bugün

entry'ler (55)

50 kuruşa boğaz manzaralı yemek yemek

arkadaşınızın boğazına bakarak da yapabilirsiniz bunu. hatta eminim bunu çoğumuz böyle yapıyordu ama şimdi farkettik. teşekkürler uludağ sözlük.

oğlunun işinden gücünden habersiz baba

-eşşek kadar adam oldun lan, suratın sakaldan zımpara kağıdına döndü. ne zaman bitirecen liseyi eşşek herif?
-baba ben üst düzey bi şirkette planlama şefiyim, naptın sen?
-ulan 32. gün izlerken uyuya kalmışım resmen ya, kumanda nerde?

davos fatihi

bi aralar avrupa birliği ile araları bayağı iyiydi tayyip efendi ve şurekasının. 4-5 yıl öncesini hatırlayalım. ab ile görüşmeler biraz iyi geçtiğinde yine aynı şaşaalı karşılamalar yapılmış, havai fişekler patlatılmış ve "avrupa fatihi" pankartları açılmıştı. ancak halkına gaz verme endeksli bir dış politika güden hükümetimizin bu fethi fos çıkınca tayyip efendi biraz tarz değiştirip "van münüt piliz" diyerek fetih liginde küme düşerek, avrupa fatihiyken davos fatihi oluverdi.

israil pilotlarının türkiye eğitimlerinde ve yine israil ile yapılan millyar dolarlık silah alım ihalelerinde imzası ve desteği bulunan tayyip efendiden ne kadar davos fatihi olacağını da ilerde göreceğiz elbet ama ben bir sonraki adımı merak ediyorum. heralde "aşağı ayrancı fatihi" falan olacak bu sefer.

koyluk yer

en çok cümle içinde kullanım şekli "malum köylük yer" dir. şartlar şehirdeki gibi değil demek için kullanılır.

otobuste osuran insan

bu insanı kesin olarak tespit etmek mümkün değildir. ancak koku geldikten sonra alelacele kalabalığı yararak arkalara ilerleyen birisi varsa, bu kişiyi şüpheliler listesine alabiliriz.

zaman gazetesinin ulusozluge reklam vermesi

(bkz: ayar vermeden düşünün)

windows la muhabbet eden insan

-neden girdin şimdi linux'un sitesine durduk yere? beni kaldırıp onu kurcan di mi?
-yok be oğlum geziniyorum öyle.
-yemezler hacı yemezler, sen bu kadar yaşanmışlığı unut, sonra git linux sitesine gir.
-alınganlık yapma windows'um, senin yerin ayrı.
-anladım ben anladım, zaten şurda ömrüm ne kaldı ki, linux olmaz vista olur. günlerim sayılı.
-şşşt, küsme lan. bak dur bişey konuşcam dur. haydaaa.
-windows beklemeye hazırlanıyor

al da at demek

-al da at.
-olmaz abi büyüğümsün sen at, buyur.
-valla olmaz. senin gol atıp moral bulman lazım. al buyur sen at.
-sen gol krallığına oynuyosun abi, rica ederim sen at.
-ulan rakip defans gelip topu kaptı ama, mütevazılık da tavan yaptı, adeta kenetlendik.
-abi takımın geri kalanı da kenetlenmiş üstümüze geliyor, hemen kaçalım.

uzun boylular hakkındaki yanlış inanışlar

tarihi çok eskilere dayanan inanışlardır bunlar. çok eski zamanlarda (tam tarih veremeyeceğim) tanrının insanlara eşit miktarda akıl verdiğine inanılırmış. burdan da yola çıkılarak kısa boylu insanların vücudu daha az hacimli olduğu için aklın daha yoğun olacağına, yani kısa boyluların daha akıllı olacağına kanaat getirmişler. haliyle de uzun boylulara da mal insan muamelesi yapmışlar. sonra uzun boylu zeki insanları farkeden ampirik gözlemciler bu hurafeyi yerle bir etmiş.

feridun düzağaç

üniversite yıllarında kurduğu tını grubuyla müzik hayatına başlayan müzisyen. öğrenci indirimi diye de sempatik bir şarkısı vardır.

