bugün

Haril haril calisip, hem kendinin hem ailenin psikolojisini bozup, ustune bide asosyal olup gelinen universiteden umulan seyin cikmamasi olayidir.
Ha diyeceksiniz ki ne umuyodun. En azindan daha sosyal insanlar, 2 saat araliksiz ders yapmayan hocalar ve daha az simarik insanlar olsaydi daha mutlu olabilirdim. Aaah gazi ah.
türkçeyi kullanmayı bilmeyen öğrenciler yüzündendir.

(bkz: biyer)
gazi mühendislik ve mimarlık fakültesindeysen cidden umduğun gibi değildir.
bi kere üniversiteye yerleşince rahat etmiyorsun belki de daha fazla çalışman gerekiyor. ayrı eve çıktım rahatım diyorsun ya o da olmuyor bunun alışverişi felan var bi de gezip tozarsan tam paranın bittiği sıra elektrik su faturası var. sonra ister istemez aileye söylenen yalanlar var. kalp kırıklıkları, çıkar ilişkileri var. ben ne olcam ya düşüncesi var.
(bkz: kızların teklif etmemesi)

akabinde sabun nöbeti.
(bkz: üniverlise)
işte bütün mesele bu...
hele ki o reklamlardaki gibi üniversite arkadaşlık ortamı, ne bileyim mutlu mutlu gofret yiyip ders kıran yakışıklı erkekler, güzel kızlar olmaması. bak öyle kötüdür ki cümleye başladım nasıl bitereceğimi bulamadım. dokunmayın, şu an ağlıyorum.
Her gün ödev verilip itina ile kontrol edilmesi ile ilkokuldan bir farkı olmamasından kaynaklı hayal kırıklığıdır.
geçen gün babamla da tartıştık bu konu üzerinde. babamın anlattığı üniversite kavramıyla benim anlattığım üniversite kavramı arasında nerdeyse %85 fark vardı.
o 1983-84 yıllarının üniversite yaşamını anlatıyordu ben ise 2012-13lerin.. ama onun anlattıkları sanki üniversite değil adeta bir sosyalleşme mekanı ve hocalarla gayet içli dışlı olunan,derslerin daha eleştirisel geçtiği,katılımcı ve eğlenceli bir yerin anlatımıydı..ben ise devamında bunların hiçbirinin olmadığını...hele sosyalleşme ve samimi bir ortam adına hiçbir şeyin olmadığını..hocalarla değil arkadaş olmak özel olarak konuşunca bile ağızdan cımbızla kelimelerin alındığı,insan hayatına hiçbir katkısı olmayan sürekli hocanın konuştuğu sıkıcı dersleri olan ve öğrencilerin ;kız olanlarının oldukça kaprisli ve burnu büyük,erkek olanların ise amaçsız ortalıkta gezinen tipler olduğunu söyledim ve devamında da dedim ki eğer sizin okuduğunuz dönem üniversite gerçek üniversiteyse bizimki tam bir mapushane..
ne yazıkki ummadığımın bile altında bir yer oldu üniversite..4 yıl boyunca adeta bir zaman kaybı yaşandı.allahtan bu son senem de kurtuluyorum...hiçbir zaman özlemeyeceğim üniversite hayatını,kendi çabalarım dışında bana hiçbir şey katmadı çünkü..ne arkadaş ilişkisi,ne gerçek ders bilgisi,ne de geriye dönüp bakıldığında hatırlanacak güzel anılar..
yapacak bir şey yok diyip konunun bitirilmesi gereken hadisedir.
Büyük ihtimalle Celal Bayar Üniversitesinin Muradiye kampüsünde bir bölüm kazanmış kişinin içerisinde bulunmuş olduğu düşünce.
bitmek tükenmek bilmeyen dersler ve bazı profesörlerin şişkin egoları yüzünden olabilir.
ana kampüs olmasına rağmen dağın tepesindedir köy gibi gelir.
beklenti düşük tutulursa hayalkırıklığı da o derece az olur.
hangi üniversitede okunduğuna göre değişilebilecek durumdur.
hangi üniversiteden okuduğundan çok arkadaş ortamınla değişebilecek olan durum.
Biraz da hangi okul olduğuyla alakalı olan durumdur.
kız konusunda ve insan ilişkileri hakkında kesinlikle umulduğu gibi gitmez işler özellikle mühendislik fakültesi nde. insan ilişkileri sıfır seviyesinde, egoizm tavcan yapmış durumda herkes ben daha iyi not alayım, siktir et o pezevengi şeklinde davranır, sevgili de zor yapılır, bölümdeki erkeklerin çoğu kızlardan daha güzeldir, o yüzden kimse sevgili yapmaz, ha yapanlar da başka fakülteden yapar. o yüzden takmamak lazım okul bitirilsin iş hayatına atılın yeter sonra arkası gelir.
saü egitim fakultesindeyseniz hele bir huzur evi imajiyla karsilasirsiniZ. allah sabir versin bence.
amerikan pastasi'ndaki gibi bi hayatla karsilasacagini zanneden gencin hayallerini yikacak gercek.
zaten hiçbir şey umduğumuz gibi olamayacağı için normal olan durumdur.
lisede felan üniversite de kızlar tecavüz ediyomuş hayallerine kapılınınca oluyor böyle şeyler.
üniversiteden üniversiteye değişmektedir.
hemen hemen doğru bir önermedir. zannediyorum ki umulunan bulunandan fazla olmasının nedeni ülkemizdeki üniversite sınavlarıdır. anne babalar, dersane-okul öğretmenleri üniversiteye girilmenin zaruri ve çok şart bir şey olduğu ile ilgili nasihatlarla öğrencileri dolduruyorlar bildiğin gaz veriyorlar çalışsınlar diye. öğrencide bu gazla bu kadar çalışmaya değecek bir şey bekliyor haklı olarak sonuçta öğrencinin o kadar çalışmasına değmediğini düşündüğü bir üniversite eğitimi gerçekleşiyor.

