bugün

entry'ler (114)

volkan demirel

yahu şu adamı savunan fenerbahçeliyi zerre anlamıyorum. ustalar, ben fenerbahçe'nin kalesinde engin'i izlerken, ödüm kopardı adama bir şey olacak diye, onun gibi kaleci gelmez diye... sonra ondan sonra rüştü çıktı, aynı duyguları, korkuları yine besledim, ama yeni gelen adam daha bir efsaneydi... sonra onun da vazgeçilmez olmadığını anladık... ne volkan'mış abi... futboldan tiksindirdi adam... hele ondan önce saydığım 2 adama bakın fenerbahçeli nasıl olur anlarsınız... sizin fenerbahçeliliğiniz bitmiş.

my favorite wife

1940 yapımı şeker gibi bir film. bizde, başrollerini türkan şoray ve bülent kayabaş'ın paylaştığı 'acele koca aranıyor' filmi bundan bildiğin araktır...

hızır reis holoğlu

galerideki fotosuna hasta olduğum imamdır. jet imam dedikleri bu mu yoksa?

faşist diyecekler diye şehitlere yorum yapamamak

boş beleş, anlamsız bir sürü bunlar. ölü de bile seçicilik yapar, sorsan hümanist. ateş düşmemiş ki ocağına. ama entelektüel görünecek ya, yazamaz 'o askerlerimizin günahı neydi' diye. yazıklar olsun onlara.

çarıklı milyoner

'mr. deeds goes to town' filminden araktır konusu.

copy paste marifetiyle filmin konusunu aktarayım:

'küçük bir kasabada yaşayan longfellow deeds'in (gary cooper) hayatı, tanımadığı bir dayısından 20 milyon dolarlık bir servet kalmasıyla birdenbire değişir. mirası almak için gittiği new york'un onun gibi naif bir genç için oldukça acımasız olan koşullarına uyum sağlamakta zorlanır; zira bankacılardan gazetecilere, miras için hak iddia edenlerden sanatçılara kadar herkesin bir anda ilgi odağı oluverir.

herkesin merak ettiği bu taşralı gencin hikâyesinin peşinde olan bir gazete, deeds'in peşine en becerikli gazetecilerinden biri olan babe' i (jean arthur)'i takar.bu toy delikanlıyi kolayca etkileyen babe, onunla vakit geçiriken bir yandan da bulduğu ilginç her şeyi gazetesine rapor etmektedir.

jean arthur "babe" rolünde
babe bu yolla deed'e "cidrella man" lakabını takar ve yaptığı haberlerle deeds'i görgüsüz bi mirasyedi olarak gösterip onun ülke çapında alay konusu olmasına yol açar.

deeds ise durumdan habersiz bir şekilde bu genç kıza âşık olur.

babe zaman içinde dürüstlüğüne ve iyi kalpliliğine hayran olduğu deeds'e oynadığı oyundan pişman olur ve gazeteden istifa eder. ancak o her şeyi itiraf etmeye niyetlenmişken deed gerçeği bir başkasından öğrenir. güvendiği son kişinin de onu aldattığını anayınca an bir kararla tüm parasını topraksız köylü ve işçilere dağıtmaya karar verir. ancak mirasın peşinde olan bir grp tarafında akıl sağlığının yerinde olmadığı bahanesiyle tutuklattırılır.

mahkemede düştüğü hayal kırıklığı nedeniyle kendini savunmayı reddetse de sonunda gerçeekleri açıklar ve mahkemeyi kazanır ve kendisini gerçekten sevdiğini anladığı babe'i affeder.'

tanıdık geldi mi konu?

atalay demirci

cenazesine katılıp, 'son şakası da güldürmedi' demek istediğimdir.

pek yakında

neredeyse her sahnesi, yabancı bir komedi filminin adaptasyonu olan film.

boklamak gibi algılanmasın diye örnekleyeyim.

will ferrell'in oynadığı the campaign filminde, zirvedeki bir siyasetçi dibi görsün diye ona türlü tuzaklar kurulur. will ferrell bir bebeğe yumruk bile atacak olur yanlışlıkla. bu sahne hatta bu durum tanıdık geldi mi? çağlar çorumlu'nun çevirdiği kariyer bitirme sahnelerini düşünün. her sahnede böyle tonla şey var.

çok sıcak film öyle mi, çok zeki adam falan, tabii tabii.. üzücü bunca şey kendisi adına. keşke yapmasa

not: ben hayatta böyle şuursuz fanlar görmedim. körü körüne boklama değil diyorsun, örnek veriyorsun, sonra da eksi yağmuru. ne güzel kafalar yahu, pırıl pırıl.

oflu hoca nın şifresi

karadeniz filmi. fragmanı çıkmış. bir ahmet kural gördüm sanki.

320 000 nüfuslu ülkeye yenildik

sanırım 320.000 nüfuslu bir ülkeyle oynadığımızı bir ben bilmiyordum. kabul, herhangi bir twitter fenomeninin takipçi sayısı izlanda nüfusundan çoktur, eyvallah bilgi küpüsünüz. bir de şu istatistiğe bakın isterim: http://jakubmarian.com/av...in-europe-by-country-map/ türkiye'de ortalama iq:89, izlanda'da 99.

maçın kırılma anı olarak başlama vuruşu

doksan dakika ezik oynamak. örneğin: izlanda karşısındaki türiye a milli futbol takımı.

seda sayan ın programa karındeşen jack i çağırması

artık şaşırtmayacak olandır.

ilber ortaylı yazar olsa alabileceği nickler

bilirkişi.

lise çıkışında kız kesen biri olarak dexter

ardında asla iz bırakmaz.

kürtlerin devlet kuramamalarının nedenleri

-niye devlet kuramıyorsunuz?
-çünkü dövlit bize yardım etmiir!

şu ileriki evden şeker değil para veriyorlarmış

bayram zamanı istihbaratı.

şezlonga bırakılan havlu olarak abdullah gül

recep tayyip erdoğan'ın, abdullah gül'ün cumhurbaşkanlık yaptığı dönemde, ona bakınca gördüğü şey budur: 'şezlonga bıraktığım havlu'

western film klişeleri

rüzgarla birlikte yuvarlanan topak, kaktüs.

eda taşpınar ne iş yapıyor sorunsalı

ayaklı solaryum reklamı. güzel iş.

iz bırakan dizeler

yağdı yağmur çaktı şimşek;
içer miyiz birer milkşeyk?

- ismini vermek istemeyen şair -

ayşe arman

nasıl, yılmaz özdil'e 'enter kullanma kotası' getirmek gerekiyorsa, bu kadına da 'sevişmek'sözcüğünü kullanma kotası' getirmek lazım. orantısız kullanıyor.