bugün

entry'ler (348)

ataerkil erkeği yetiştirenin kadın olması

(Alıntıdır)

Annem saçını çocuğu ve kocası için süpürge etmiş, klasik bir anneydi. Hayatı boyunca yalnızca bir iki ay çalıştı. Ana okulu öğretmeni olarak. Babamla nişanlandıklarında babam ona “Senin çalışmanı istemiyorum.” dediğinde, itiraz etmek aklının köşesinden dahi geçmedi. Ben belli bir yaşa gelip de, neden çalışmadığını sorduğumda, “Baban çalıştırmadı, oğlum.” demişti. Bu kocam çalıştırmadı kalıbı, modern ama ataerkil aile düzeninin net bir ifadesidir. Her ikisine de sorsanız, kadın ve erkeğin eşit olduğunu söylerler bu arada.

Sonuçta her ikisi de eğitimli insanlar, babam eczacılık fakültesi mezunu, Cumhuriyet gazetesi okur, kendini sosyal demokrat olarak tanımlar ve CHP’ye oy verir. Dindar değildir, hatta inancı yoktur. Annemse Müslüman olduğunu yalnızca ramazan aylarında anımsayıp kendi kendine ya da bana “düzenli namaz kılmaya başlasam iyi olacak.” diye söylenip hayatına kaldığı yerden devam eden bir kadındı. isteyerek ve karşılıklı onaya dayalı bir evlilik yapmışlardı. Ama ailelerinin onayını da alarak. Büyük olasılıkla bu onay olmasa çok isteseler dahi evlenmezlerdi. Patriarkal düzenin büyük şehirde devamının tipik bir göstergesidir bu da.

Annem baba evini evlendikten sonar terk eden, ilk ve son erkeği kocası olan bir kadındı. Kavga ettiklerinde ve ayrılmanın gündeme geldiği çatışma anlarında annemden “Giderim annemin evine!” tehdidini çok duydum. Yani 40 yaşına gelmiş bir kadın olarak boşanırsa kendi evinde oturmayı aklının ucundan bile geçirmiyordu. Kocasından ayrılırsa eski sahibinin yanına dönecekti.
Babam öldüğünde 45 yaşındaydı ve bir daha başka bir erkekle birlikte olmadı. Ataerkil düzenin en aşırı ucu olan, Hindistan ve Çin’de hâlâ devam eden ‘dul cinayeti’ geleneği kadar kötü değil. Ama cinselliğini öldürmenin de sembolik olarak bundan bir farkı yok neredeyse.

Bayramlarda ateist babam bana ve anneme elini öptürür ve her ikimizi de yanaklarımızdan öperdi. En baştan itibaren bana çok garip gelirdi annemin babamın elini öpmesi. Ama islâm’ın en az girdiği ailelerde bile dini kurallar bir gelenek olarak ailenin içindeki düzeni belirleyen unsurlar olarak var olmaya devam ederler. Ailenin reisi erkektir, kadının uyması gereken kuralları belirleyense, erkek aracılığıyla, dindir. Kadın eksik cins olarak bu kurallardan sapma gösterirse erkek onu uyarmakla görevlidir. Eteğinin boyu, kimlerle arkadaş olacağı, nereye gidebileceği, nelerin yasak olduğuna kadar geniş bir yelpazeye yayılır bu görevin kapsama alanı.

Erkek parayı getiren, kadına ve çocuklara bakan, dolayısıyla bütün kararları alma yetkisine sahip olandır. Kadına düşen evdeki düzeni sağlamak, yenen yemeği pişirmek, çocukların bakımı ve eğitimleriyle ilgili yapılması gerekenleri yapmaktır.

Ben babamın ev içinde herhangi bir sorumluluk üstlendiğini hiç görmedim. Defalarca tekrarlanmış bir sahnedir. Salonda oturuyoruz, ben mutlaka kitap okuyorum. Babam uyuklamıyorsa eğer, Cumhuriyet gazetesinden bir makale okuyor. Babam anneme sesleniyor. Annem salona geldiğinde, ondan su istiyor. Su sürahi içinde, salondaki masanın üstündedir. Ben her defasında şaşkınlıkla bakıyorum. “Neden sen kalkıp kendin almıyorsun? Ya da en azından benden isteyebilirsin.“ Ama annem hiçbir tepki göstermeden, her defasında babama suyunu veriyor.

Kesinlikle şiddet yok. Ne bana, ne de anneme. Anne bazen bir terlik fırlatıyor bana ve peşimden koşuyor. Salonun ortasındaki masanın etrafındaki kovalamaca, sonunda yakalayabilirse bir tokatla sonlanıyor. Ama bileğini tutup kendimi koruyacak güce eriştiğim 14 yaşlarımdan itibaren o da bitiyor.

