bugün

fight clup dan sonra cevremdeki cogu kisinin hastaligin ne anlama geldigini bilmeden gecirmeye calistigi hastalik.
insanı kahve bağımlısı yapan hastalık.
Yoğun olarak tiyatro yapmaya başlayınca, psikoloğumun söylediğine göre bende de başlangıcı olan hastalıktır. Dil sürçmeleri, takıntılar, gaipten seslerle baş gösterir, sosyal yaşamı engellemeye, hayali kahramanlar uydurmaya, gerçekle sanalı ayırt edememeye kadar devam eder. Kişiyi ilaç yardımlarının yanı sıra, arkadaş ve aile çevresine muhtaç bırakan nörolojik kaynaklı bu rahatsızlık, zorlu bir tedavi sürecinden sonra atlatılabilir. Yani sanırım, değil mi Jo?
beyne multi tasking özelliği kazandıran hastalık. algı mekanizmalarınızı eşlemeye başladığı an bu hastalığa yakalanmış olursunuz. beyin loblarınız bile birbirinden uzaklaşmaya başlar.
ilginç bir hastalıktır. hayal görürler ama hayalle gerçeği ayırt edemezler. Hayalinde yarattığı insanlar onu sevindirir, üzer, güldürür ve ağlatır. Ama o bütün bu insanları gerçek sanar. Gördüğüm insanlardan biliyorum. Yoksa ben hasta falan değilim allaha şükür. Ama olabilirim de! bilemem... Zaten Olan hasta olduğunu bilmez, bilse hayallere kanmaz. Ama yine de görür...
dopamin ve serotoninin gereğinden fazla olduğu hastalıktır. işte bundandır ki sinapslarda sıkıntılar yaşanır ve kişinin beyni kendisine olmayan oyunlar oynar. merak edenler için biz-siz-onlar belgeseli bire bir dir: https://www.youtube.com/watch?v=FTsmvJOy9Cs
şizofrenilerin hayalinde yarattığı ona göre gerçek olan kişinin aslında var olmadığını öğrenmesı, bizim için* en sevdiğimiz birinin ölmesine eşdeğerdir.
komşumun yakalanmış olduğu hastalıktır. ilk zamanlarda tanımıyorduk tabi,yalnızca çenesinden şikayetciydik. sonradan bizim apartmana girmeyen hırsız,donlarını çalmayan komşu kalmadı. diğer komşularızın kocasından para alma,başka bir kadın ayarlama gibi olayları olmuş. heyt be ne olaylı apartmanmış dedim.

Halbuki bu tür insanlar daha çok akıllıdırlar,herşeye kafası basar bunların. Doğru ile gerçeği ayırt edemezler,dönemleri olur. bahar günleri hastalıkları bir tabirle azar.
sevgili olunması gereken hastalık. aslında sevgilisi olunabilecek bir hastalık. yok anlatamadım.
şöyleki. şizofreni hastası bir kız arkadaşın varsa hayatınız renklenebiliyor. tabi iyi huyluysa. yanlış anlaşılmasın hastalıklarını paylaşıyorum gerçekten çok zor bir şeydir. ama şöyle bir diyaloğu yaşayabiliyorsunuz daima.

- efendim serap?
- hayır sana demedim necmi.

- sinemaya gidelim mi?
- ?????
- sana diyorum necmi sinemaya gidelim mi.
- heee bana mı diyorsun, gidelim.

- bıdı bıdı bıdı bıdı
- hayır serap bence şöyle yapalım
- senle konuşmuyorum necmi
- hıı tamam üzerime alındım da kusura bakma

tabi yinede her ne olursa olsun yalnız bırakmıyorsanız serabı gerçek bir delikanlıymışsınız.
tabi daha sonradan uzaklaşıyor sizden ama yapacak hiç bir şeyiniz kalmıyor kimi zaman.
Kişinin kendisini ve çevresindekileri perişan eden hastalık.
onca acı çekersiniz, ölmek istersiniz, geceleri uyuyamaz bağırarak kalkarsınız o esnada sizi gören babanızın sanki bunu kendiniz istemişsiniz gibi size çıkışması hayattan bir kez daha nefret ettirir. Yeri gelir de sizi çevrenizdeki yaşıtlarınızla kıyaslamaya başlayınca o baba, lanet edersiniz o kadar spermin içinden neden ben diye.
çok özel bir hastalık. bir beyin hastalığı. delilik değil. şizofrenilerin hayatlarında soyut yoktur. somuttur. genellikle 15 yaşından sonra belirtileri baş gösterir. şiddet düzeyleri çok farklıdır. bazıları hiç şiddete başvurmazken, kardeşini öldürmüş bir şizofrene rastlamak mümkündür. gündelik işleri rahatlıkla yapabilirler. aslında bilimin halen anlamlaştıramadığı bir hastalıktır. 3-4 türe ayrıldığı kabul edilir. ancak bir türe özgü diye nitelendirilen bir özellik diğer türlerde de görülebilir. yani eldeki bulgularla sağlıklı bir ayrım yapılamaz. kullandıkları ilaçların çok ağır yan etkileri vardır. bu hastalığın en ilginç yani, garip şekilde yeteneklerinin gelişmesidir. örneğin resim yaparlar. o resmi gördüğünüz zaman bir ressamın tuvalinden çıkmış sanırsınız. dediğim gibi çok özel bir hastalıktır. bu özelliğin yanında son yıllarda gündelik yaşamda bu kelimenin hakaret amaçlı kullanılması şizofreni yakınlarını üzmektedir. hastalığı bilmeden, kulaktan dolma bilgilerle arkadaşlarımıza bu hastalığı layık görüyoruz. aşklarımıza sıfat ilan ediyoruz.
olup olmadığımdan şüphe ettiğim hastalık.
+ olm biraz öylesin.
- değilim bee.
+ inkar etme birazcık var.
- sende bana inanmazsan kim inanacak.
+ neyse ne zaman bu konu açılsa kavga ediyoruz.
- haklısın kapatalım.
sonuç: - değilim lan.
Bir kişinin iki farklı hayat yaşamasıdır.
geometri hocamın karısı da bu hastalığı yaşıyormuş ve kadın kendini atatürk sanıyormuş. yazık.
Akıl oyunları filminde başrol oyuncusunun yakalandığı ve olmayan insanlar görüp olmayan sesler duymasını sağlayan psikolojik hastalıktır.
günümüzdeki en yaygın psikolojik rahatsızlık.

