entry'ler (59)

ali haydar haksal

kendi dergisinde (yedi iklim) kendi adına sayı çıkartan edebiyatçı : )

hakan arslanbenzerde kendi çıkardığı dergide (fayrap) kendine özel sayı hazırlamıştı,

edebiyat nereye gidiyor böyle?...
ya da bu yapılanlar nedir biri çıksın açıklasın arkadaş...
millet de koyun zaten, sür eşşeği niğdeye...

sonra da vay efendim türkiye'de dergi okuyan kaç kişi var ki, kaçımız takip ediyoruz ki,
ulan senin egonu tatmin ettiğin, masturbasyon yaptığın dergiyi ne diye alıp okuyacam ben?...

ayrıca ali haydar haksal'ın sezai karakoç kitabını okudum, bir numarası yok,
kalkmış mehmet akifle karşılaştırmış, diyor ki "sezai karakoç'ta derinlik vardı, akif'te yoktu."

sonra da kalkıp mehmet akif ersoy kitabı yazıyor, akif'i övmekten bitiremiyor.
ulan nedir yaptığınız sizin ya? övmeyle bilmem neyle birşey yazdığınızı mı sanıyorsunuz?

hayır, sonra da anasını satim başımıza edebiyatçı kesiliyorsunuz ya bitiyorum size...

ayraç

15. sayısında "türk şiiri için kavşak noktaları" başlığıyla çıkmış dergi.
(bkz: [http://ayracdergi.org/)

dolu dolu ilerliyorlar, artık ayraç yüzünden edebiyat dergileri okumamaya başladım.

ayraç dergisi vesilesiyle (özellikle sağ camianın) edebiyat dergilerinin ne kadar boş olduğunu görüyorum.

dunyabizim com

can vurucuymuş : )

interneti çöplük haline getiren sitedir.

buyurun şuradan yakın: v hüseyin kaya

hatta #10551085 entriyi de okuyun.

v hüseyin kaya

temrin'de yazıyor çiziyor. taraf'ta da gördüm birkaç kez.
oylumlu yazılar değil yazdıkları. ama yine de kendisini geliştirebilirse iyi yazılar yazabilir.
derine dalması gerekiyor genç yaşında, yoksa sağ camianın elemanları gibi kendi çalıp kendi söyleyenlerden olur ileride.

ilk öykü kitabında özgün üslubunun olmadığını anladığım yazar.
(bkz: http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=5405)

şöyle denmiş: "üslup olarak tanıdık isimlerin de etkisi gözden kaçmıyor. örneğin virgina woolf, sait faik, sabahattin ali gibi usta öykücülerin kokusunu duyabilirsiniz seyr-i âdem’in sayfaları arasında."

arkadaş, bu adamın özgün üslubu yok mu allah aşkına?
anlatsanıza güzel güzel. yok şunun kokusu var, bilmem kimin bakışı var, şurdan bir meltem esiyor filan.
nedir sizin yaptığınız? edebiyat mı? kitap tanıtmak mı? haber mi? hiçbir şey. hiçbir şey yapmıyorsunuz.
internet bir çöplüğe dönüşüyor bu gibi şeylerle.

yılmaz yılmaz

ilk öykü kitabı Okur kitaplığında çıktığında Mustafa Kutlu öyküleri ile karşılaştırılmış yazar.
okumadım kitabını, inşallah okuyacağım da, birşeyi söyleyemeden geçemeyeceğim...

Bu sağcılar, edebiyat camiasında neden abartıyı seviyorlar belli oluyor.
Bir kitap çıkıyor piyasaya, hemen şöyleydi böyleydi bilmem neydi, abartmaya başlıyorlar.
Yav etmeyin eylemeyin, yılmaz yılmaz çıkarmış işte hikaye kitabını, tamam güzeldir, hoştur, hatta çok iyi de olabilir ama
neden hemen öyküde zirve yapmış bir isimle karşılaştırılıp "öyküleri onun gibi..." deniyor?
Yılmaz Yılmaz'ın kendi üslubu yok mu Allah aşkına?
Yazarın kendi üslubundan bahsetsenize dünya sizin tayfası! nedir sizin yaptığınız? interneti çöplük haline getirdiniz.
(bkz: dünyabizim)

Benzer bir haber, buyurun:
V Hüseyin Kaya'nın ilk kitabı nasıl da abartılmış: http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=5405

"üslup olarak tanıdık isimlerin de etkisi gözden kaçmıyor. örneğin virgina woolf, sait faik, sabahattin ali gibi usta öykücülerin kokusunu duyabilirsiniz seyr-i âdem’in sayfaları arasında."