Evde islam dininin hemen hemen hiç hissedilmediği bir Türk ailesinin yaşamı bu. 70’li yıllar. Küçük bir azınlık dışında Türkiye’deki tipik modern aile düzeni budur. Kadının çalıştığı ailelerde, ev içindeki sorumluluklarından hiçbir şey eksilmez. Yalnızca zorunlu olarak ev işlerine yardım eden bir kadın gelir eve, haftada birkaç gün. Erkek yine elini soğuk sudan sıcak suya sokmaz.

itirazlar yükselecektir. ‘Artık erkekler kadınlara ‚yardım ediyor’ çünkü. Salatayı filan yapıp elektrik süpürgesini itiyorlar odadan odaya. Migros arabasını da iten onlar. Ama market koridorlarında dolaşan erkek kalabalığına bakın, yüzlerinden düşen bin parça. Ve o araba pek bir eğreti duruyor önlerinde. Akşamları play station oynamak için karılarından izin alıyorlar ergen çocuklar gibi. Bu da yurdumun aile düzeninin post modern versiyonu.

Geleceğin kurtuluşu kadınların isyanından geçiyor. Kadın kadınsı özelliklerinden utanmadan yaşamaya başlamadan, erkek kendisine öğretilen ve aslında doğuştan getirmediği artık bilimsel olarak da gösterilen erkeksi özelliklerini bir kenara bırakmadan, 6 bin yıl önceki mutlu, huzurlu ve hiçbir şey yapmak zorunda olmadan, sadece var olmaktan keyif alan, birbirini sahiplenmeyen, hayatı birbirlerine cehenneme çevirmeyen kadın ve erkeklerden oluşan ve aslında hiçbir şekilde ütopik olmayan dünya düzenine geri dönebilmemiz imkansız değil.

hukuk fakültesi 5 yıla çıkarılıyor

Dört yıl neyimize yetmedi ben şu an anlamadım.

kitap fiyatlarının çok yüksek olması

insaf biraz. içtiğiniz zehir 12 13 lira hafta da minimum dört beş paket bitirseniz 30 40 lira...
Sürekli gardırobunuza eklediğiniz kiyafetlere ne demeli iki tişört eksik olsa 60 lira cebinde kalır.
Dışarda bir kafeye gidip akşama kadar boş boş oturuyorsunuz 20 lira hesap geliyor.
Vesaire vesaire...
Kitapyurdu gibi sitelerde gayet ucuza kitap bulunabiliyor. Saga sola Harcamak için paranız var ama kitap için yok.kesin yoktur.

müdür yardımcısının müdüre göre daha baskın olması

Genelde her okulda boyledir. Müdür özellikle disiplin kurulunda iyi polis rolundedir. Arka planda evrak işlerine bakar fakat son sozü söyler. Müdür yardımcısı ise kulak çeken taraftır.

you me sex

Sapıklık iliklerine kadar işlemiştir. Öyle ki yoldan geçen yabancı bir kadına - sapık oldukları kadar cahiller de- böyle iğrenç bir tavır sergilemişlerdir.

sözlük yazarlarının en sevdiği giysileri

Kıbrıs şehitleri ndeki ikinci bahar adlı mağazadan aldığım retro giysilerim.

büyük buluşma dizisinin sonunda çıkan ak sakallı

Aksakallıyı bilmem de fetöcü Salih bal reklamında oynayıp insanları dolandırıyordu son gördüğümde.

enes batur hayal mi gerçek mi

Şu an Tivibutürk te yayınlanmakta olan film. Kanalı değistirecekken kardeşim durdurdu hipnoz olmuş gibi izliyor. Ben de diyorum bu çocuk niye salaklasiyor büyüdükçe. Takip ettiği herife bak.

evliliğin tek amacı

Toplumun dolayısıyla ülkenin ve devletin devamlılığıdır. Basit bir kurum gibi görünse de öneminin farkında olan hükümetler tarafından birtakım yasalarla korunma ihtiyacı duyulmuştur. Gecmis çağlardan günümüze aile kavramına o kadar çok değinilmiştir ki aile dinlerin, siyasi politikaların ve kamusal gündemin kurallarıyla donatılmıştır. Çoğu dinde evlenmeden seks yapmak günah sayılmıştır. Zina yapan insanlar toplumdan dislanmistir. iç içe geçen din ve siyaset sayesinde zinakar kişiler kanun yoluyla cezalandirilmaya başlanmıştır. Fakat Basitçe bakıldığında evlilik seks yapmak için devletten izin almak olarak görünecektir.

anvelop etek giyen kız

görsel
görsel
Şöyle bir modeldir.