dışarıya farklı, daha cool görünmek adına çoğu insan kendine daha yavşak bir karakter oluşturuyor. bugün içinde bulunduğumuz durumun en az yüzde 50 si bu tip insanların suçu.
halüsinatif maddeler ve esrarın tetikleyeceği yegane sorun. gerçekten de berbat bir şeydir çünkü bir insan karşısındakine şaka filan yapmıyor. gayet, bildiğin yalan söylüyor.
şizofreni hastalarının içgörüsü yoktur ve duygudurumlarıyla anlattıkları birbirini tutmaz. aynı zamanda sanrıları bizardır.
genetik yatkınlık çevresel faktörler yaşam tarzı gibi multifaktöriyel nedenlerle açıklanmaya çalışılan akıl hastalığıdır. hastalar genelde sosyal izolasyona uğramış ve algılama yetenekleri bozulmuştur. paranoid tipinde sürekli birilerinin peşinde olup kendisi hakkında planlar yapıldığını düşünürken katatonik tipinde hastalar hareketsiz bir şekilde günlerce kalabilirler. kelime anlamı akıl yarılması kırılmasıdır. kesin bir tedavisi olmamakla birlikte ilaç tedavisiyle atak sıklıkları azaltılabilmektedir. hastalığın belirtileri ses ve görüntü içeren halüsinasyonlar, açıklanamayan düşünceler, insanlarla iletişimin kopması gibi çok çeşitlidir. zor bir hastalıktır.
mahalle karılarınca "içine cin girmiş" hastalığı olarak bilinir.
lanet olası hastalık mesela sokağa çıkıp sizinle konuşan tanışan birinin gerçek olup olmadığını bilemessiniz birden kendinizi bir yerlerde bulursunuz bazen elinizde olmadan bir şeyler yaparsınız çok kötü bir şey risperdal falan verirler onları içtiğiniz zamanda da ayakta duramayacak kadar halsiz olursunuz. böyle bir hastalık işte. ayrıca bende şizofren bir bireyim.
ömür boyu süren bir hastalık olduğu için,hasta yakınlarının,bu hastalığı gerçekten kabullenmeleri gerekir, ilaçlarla kısmi bir iyileşme olabilir ama anlamlı bir düzeyde olabilmesi için çok uzun yıllar gerekir,ilaç tedavisi bir gün bile aksatılmamalıdır,ailenin kabullenmemesi,toplumun damgalaması,dışlaması,hastalık nedeniyle olan belirtilerin,hasta sağlıklıymışta kötü,yanlış karakterli bir insanmış gibi örneğin içe kapanmanın bencillik,hastaların motivasyon eksikliği,ve hareket etmeme isteğinin tembellik olarak yorumlanması,bu hastalığı ağırlaştıracak,ilaçlara rağmen krizleri tekrarlatacak,tedavi ve iyileşmede bir arpa boyu yol alınamamasına neden olacaktır,çok sabırlı olmak ve hastadan beklentileri minimuma indirmek şarttır,o hasta istermiydi bu hastalığa yakalanmayı,o hasta artık ailesinin koruma ve bakımına muhtaç bir hastadır ömür boyu,bunu kabullenmek zordur ama başka şansınız da yoktur,şizofreniye yakalanan insanlar bir daha asla normal bir insan düzeyine gelemeyecektir.
hayatımda ilk defa şizofreni olan iki kişiyle aynı ortamda kaldım ve sonuç tam bir kaos.

hasta, kafasında kurduğu düşüncelerin gerçek olduğunu, çevresindekileri sürekli ona zarar verecekmiş, kandıracakmış gibi düşünüyor. bu hastaların ne zaman ne yapacağı öngörülemiyor. hatta bunlardan bir tanesinde narsistlik ve sadistlik de var ki en tehlikeli olanı bu bence.

eğer halen yaşıyorsak tesadüfen yaşıyoruz.
biri bana sorsa karşılıksız öküz gibi aşık olmak mı şizofreni mi şizofreni derim, hiç değilse kafam rahat olur kendi halimde takılırım üstüne tedavisi var ohh mis.
şizofren insanlar hiçbir zaman yalnız değildir .
güncel Önemli Başlıklar