yurtdışında* okuyan 2 arkadaşımla konuştuğumda üniversitenin umulduğu gibi daha iyi bir yer olduğunu söylüyorlar.
yıllarca kızların teklif ettiğini sanan öğrencilerin hayal kırıklığına uğraması durumu. kızlar öyle şey yapmazlar. sen önce bir ortama gir de, iki çift laf etmeyi öğren bakalım. zaten kız senden hoşlanmışsa bunu belli eder. kızlar teklif ediyormuş peeeeh. yazık yeni nesli çok kandırıyorlar. bir de bunların ben üniversiteye gidince çok kız sikicem modelleri var. koş koş veriyoruz zaten biz kampüs kapısında. yıllarca bu umutla gelenler ile okumuşum zamanında ben. hallerine acıyordum.
Okudugun liseden bile kucuk bir kampusu varsa hayal kirikliginin dna'sidir.
(bkz: Dtcf)
katılmadığım önermedir. kişi çevresel koşulları önünde bir engel olarak görmeyip, üniversiteyi en iyi, en verimli ve en eğlenceli şekilde bitirmeyi hedefleyerek kendi idealleri doğrultusunda hareket edip, uygun arkadaş ortamını da oluşturarak, hiç bitmesini istemeyeceği bir üniversite hayatı yaratabilir kendine. birazda kasmakla yada kasılmakla alakalı sanırım bu konu. şunu umuyorum bunu ummuştum yada ben böyle umardım diye mızmızlanarak üniversite bitmez. teknikte bitse de en güzel yıllarını da beraberinde alır götürür insanın. bazı şeyleri akışına bırakmak gerekiyor bazen. rahat olup her şeyin iyi olucağına inanarak yaşanmalı. bi bakmışsın değil ummadığın hayal bile edemediğin bir yer olmuş o beklentilerini karşılayamadığını sandığın üniversite.