bugün

entry'ler (31)

şiirlerden akılda kalan dizeler

"Bütün dostlar uyanık
Şafağı karşılıyor
Yan hücre kapıyı çalıyor
Kalk gidelim sıradakini bekletmeyelim..." -Nevzat ÇELiK-

yalnızlığın çaresini bulmuşlar

bulmuşlar da bana mı bulmuşlar?
neden kimseye söylememişler?
babam böyle past...

bu tarz benim izleyen erkek

abazanlıkta tavan yapmış, asosyal, aşırı derecede kendini beğenmiş, bencil, türkçesi bozuk kişidir.
örnek: mecburi oda arkadaşım hanzo

miras zamanında akrabalık ilişkileri

izale-i şuyu (ortaklığın giderilmesi) davası ile son bulacak ilişkilerdir.

doğum günü yaklaşmış insan beklentileri

telefonun çalması olabilir kilometrelerce uzak insanlardan da fazlasını istemek bencilliktir.

sözlük yazarlarının itirafları

normal şartlarda 3 kişi kalıyoruz öğrenci evinde ama bizim durumlar hep anormal olduğu için 3 kişi kaldığımız gün sayısı sayılıdır(evde kaldığım 3 yıl içinde), daimi üyelerimiz var...
bugünde anormal günlerimizden bir tanesi; saat 3.00 civarı uyumak için geldim odama, gürültüyü geçtim normal seste uyuyamayan bir insanım...
daha önceden de uyarmışlığım olmasına rağmen yan odada gürültü yapan ev arkadaşlarımı ve daimi üyelerimizi şimdide 2 defa uyardım yaklaşık 20 dakikadır ses çıkmıyor ama uykum kaçtı artık yine uyuyamıyorum...
saat 10.00 da dersim var, o derse gitmekten zaten vazgeçtim ama yaklaşık olarak o saatlerde üst komşuların gürültüsü başlıyor...
şimdi hiç uyumadan içeridekilerin uyumasını bekleyip intikam alasım var ama 4 yıldır tanıyorum adamları okulun bitmesi de yakın kırgınlık olmasın diye de kararsızım...

not: saat 6.21 yerel saat farkı yoktur türkiye'de yaşıyoruz...

nick büyütücü

başka entry açıp bakmak zor geldi benim ihtiyacım var mı yok mu karar da veremedim... burada denesem öyle karar versem olur mu acaba? ona göre tanım yaparım artık.

sözlük yazarlarının ilginç özellikleri

kapının açık olduğu odada uyuyamam, saçım yağlı olmasa bile takıntı yapıp yıkamadan dışarı çıkamam, tanıdık gelen bir kişiyi nerden tanıyorum diye çoğu zaman takip ederim.

sözlükçülerin mario yu bir daha oynamama sebepleri

marioyu tek başıma oynamayı sevmezdim ben zaten tatil bittikten sonra kuzenler giderlerdi evlerine ben tek başıma geçerdim atarinin karşısına oynarken ağlamışlığım vardır. mario bana hep güzel günlerden sonra boktan günlerin başlangıcını hatırlatır hep yalnız kalmışlığımı hatırlatır bu sebeplerledir ki mario oynamayı sonradan denemedim...

her ayın yedisi

üniversite öğrencilerinin bayramı olarak nitelendirilebilen ancak bütün ödemeleri ayın yedisine endeksleyenlere göre aynı olmayan gündür.

en sevdiği yönetmen yılmaz erdoğan olan insan

direkt olarak yaftalanmaması gereken ancak izlediği film sayısı hakkında istemsizce sorular sordurtabilecek kişidir.

insanın kendisiyle olan asıl problemi

insanın kendi kendine farazi problemler üretip onları çözemediği durumlarda ortaya çıkan yaratılış üstünlüğüdür. zira başka canlıların böyle şeyler yaptığını zannetmiyorum. bu durum iktisatın ortaya çıkışının bile başlangıcı sayılabilir. sınırlı imkanlarla sınırsız istek karşılamak diye de ifade edilebilir.

