bugün

muhabbetsiz, aç, susuz, uykusuz, yoğun metan kokusuna maruz kalmış bünyenin, tüm bu olumsuzlukları bir çırpıda sildiği andır.
her şehrin otogarına girildiğinde aynı duyguları hisseden elbet vardır. ama istanbul otogarına hatta ve hatta onu da geçtim harem otogarına girdiğinde istanbul sevdalısının hissettikleri bambaşkadır, başka hiç bir duyguyla kıyaslanamaz. hele de anadolu' nun çorak topraklarından gelmişseniz o kız kulesi, çığlık çığlığa martılar, karşıda yüzyılların şahidi tarihi yarımada. otobüsten inip şöyle deriiiin bir nefes çekip "ohh beee" dedikten sonra okkalı bi küfür etmekten daha haz verici çok az şey vardır gözümde.
ağır çekimde gerçekleşiyormuş gibi gelir insana.
kıç uyuşmasından da kurtulma anıdır. tezahurat gerektirir;
(bkz: en büyük şoför bizim şoför)
(bkz: şehirlerarası yolculukta otogara giren zafer anı)
(bkz: zafer anı kimdir)
istanbuldaysanız, ankara'ya varmaya çalışıyorsanız, ve köprülerden birisi yaz sıcağının ortasında bakım nedeniyle kapatılmışsa ve siz hala avrupa yakasındaysanız.....
otogara girilen zafer anı bir kenara, yola çıktığınız an zafer anı boyutundadır.
yolun uzunluğuna ile hissedilen mutluluk görecelidir. 1,5 saat yoldan sonra işe gidersiniz, 12 saatten sonra toprağı öpersiniz.
öyle bir hava olur otobus içinde. 'evet sayın yolcularımız amacımıza ulaşıp gereken yere gerektiği saatte gelmiş bulunmaktayız' gibilerinden anonsta yapılır.*
800. km yoldan sonra bafra otogarına girerken yüzümdeki tebessümü tarif eder.
(bkz: ayak karıncalanması)
tuvaleti hiç bu kadar özlememiştim dedim o an.
tüm şehir sizi bekliyormuş gibi hissedersiniz.*
eger yolculuk kars´tan izmir´e falan yapilmissa, ayri bir haz verir.
tutulmuş bacakların açılacağı düşünelerek mutlu olunur bu anda..
olimpiyat maratonunda stada en önde girmek gibidir.
otogardan tekrar araca binilip eve kadar ekstra bir yolculuk daha yapılacağından biraz buruk geçen bir zafer anı.
bir de kulaklıkta we are the champions çalıyorsa tadından yenmez.
insanı muzaffer bir komutan edasıyla gülümseten andır.