eylül

Mehmet Rauf un eseridir. Bir rivayete göre romandaki Süreyya Tevfik Fikret i, necip Mehmet Rauf u, Suat ise Tevfik Fikret in eşini temsil etmektedir. Gerçek hayatta Mehmet Rauf ile Nazime fikret birbirlerine imkansız bir aşk beslemişler fakat bu aşk karşılıklı bakışmlarda ve birkaç iltifatta saklı kalmıştır. Romanın sonunda konağın içinde necip ve Suat la beraber yanması: hislerinin ihanet noktasına gelmediğini, Mehmet ve Nazime nin beraberlik içinde olmadıklarını anlatmaktadır.
Tabi şimdi yazık Tevfik e aldatılmış adam gibi düşünülmesin. Kendisi oğlu Haluk un özel hocasına nazime hanım ile evliyken ilan i aşk etmiş onun için bir çok şiir yazmıştır. Pis hovarda.

kaan boşnak

Beyaz Giyme toz olur türküsü yorumu harikadır.

açık seçik aşk bandosu

"Abi birşey sorucam ya: neden müzik piyasası bu kadar egoist pezvenkle dolu?" -ne bileyim yani
O pezevenklerden biri olmayan grup çok içten samimi şarkıları var. iyi yerlere gelmeyi hak ediyorlar.

en iyisi zengin bir koca bulup evleneceksin

Heya zengin adaylar zaten kapıda kuyruk olmuş bekliyorlardı.bu tür söylemler şaka bile olsa çok yanlıştır. Para hevesiyle Mantık evliliği baskısı yapıyorsunuz evlatlarınıza; sonra aldatılan eşler dağılan aileler psikolojisi bozuk çocuklar vesaire vesaire... Kendi Paranızı kazanın özgür olun hanımlar. Hiçbir erkeğin üçkuruşuna muhtaç olamayacak kadar asil varlıklarız.

hotiç

Ayakkabıları çok rahat ama çok tipsiz. Karanlıkta falan tasarlıyorlar sanırım. Ya da ben modadan anlamıyorum.
t: ulaşılabilir lüks seviyesindeki fiyatlarıyla ayakkabı-çanta satışı yapan marka.

günün ayeti

Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. ~Nisa Suresi 3. Ayet
Ya Habibi!

ağaç sevmeyen insan

Oksijen israfıdır.

essy ile makyaj yapıyoruz zirvesi

görsel
Essy nin saçları yaptık sıra makyajında.

can yaman

Yazla birlikte hayatımıza giren vasat senaryolu çilekli dondurmalı romantik komedilerin rol yapmak nedir bilmeyen, kıçıyla oyunculuk yapan şişkin balonu.

frida kahlo

6 Temmuz 1907 de Meksika da doğdu. Fakat asıl doğum yılının 1910 olduğunu söyleyerek doğumumunu Meksika devrimiyle özleştirir. Tam adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon dur. 6 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle bir bacağı tam olarak gelişmemiş ve tahta bacak lakabını almıştır.
Babasının hiç erkek çocuğu olamamasina üzüldüğünü bildiği için bir erkek çocuğu gibi davranmaya başlamış o şekilde büyümüştür. Meksika'da Ulusal Hazırlık Okulu Tıp Eğitimi Bölümü'ne kabul edilen ilk kız öğrencilerden biridir.
1925 te geçirdiği trafik kazasının ardından 32 ameliyat geçirmiş yatalak bir hasta olarak kalacağı düşünülürken iki yılın ardından yeniden yürümeye başlamıştır. Bu süreçte Babasının yatağının üzerine taktırdığı aynaya bakarak kendi resimlerini çizmeye başlamış bu onun iç dünyasıyla tanışmasına imkan sağlamıştır.
1929'da Meksika Komünist Partisi üyesi olmuştur.Amacı Meksikalı Michalangelo olarak tanınan ünlü ressam Diego Rivera'ya ulaşmak, onun resimleri hakkındaki fikrini öğrenebilmekti.
Diego Frida'nın resimlerinden çok etkilenmişti. Frida ise Diego'ya aşık oldu. çift 21 Ağustos 1929'da evlendi. Düğünlerine aileden sadece babası geldi. Diego nun sadakatsizliği nedeniyle ayrılmışlar fakat daha sonra 1939 da yeniden evlenmişlerdir.
Frida, Diego'yla ikinci kez evlendiği dönemde sürrealist akımın öncü isimlerinden Andre Breton'un desteğiyle New York'ta bir sergi açtı ve bu sergi büyük ilgi gördü.
Ayrıca hayatı film olarak çekilmis ve Filmin başrolünde Salma Hayek ve yönetmen koltuğunda da Julie Taymor yer almıştır.
La esmeralda sanat okulunda öğretim görevlisi olduğu yıllarda sağlığı iyice bozuldu ve sağ bacağı kesildi.
13 temmuz 1954 tarihinde akciğer ambolisi nedeniyle hayatını kaybetti.