muz aromalı toz içecek

aklıma oralet osman reklamını getiren daha içmeden itici gelen içecek türüdür. üretici firmaların reklam yapmak gibi gayeleri varsa adam akıllı bir reklam yapmaları temennimle saygılar...
(bkz: oralet osman)

hoşlanılan kızla ilk buluşmada maymun olmak

ne yapacağını bilememek ne söyleyeceğini bilememek kanımca heyecan tedirginlik alayı vardır. en kötüsü de kızın seni deplasmana çağırması olur yapsana tertemiz tarafsız sahada bir maç. hayır nasıl bir maymunluk peşindesin ne diye gidersin kızın arkadaş ortamına herkes sana yüklenir. sözde japon kale oynarsın ama topu kapan senin kalede alır soluğu seni mi deniyorlar yoksa kızı sana karşı soğutmaya mı çalışıyorlar anlamazsın sen tam topu kaptım bir iki hareket yapayım dersin sonra sen daha atağa kalkmadan bacak arasını yemiş olursun. arkasından gelsin kontra ataklar..

biraz defansa çekileyim diye düşünürsün bu defa bir bakmışın seni oyundan diskalifiye etmişler kendi aralarında konuşmalar gülüşmeler sen de yapılan esprilere konuşmalara koltuk altının zor duyacağı şekilde gülmeler, evetler, aynenler...karşı taraftan neden konuşmuyorsun? sıkıldın mı? soruları başlamıştır.

baktın böyle de olmuyor silkelenip kendine gelmeye çalışırsın oyuna taze kan sokarsın taze kan işe yaramıştır oyun hakimiyetinin altındadır her şey iyi gitmeye başladı derken oyun değişmiştir bu defa ortada sıçana dönmüştür ne hikmetse topun peşinde koşmaya başlamışsındır top bir orada bir burada koştur koştur o sırada kendine bir bakarsın az önceki oyundaki defansa çekildiğin zamandan tek farkı kalmıştır bu defa sesin biraz daha fazla çıkıyordur ama ne faydası var sonra sorgulamaya başlarsın benim burada ne işim var? ne için geldim? ne diye maymunluk yaptım? hoşlandığın kızdan senin soğumaya başlaman da cabası konuşulanların hareketlerin hepsi sana batmaya başlamıştır neyi yanlış yaptın temele in hoşlandığın kızda ara sorunu en nihayetinde oyunun bitmesini beklersin bitse de gitsek.

ve maç biter fark yedin bir defa bu averaj farkını kapatmanın yolu kalmamıştır arkana baka baka pişmanlıklar içinde dönersin eve en başta ki heyecandan, korkudan eser kalmamıştır. içinde tek kalan maymun olmanın verdiği acıdır. tebrikler kardeşim evrimini sondan başa doğru tamamladın.

çıkma teklifine alınan acı cevaplar

yıllar önce gerçekleşen hadise; lise yılları tabi o zamanlar msn var aylar süren muhabbetlerden sonra (dershane arkadaşımdı kendileri) ertesi gün için buluşma teklifimi ailecek şehir dışına çıkacakları için(!) reddetmişti. söyleyeceklerimi yazmam konusunda beni de ikna etmişti... en sonunda yazdım ''senden hoşlanıyorum benimle çıkar mısın?'' gelen cevap:''teşekkür ederim''

o ''teşekkür ederim'' sanırım ben almayım anlamındaydı o cümleden sonra başka bir konuşmamız olmadı.

tüm ülkeyi öldürüp bir tek kendisi kalan kral

siyasi rejimi kendi elleriyle değiştiren en sonunda ''kral'' sıfatının anlam ifade etmeyeceği destansı bir kurgulamadır.

sözlük yazarlarının itirafları

hoşlandığım kişinin sevgilisinin olduğunu bildiğim halde onunla konuşmaya devam ediyorum... içimde bir burukluk var ama bundan da vazgeçemiyorum...

salyangoz saticisi

yeni gelmiş 9.nesil sözlük yazarlarından biridir. hoş bulduk...

babanın yanında çocuk sevmenin ayıp olması

babanın yanında insanın kendi çocuğunu sevmemesi gereken bir gelenektir.
içanadolu, doğuanadolu bölgelerinde görülen geleneklerden sayılabilir ancak günümüzde doğru ve haklı olarak uygulanmamaktadır eski bir gelenek olduğunu söylemek daha doğru olur. ayrıca çerkezlerde de görülen eski bir gelenektir.

ilköğretim öğrencilerine hukuk dersi verilmesi

hukukun temelden öğrenilmesi gerekliliğinden geç kalınmış bir uygulamadır ancak hukuk konularının ağırlığından ilköğretim öğrencilerine ağır geleceği de genel bir gerçektir. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık atasözünü hatırlatacak cinsten bir uygulamadır.