eczane kokulu idrar

iespor iğne de aynı etkiyi yapar. iğneyi yedikten kısa süre sonra tuvalete gidildiğinde idrardan gelen koku, eczane gibi, hatta poliklinik gibidir.

hocaların verdiği ayarlar

lisede 10 gün içersinde iki geometri öğretmeni değiştirilmiştir. ilk geometri öğretmeninin ilk derste işlediği konu, geçmişte matematik için söylenmiş ünlü sözler olmuştur.nerelerden toparladıysa...bunları bütün sınıf, defterinin ilk sayfasına bu sözleri yazmıştır. bu sözlerden biri de "tanrı, geometri kullanır".
yeni gelen öğretmen ise ilk derste öğrencilerle kaynaşmak istemektedir.
tanışma faslından sonra;
örmn- arkadaşlar var mı merak ettiğiniz bir konu?
slk örnc- evet hocam, tanrı geometri kullanır mı?
örmn- tanrı geometri kullansaydı seni yaratmazdı evladım...

tribunlerden ozur dilemek

"hemen kınamayın beni a dostlar, futbolda her oyuncunun başına böyle kazmalıklar gelir" demek istemek olabilir. zaten stad kalabalıksa öyle bir uğultu çıkıyor ki bu kazmalık esnasında, tecrübesiz oyuncu hayata küser neredeyse.

solun devamli bolunmesi

bu bölünmenin sonucunda aynı siyasi gelenekten gelen oluşumların farklı isimler aldığı da görülür. yani adamlar bir süre önce ayrılmış, sonra arada başka başka kopmalar birleşmeler olmuş, en son ayrıldıklarında ise aynı grup farklı bir adla tekrar siyasi arenada. yav madem yıllar sonra aynı şekilde ortaya çıkacaktınız bu çaba nedir?

kifayetsiz muhteris

memlekette hemen her önemli kademede bulunan kişilerin genel özelliği. hem işini layığıyla yapamayacak kadar cahil ve beceriksiz hem de kendini dünyanın en süper insanıymış gibi pazarlayacak kadar hırslı. yanlış hatırlamıyorsam oğuz atay'ın dilimize kazandırdığı bir deyim.

eşyaya insan muamelesi yapmak

koduğumun masası, sittiğimini sandalyesi gibi laflarla da yapılabilen muameledir.

tanimadigi akrabasinin ilgisine maruz kalan cocuk

-yavrıım beni tanıdın mı?
-yok tanımadım.
-ben senin anneni köylüsüyüm ya oğlum, az mı geliyodun evimize?
-yok hatırlamadım.
-hani sen 6 aylıktın da sünnet ettirmişlerdi seni, unuttun mu guzuum?
-doğduğum köyden tiksindim lan sayenizde. yuh be.

unutulmaz siyasi replikler

2002 seçimleri öncesi doğu perinçek:

"bizim baraj sorunumuz yok. ordunun yaptırdığı anketlerde 2. partiyiz. chp barajın altında, akp hızla düşüyor. 3 kasımın ertesi günü milletvekili mazbatamı alacağım. işçi partisi tek başına iktidara yürüyor. herkes duysun, eğer bu seçimlerde barajı aşamazsak işçi partisi genel başkanlığından istifa edeceğim." (daha sonra işçi partisi duvarlara "barajı aştık geliyoruz" yazan afişler asar)

2002 seçimleri sonrası doğu perinçek:

"işçi partisi seçimlerde %0.5 oy almıştır. istifamı parti genel merkezine sundum ancak kabul edilmedi. dolayısıyla hala işçi partisi'nin genel başkanıyım."

2002 seçimleri sonrası vatandaş:
"yapma yav, biz de yedik."

unutulmayacak şairler

unutulacak şairler diye bir başlık açıp, çıkan sonuçları tüm şairlerden çıkarırsak kalan listeyle daha çabuk ortaya çıkacak şairlerdir.

18 kasim 2008 izmir depremi

ertesinde dönen dalgaya alma temalı geyiğe bakılırsa, bir tek uludağ sözlük'te hissedilmiş deprem.