bugün

entry'ler (239)

oturarak para kazanmak

baştan soliyim troll olmayacak kadar eski nesilim. sitemiz; adbox.me.
nasil ola ki bu derseniz;
iki tip kullanıcı modu var sitede. yayıncı ve reklam veren. google adsense ve diğerlerinden farkı da zaten sitenin reklamı direkt olarak kendisinin alması. bundan dolayı daha yüksek reklam bedelinin yayıncılara ödenmesi. örneğin bir tıklamaya 1.5 tl ödenmesi gibi. diğer taraftan site diğerleri gibi mail adresinizi falan da trollemiyor. ciddi ciddi takipciniz varsa iyi paralar kazanabilirsiniz. benim üç günde kazandığım 80 lirayı buldu mesela. kaldı ki facebookta arkadaşım 300 ü geçmez bile. yapılacak tek şey siteye yayıncı olarak üye olup listelenen içeriklerden istediklerinizi facebook , twitter da paylaşmak. hepsi bu.

kazandığınız parayı da verdiğiniz iban numarası üzerinden alabilirsiniz. öyle paypal falan derdi yok.

referansım ile üye olmak isterseniz buyrun buradan;

http://youshare.co/?ref=soc55efa2ef3161c&8=88

evde oturarak para kazanma yöntemleri

insanlara metodunu söylemenin de kusur olduğu yöntemlerdir.

evde oturarak para kazanma yöntemleri

baştan soliyim troll olmayacak kadar eski nesilim. sitemiz; adbox.me.
nasil ola ki bu derseniz;
iki tip kullanıcı modu var sitede. yayıncı ve reklam veren. google adsense ve diğerlerinden farkı da zaten sitenin reklamı direkt olarak kendisinin alması. bundan dolayı daha yüksek reklam bedelinin yayıncılara ödenmesi. örneğin bir tıklamaya 1.5 tl ödenmesi gibi. diğer taraftan site diğerleri gibi mail adresinizi falan da trollemiyor. ciddi ciddi takipciniz varsa iyi paralar kazanabilirsiniz. benim üç günde kazandığım 80 lirayı buldu mesela. kaldı ki facebookta arkadaşım 300 ü geçmez bile. yapılacak tek şey siteye yayıncı olarak üye olup listelenen içeriklerden istediklerinizi facebook , twitter da paylaşmak. hepsi bu.

kazandığınız parayı da verdiğiniz iban numarası üzerinden alabilirsiniz. öyle paypal falan derdi yok.

referansım ile üye olmak isterseniz buyrun buradan;

http://youshare.co/?ref=soc55efa2ef3161c&8=88

ekşi fest 2013

bir adet davetiyemi ucretsiz vereceğim etkinliktir.

yazarların gittiği konserler

hanim kos anket dolduruyoruz...
hail, anathema, acil servis, aerosmith, b plani, kurtalan ekspres, sakin, halil sezai, mavi sakal, nev, mor ve ötesi, vega, tuluyhan ugurlu, u2 ve evet itiraf ediyorum hande yener.

türkiye de memur olmak

ayin 13u itibariyle parasiz kalmaktir...

hayaldi

izmir hatay da zeybek tip merkezinin karsisinda yer alan cafedir. alsancaga veya bornovaya kacabilme ihtimali olmayanlar icin az bilinen, kacilasi bira evidir... an itibariyle karsi masada oturan hatun duyuyorsan goz kirp yeter.

çirkin sevgilisi olan erkeklerin iki yüzlü oluşu

kadinlari cirkin ve güzel diye kategorize etmeyen erkektir. gülü$üne a$ik olmu$; kokusu bahari animsatmi$; ve ellerinin sicak olma ihtimali yüksektir.

sözlük yazarlarının en son dinlediği şarkı

Radiohead - No Surprises
http://www.youtube.com/wa...CnxyXg&feature=relmfu

ben bu yazıyı sana yazdım

Evin Aydın
sevgiliden mektup
sevgilim,
bu gün günlerden cuma saat sabahın 3'ü nöbetin yorgunluğu üzerimde gözlerimi açamıycak kadar yorgunum
ama benim tek düşndüğüm sadece sen,
O kadar mutluyum ki seninle,nerelerdeydin şimdiye kadar hayatıma girmen için bu kadar beklemem mi gerekiyordu.
sanki senden önce hep bişeyler eksikti ve senle tam oldu şimdi herşey daha güzel daha dolu dolu

Biliomusun bu gün tam bir ay oldu bana sorarsan sanki dün tanıştık herşey cok güzel zaman okadar çabuk geçtiki ,diğer taraftan sanki yıllar oldu o kadar kolay alıştımki sana seni cok eskiden beri tanıyormuşum gibi

çok özlüyorum seni ...
sonra gözlerimi kapatıyorum seni düşünüyorum, gülümsüyorum ya diyorum sen de neyi seviyorum bukadar cok
sonra aklıma gelio bir bir
sesini seviyorum yumuşak sakin
sarılmanı seviyorum böyle kocaman kayboluyorum içinde zaman duruyor sanki güven verio kollarında olmak kimse bi kötülük yapamazmış gibi sonra beni öpmeni seviyorum hiç bitmeyecekmiş gibi
ellerini seviyorum hiç bırakmıyacakmışlar gibi
gülüşünü seviyorum afacan yaramaz cocuklar gibi
itiraf ediyorum sinirlenmeni kızmanı daha doğrusu kızamamanı bile seviyorum
saymadığım daha bir çok şey
herşeyini seviyorum
seni çok seviyorum

