türkiye'de de eskiden olduğu gibi.
iki el ile verilir elbet. Fakat elden vermek, masaya koymaktan öte kuralları vardır.
Örneğin davetiyenin içerisinde katılıp katılınmayacağının yanıtı için, önceden pulu sizin tarafınızdan yapıştırılmış posta kartı vardır.

Elden verirken, adres yazmak, davetiyenin zarfını yalamak, ya da başka bir şekilde yapıştırarak açmayı zor kılmak gibi olaylar tabu olarak karşılanmaktadır.

Fakat her Japon da mükemmel kibar değildir, bu davetiyeye karşı LINE vb. aplikasyonlardan;
'bba ayıbettin geliriz.', 'gelirim ama para getirmem eha' tarzı arkadaşlık hatrını kanırtan yanıtlar da gelebilir.

Bazen adet olan zarf içerisinde para takdim etme işini trollüğe bağlayan, iş için bol bol Vietnam'a giden Japon arkadaşlar ise, zarfa yen değil değeri düşük Vietnam dong'u koyarak zarfı şişkin gösterme gibi hareketler de yapabilirler.

10 bira icmeye yonelten olaylar

Güneş henüz görünüyorken güzide müdavim pub'una gidilir, dostlar gelmeye başlar, kilise ya da goygoy dönüşünde olan elçilik personeli de akar, 3 kişi başlayan masa, 2 saat içerisinde 12 kişi, sonra 15 kişi olur, çişe gidesi olan, iç mimari ve koltuk/bar taburesinin yeri sebebiyle kolay kolay gidemez, 2 haftadır gelmeyen birisi görülür, gaza gelinir, bira dökülür, yeni tanışmalar olur, birinin kuzeni gelir, elçilik personelinin bir bölümü döner vesaire derken, gece olur.
Buraya kadar 7-9 bira zaten içilmiştir, geriye bir ispanyol, belki ingiliz, sarhoşluğu çok pis bir adam, her söylenilene 'Hayır öyle değil, öyle de değil.' diyerek yanıt vermeye başlayan huysuz, bir sıkı fıkı dost kalır. Bir de arkada karanlık masalarda 2-3 müşteri.
Biraz da öyle cebelleşilir, gün içinde sırasıyla konuşulmuş otomobiller, at türleri, din, siyaset, gözlüklü adamın elektrik işinde ne kadar başarılı olduğu, sonra neden battığı gibi argümanlar yavaş yavaş kapatılır, 10-11'nci bira içilirken zaten bar kapanır, hesap gelir, herkes sallanarak eve döner, ta ki bir sonraki güne kadar.

Bu şekilde bir bara denk gelinip, hele ki sevildiyse, o zaman bu 10 bira döngüsünden çıkmak zor oluyor.

bir kız bara ne için gider

Bir kadın bara, belki soğuk bir kış günü üşüyerek, biraz kendini ısıtacak bir bardak bira, bir kadeh şarap ya da tercih edilen her neyse, onu tüketmek üzere gider.
Belki hava soğuk değildir, serinlemek için de gidebilir. Belki hava ile ilgisiz bir şekilde, gün içerisinde ufak bir mola için, belki gün sonunda iş yorgunluğunu atmak için, belki evde sıkılarak biraz hava almak için gitmiş olabilir.

Fakat müdavim barları vardır ki, işte öyle bir yere gidiyorsa sanki bir savaşçı, gün sonunda hana gider gibi, omuzlarındaki yük zırh, ya da keder, her ne ise onu diğer denkleriyle konuşmak için, biraz hafifletmek için, yer yer ona ağızının suyunu akıtan angutlara ders vererek biraz nefes almak için, diğer entry'lere hâkim olan 'sügülmeq üçün' tarzı klavye seksilerinin pısırık pısırık orada oturuşlarını gözlemlemek için, fakat en güzeli de diğer müdavim dostlarıyla bir arada olmak için gider arkadaşlar.

Böyle barlar güzel ülkemizde az da olsa mevcuttur, genelde işlek olmayan caddelerde görülürler.

kapalı kız vs açık kız

Japonya, Tokyo, Bunkyo-ku, Sengoku'da yaşamaktayım, Türk ve Japon meleziyim. Bu orta yüzölçümlü dağlık adada, erkekli kadınlı açık yaşıyoruz, sabah işe gittiğim Yamanote-hattı, Ikebukuro yönlü trende 7:12 seferli trende şampuan kokusu hâkim, ki bu da açık olunmanın yanında, günlük kişisel temizlik sonucu hijyenik olmanın bir getirisi olmalı.
Yalnızca saç telinin gıdaya karışması olası noktalarda erkekler ve kadınların kapandığı bir ülke olan burada, elbet çuval dolusu sosyal kural mevcut, elbet ortadoğudaki ataerkilliğe benzer bir durum var, fakat dogma adına tek bir cinsiyetin kapanması söz konusu değil.

Inb4 koçum burası Türkiye
Inb4 kadınlar glükoz ve fruktoz karmaşası bir lolipoptur, karınca gelir.
Inb4 kadınlar kapanmalıdır, fakar erkekler kafalarına göre rahat olsunlar.

23 yaşında bir çift görüldüğünde düşülen şey

Eğer çift görülüyorsa, bir göz doktoruna görünmenin düşünüleceği, eğer 23 yaşında bir çifti tek bakışta ayırt edebilen gözler varsa, tam aksi gözlerle övünülesi düşüncelere sahip olunacağı, '23 yaşında bir çift ne görüldüğünde ama?' diye düşünüldüğünde ise bu günlük derin bir nefes alıp bilgisayardan uzaklaşayım düşüncesinin hakim olması olasıdır.