bugün

entry'ler (100)

şakirt

çırak, acemi.

spartacus blood and sand

cnbc ya da e2 yerine netten izlenmesini tavsiye ettiğim dizidir. cnbc' nin sempatik çiçekleriyle sansür yapması çok hoş ama, makaslanmış dizilerin ne kadar beğenildiği tartışılır.

pierrepoint

dün cnbc' de izlediğim, sade ve etkileyici film. işi idama mahkum insanların ipini çekmek olan bir '' cellat'' ın, psikolojisini ele alan film baş kahramanımızın gerçek bir karakter olmasıyla daha da ilgi çekiyor. karakterin kendi ağzından dökülen şu cümle ise filmin hangi düşünce etrafında döndüğünü açık ve güzel bir şekilde ortaya koyuyor: '' idam edilenlerin hiç olmazsa kıskançlık, nefret ve kin duyguları vardı; bu yüzden öldürdüler... peki ben hangi duygularla bu ipleri çektim? ''

do you speak english e verilen salak cevaplar

a little less conversation

al pacino

her zaman carlito's way filmindeki gibi kalmasını dilediğim aktör. karizmanın anlamı.

bir ülkenin geri kalmışlığının göstergesi

ramazan ayında türbelere koşan insanlardan, erzak vermek suretiyle '' evet '' denmesinin beklenmesi ve beklentinin gerçekleşme ihtimalinin - acı ama gerçek- oldukça yüksek olması.

therese raquin

aşk- ı memnu' dan sonra, çekilmesi durumunda dizisinden büyük beklentilerimin olduğu zola' nın muhteşem eseri.

fool for you

kadın duygularını çok iyi anlattığını düşündüğüm güzel şarkı.
(bkz:who are you talking to?
is she in love with you?)

cocorosie

arkadaşımın mp3 üne attığım cocorosie şarkılarından left hand shoe adlı olanı testere film müziğini andırdığı söylenerek korkudan dinlenememiş, beni ise mahvetmiştir.
ayrıca bu şaheser oyuncak sesleri ile yapılmış bir şarkı imiş.

ederlezi

sanatın evrenselliğinin en güzel örneğidir bu şarkı. sözleri hiçbir şey ifade etmese bile, dinleyeni paramparça eder. böyle enfes bir şarkının enfes bir filmde kullanılması ise ayrı bir güzelliktir. (bkz: time of the gypsies)

hare likör

şişeleriyle albenisi iyi olsa da tadıyla aynı başarıyı yakalayamayandır.

elvis presley

hem efemine olup hem de ağır bir hava taşıyabilen, yılların unutturamadığı ve unutturamayacağını temenni ettiğim sanatçı.

a little less conversation

en güzel come on come on diyen adam seçiyorum presley' i bu şarkı ile.

the pacific

her bölümü sinema tadında olan ve okuduğumuz kadarıyla yüksek bir bütçeyle çekilen on bölümlük mükemmel bir mini dizi idi. dizinin bizlere kazandırdığı ve psikopat adam rolünün hakkını veren isim ise (bkz: rami malek) oldu.

donnie darko

soundtrack ve görüntü uyumunun en iyilerinden birine sahip olan filmdir. (bkz: gary jules mad world)
bir diğeri ise closer ve damien rice'ın blower' s daughterı arasında vardır.

jay jay johanson

profestte yaşattığı güzel dakikalar ile kendini daha da çok sevmeme neden olan insandır. konserde çoğu kez canlı dinlediğimden emin olamadığımdır. nitekim sesinde albümlerindekinden farklı en ufak bir değişiklik yoktur. ayrıca projeksiyon perdesine yansıtılan görüntüler kendi sadeliğine yakışır bir uyumla akarken kendisine durmadan ' nasıl bir adamsın sen yahu?' dememize de sebep olmuştur.

marlon brando

yalniz ismi ile bile karizmatik olan adamdir.

ankara büyükşehir belediyesinin halkına hizmetleri

üst geçit. sürekli üst geçit. başka da bir şey görmedim.

söylese o ben söyleyemem

rakı balık ve bu şarkı nasıl güzel bir üçlüdür öyle.

jeff buckley

abd den de iyi adamlar, çok iyi adamlar çıkabiliyormuş dedirten adam. sarhoşluğumuzun sebebi.