Mutlu olmak istiyorum seninle ölüm bizi ayırana kadar,sonsuza kadar...bunun cok zor olduğunu biliyorum hayata toz pembe bakan biri olmadım hiç ama böle düşünmek istiyorum böyle hayal etmek...

seni çok özledim keşke burda olsan ve sana sarılıp uyusam

seni cok seven biricik aşkın Evin

11.06.2010
istanbul
P.S. Tatlım bu ilk mektubum ve şu anda sadece beynimin korteksi çalışıyor.Aşkım sana daha ne mektuplar yazcam seni kocaman öpüyorum

orphaned land

26 şubat perşembe günü izmir noxx barda sahne alacak gruptur. biletler 35 tl olup, kobi farhi den aldığım duyumlara göre bu turnede bir süprizleri varmış. merakla beklemekteyiz. ayrıca istanbul konserinin tüm gelirleri, van depremzedelerine bağışlanacakmış. acıklamaları icin buyrunuz;

"biz, orphaned land olarak van depremini duyduğumuz andan beri büyük üzüntü içerisindeyiz. türkiye her zaman bizim için ikinci bir yuva olmuştur ve bunun için bir şeyler yapmak istedik. bunu da yapabildiğimiz en şeyle yapmaya karar verdik; 25 şubat 2012 gecesi orada sizlerle beraber olacak ve çalacağız; bu sefer van'daki kardeşlerimiz için! görüşmek üzere inşallah!"

izmir konserine katılacak olanlar özel mesaj yoluyla ulaşabilirler. öğrenciyseniz tequilalar benden. evet para çok gibi. *

her dinlendiğinde aynı tadı veren şarkılar

bulunulan durum ve pskolojiye gore agizda birbirinden farkli tatlar birakabilen $arkilardir.
coldplay bunun öncülerinden olup, pink floyd, lisa hannigan, enya , orphaned land , my dying bride ve sonata arctica eklenebilir.

uludağ sözlük gece tayfası

nöbet usülü calisip, yarasadan farki olmayan kimselerde olabilir.

gecenin tek şarkılık özeti

deep purple - april
http://www.youtube.com/watch?v=B-EJ9dQ5BmA

gramer

yardımlarından dolayı tesekkur ettigim uuserdir.

mrtrhn

8. nesil yazar. hoş gelmiştir efenim.

lights and thunder

harika bir white lion şarkısıdır. mane attraction albümünde yer alan ilk şarkıdır.

belkide yeni bir

işik sağdan geliyordu o gece...
abajurunu yakmıştı yine o geceye dair sempatikliğinde... o geceye ithaf edemediği nice seyler olmasada; farkında olmalıydı odasının karakterinin. duvarda dökülmek üzere olan boya ve alçının ne kadar daha orada kalacağını hesap etmesinin anlamı da yoktu. sahiplenememişti ki maddi olan objeleri. yeterli de değildi zaten.
vardığında içmek istediği bir sigaranın ateşini aradığı o mutfak vakitlerinde; her ne enerji harcadı ise, başkaları tarafından ona hediye edilmesini istemezmiydi?
oysa?
istemeseydi de neye adardı hayatını? yeni aldığı oltalarına mı adardı mutluluğunu? üsküdarda mı? balık tutamasa bile suya değmesinden mutlu olurmuydu misinanın?

gelirken dinlediği sohbetlerin hangisine objeleri koysaydı da yeni yılın en dokunaklı insanı olsaydı?
gözleri kapanırken insanların neye inandığını yada inanmak istediği herşeye adasaydı kendisini...
umutlarının birinde; bir alışveriş merkezinde verilen umut biletlerinden herbiri olmayı kabul de edebilirdi oysa.. etti de...
sıfır, yedi, onbeş...

balmsd

elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk

sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk

sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu

terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı

sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!

sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı

bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak

sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu

eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim

dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı

sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum

ağlamaklılar

en normal sınırlarında gezinirken hayatın; masanda duran telefon, bozuk paralar ve bir çift anahtarın anlamsızlığına takıldığın o günlerin en orta noktasında.. anlamsızlaştırabilmek için efor sarfetmediğn ama bir okadar 'içindekiler' kısmını okumadan geçmediğin yaratılış gibi.., çığlık atarcasına ağlamak istediğin, evinin yolunu bulamadığın, evin içinde olmak gibi... devam eden herşeyle özdeşleşen üç noktalara yüklediğin anlamların herbiri.. su , parfüm , aromalar ; içindekilere asla anlam veremediğin sabah uyanışları. dağılmış yatağında son bir kez telefonu arama isteğine bezenmiş anlar, ansızınlar ve birandalıklar. içindekiler yok iken;
dışındakiler?

ağlamaklılar..