Demekki v hüseyin kaya'nın özgün bir üslubu yok!

zafer acar

bence okumasınlar hamseyi kardeş, bence yedi iklimin zafer acar özel sayısını okusunlar da zafer acar'ın ne mal olduğu ortaya çıksın,
buyrun: işte yüzyılın şairi: http://www.izdiham.com/index.php/iste-yuzyilin-sairi

işte zafer acar hakkında kahkaha attıran yazılanlardan:

- zafer acar, falanca şiirin ya da filan filan mısraların değil, anıt niteliği taşıyan hamse’nin bir şairi olarak karşımıza çıktı ve bizleri her yüz yılda en fazla iki-üç şairin gösterebileceği türden bir dehanın onurlu şahitleri kıldı. (rabbimize şükredelim hemen)

- hamse, en entelektüel şiir takipçilerinin bile artık bıktırıcı bir fanteziyle dillendirdikleri ve neredeyse gözyaşlarıyla hatırladıkları !, 50li, 60lı yıllarda sunulsaydı da şu an gördüğü ilginin aynısını görecek, 2000li yıllara gelindiğinde de bir başyapıt olarak kabul edilecekti. (inandık ve iman ettik)

- çünkü kabaca 2000 kuşağı diye adlandırabileceğimiz yapı, gerek nitel, gerekse nicel açıdan hiçbir şairi zafer acar’la kıyaslama imkanı sunmuyor bize. (putumuz zafer acar, acıkınca yicez seni...)

- sadece 2000 değil, 90 ya da önceki kuşaklar da -60lı da dahil edebiliriz- zafer acar şiirinin kuşatıcılık vasfından yoksundur. (big bang'dan itibaren tüm uzayı kuşatan şair)

- zafer acar’ı daha şimdiden mehmet akif, yahya kemal, necip fazıl, sezai karakoç halkasına eklemiş, şiir meydanımıza yeni bir anıt olarak hamse’nin dikilmesine vesile olmuştur. (dikilecek şair)

enis batur

ayraç dergisi kendisiyle upuzun bir söyleşi gerçekleştirmiş.

türk romanı, modernite, çeviri, orhan pamuk, oğuz atay, yusuf atılgan, ahmet hamdi tanpınar'ı irdelemesine konuşmuşlar.

çok ilginç ve orijinal söylemleri var muhteremin.

yaşar kemal'i müthiş eleştirmiş, kafka'dan şundan bundan bir sürü analizlerde bulunmuş.

ayraç dergisinin bu sayısı patlamış, çıtayı epey yükseltmişler.

http://www.haber7.com/haber/20100917/Kar-izdirabina-o-65-sayfa-dayanabilmis.php

zafer acar

arkadaş yuhh dedim.
hakikaten bu ne abartma amanııın.

bakın bakın habere, zafer acar şeyh galip karşılaştırması yapılmış.
insan azıcık Allah'tan korkar, azıcık da mı vicdanınız yok.

Yuh olsun bu haberi yapana, yayınlayana, editörüne, g.y.y.ne, mal mal savunanına...
Yazıklar olsun. http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=4197

"zafer acar şiiri" dediğiniz şey ne menem bişeydir yav?...

ayraç

yeni sayısındaki haberlere göre, ibrahim tenekeci'nin sürekli yazmaya başladığı dergidir.
köşesinin ismi "söz hakkı" olacakmış.

ayrıca yeni sitesi ile bahara açılan, göz dolduran gönül yakan dergi olmuştur. girilesidir http://ayracdergi.org/

gittikçe çıtanın artması da pek sevindiricidir...

zafer yahut hiç

mustafa kutlunun son hikâye kitabının ismi.
kitap çıkana kadar kimseye kitabın ismini söylemeyen üstad kutlu, dergah dergisi nin temmuz sayısına ilan vermiş.

bir aşk hikâyesiymiş...

tarık tufan

tuhaf tuhaf cevaplar verdiği bir söyleşini okudum. hepten itici bir adam oldu gitti ya... yazık...
ben bu çocuğun gençliğini bilirim... mücahit ruhuyla koşturduğu zamanları...

