entry'ler (8)

sözlük yazarlarının etkilendiği filmler

the perks of being a wallflower.

ygs 2014

ygs 3'ten ilk 150 bine girmenin iyi mi kötü mü olduğunu çözemediğim sınav.

dövme

sizin için önemli olan, sevdiğiniz şeyleri sonsuza kadar üzerinizde taşımanız için geliştirilmiş muhteşem uygulamadır. ülkemizde "ah bu aralar da çince yazılar çok moda, aman bir kelebek yaptırsam" şeklinde biraz yanlış anlaşılan bir olaydır ayrıca. kelebek senin için çok önemli bir varlıktır anlarım, ama sırf bu aralar da modaymış diye de yaptırılmaz be kardeşim.

bir de çok acıyor onu söyleyeyim. ya da benim canım çok tatlı. yenileri için kolları sıvamak üzere cesaretimi hala toplayamamış olmak da bundan dolayıdır.

pokemon

küçükken odamda nereye baksam kahramanlarını gördüğüm çizgi film. efendim şöyle ki; benim bir abim var... ve o zamanlar kendisiyle aynı odayı paylaşıyorduk. odamızın bir duvarı boydan boya yağlı boya bir pikachu'yla kaplıydı. perdelerimiz de jigglypuff'lar bulbasaur'lar kol geziyordu. her köşede boyum kadar pokemon peluşları vardı. james'e aşıktım, bu yüzden kendimi jessie ile özdeşleştirmiştim. ash'ten ve yanındaki tipitip arkadaşlarından da nefret ederdim. o gün bugündür şu filmlerdeki aşırı iyi karakterleri sevemedim gitti, james de ilk aşkım olarak tarihte yerini aldı.

lana del rey

her halinden isteksizlik ve yapaylık akan popüler amerikan şarkıcısı. yüzündeki o bezmiş ve her şeyden bıkmış ifade geçirdiği estetik ameliyatlardan önce de böyle miydi bilemiyoruz, ama o aysun kayacı dudakları ve güzel ama neye benzediği anlaşılmayan burun o gözlerdeki boş bakışları gölgede bırakamıyor maalesef.

gelelim hanım ablamızın ülkemizdeki 15-25 yaş arası gençlik arasında olay yaratan, çoğu genç kızımızın içinde fırtınalar kopartan şarkılarına; albümün geneline bakıldığında hareketli diyebileceğimiz şarkıların çoğu müthiş bir ah paralar aman mücevherler aman şaşalı hayatlar üçgeni içinde dönüp duruyor. slow şarkıların hakkını vermiş, sezarın hakkı sezara. ama gelgelelim bu sefer de canlı performanslarda batırıyor. üstelik de günümüz yirmi birinci yüzyıl dünyasında her şey çok çabuk yayılıyor internet sağolsun, öğreniyoruz ki aslında yetenekli olan sayın del rey değil de ekibiymiş ki o sesi o kadarharikulade bir şeye dönüştürüyorlar.

yani diyeceğim o ki, ingilterenin adele'ine karşılık amerikadan öne sürülen lana del rey bomba etkisi yarattı, ama etkileri ne kadar sürer bilinmez.

daracık kaldırımda kol kola yürüyen kız gurubu

kendini sex and the city\'den fırlamış zanneden kız grubudur. pardon dersin çekilmezler, deli gibi bağırarak konuşurlar. üstelik de sen onları hey allahım sabır ver diye diye sollarken de tip tip bakarlar. bir de bunların kalabalık caddede ısrarla elele yürüyen çift versiyonları vardır ki, daha sinir bozuculardır.

we need to talk about kevin

kevin adlı erkek kişisi ve zavallı annesi çevresinde gelişen filmdir. çocuğun 4 yaşında annesine böylesine büyük bir nefret beslemesinin hiç bir akıl alır yanı olmamasına rağmen ergenliğe geçilen bölümde biraz daha anlaşılabilir bir hal alır durum. ayrıca film yavaş ilerlemesine rağmen, muhteşem ezra miller muhteşem oyunculuğuyla bitse de gitsek dedirtmiyor.

the black keys

Dan Auerbach ve Patrick Carney ikilisi tarafından 2001 yılında kurulmuş muhteşem grup. Son albümleri "El Camino" ile Türkiye'de ve bilimum Amerika dışı ülkelerde popüleritesini arttırmış ve umarım bu yüzden herhangi bir ortalama piyasa grubuna dönüşmez dedirtmiştir.