bakın ne demiş islamcı entelektüel(!) aydınımız:
"ben bir televizyon ekranından irşat etmekle kendimi vazifeli hissetmiyorum."
http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=3009
"rızkımızı ordan kazanıyoruz..."
aman rızkını ordan kazanmaya devam et abisi...

bunlar varya bunlar..
sonra da islamcı kimliğiyle geçinirler bunlar..

zafer acar

adına dünyabizim.com'un habire reklam yaptığı, şair denilen ilginç insan.
şairmiş, yesinler şairliğini.. yediiklim'de şiir diye yazdıklarından hiç bahsetmeyeyim.

bakın habere de, şiir çalıntısından nasıl bir şairin(!) reklamı yapılabilir görün:
http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=2593

(bkz: asım ın kankisi cafer e torpil geçmesi)
(bkz: fe eyne tezhebun dünyabizim)

sağcılardan sanatçı çıkmaması

(bkz: sağcıların şair diye gösterdikleri adam:zafer acar)

sonra da sanatçı, şair, yazar çıkmasını bekliyorsanız yandınız hafız.

üniversiteyi kazanınca başını örten kız

üni.yi kazanmadan örtünen kızdır.
-aa üni.yi kazanınca imana gelmiş olamaz mı?...
-olamaz!
(bkz: başlık açma özürlü olmak)

istanbul edebiyat festivali

ilk gün hasebiyle midir nedir çok yoğundu.
şiir şehir istanbul programında doldu doldu taştı kızlarağa medresesi.

roni margulies'in politik konuşması ilginçti.
edebiyat festivalinde "ben başörtülülerin olmadığı yerde konuşma yapmam" diyerek islami camianın (tabiri caizse başörtülü bacıların) kalbini fethetti!

yarın roman atolyesi, murat menteş'in mürekkebi kurumamış romanının söyleşisi ve şiir gecesi varmış. bu kadar dolu olur mu acep bilinmez..

istanbul edebiyat festivali

yarın (07.12.2009) s.ahmet yazarlar birliğinde başlayacak olan, ilkinin düzenlenmesi açısından önemli gördüğüm festivaldir.

festival 7-13 aralık günleri arasında gerçekleştirilecek.
festival boyunca sergi, atölye çalışmaları, açık oturumlar, okur-yazar buluşmaları, şiir akşamı, deneme, şiir ve hikaye dalında yarışmalar, konser, sinema - tiyatro gösterimleri birbirini izleyecekmiş...

bayağı bir yazar katılıyor, sevindirici...
lakin yazarlar birliğinin (kızlarağa medresesi) istanbul şubesi çok dar.
böyle bir organizasyonu kaldırıp kaldıramayacağı şüpheli...
(bkz: en fazla 40 kişinin oturacağı yerde festival düzenlemek)

hilmi yavuz'dan elif şafak'a, selim ileri'den murat menteş'e, ibrahim tenekeci'den haydar ergülen, rasim özdenören, osman konuk, ömer erdem...
birçok yazar katılıyor...

işte programdan ilk günde akılda kalanlar ve programın içeriği:
http://www.on5yirmi5.com/genc/v1/oku.aspx?c=12397

adres : kızlarağası medresesi alemdar mahallesi divanyolu cad. hoca rüstem sokak no: 6 Sultanahmet 34110 iSTANBUL
Telefon : + 90 (212) 527 75 17 (pbx)

ilk ayeti sevişin olan din

cinselliğin putlaştırıldığı din.

saçınızı güzel kesemediğini kuaföre söyleyememek

berberin kendisini tasarımcı sanıp işine müdahele olmasını istememesi durumudur.
söyleseniz bile sizi ikna edecektir.
(bkz: ben tasarımcıyım baba)

teleferik

uludağ'da arapların işgal ettiği, türklerin içinden sık sık "bitse de insek, kurtulsak şu toplumda nasıl konuşulur bilmeyenlerden" dediği ilginç, tuhaf, korkutucu ama zevkli araç.
(bkz: arabistanda teleferik görmediniz mi lan!)

uludağ arapların mı? cidden soruyorum... bu kadar olmaz yav... uludağda türke rastlayabilene aşkolsundu bugün...

ayraç

ayraç kitap tahlili ve eleştiri dergisinin adı.
(bkz: ayraç dergisi)